hani, henuz teninden du$memi$ken suyun tuzu, oturup sofrada birkac dut yerken istemsizce de olsa 1 saat sonra yeniden denize gidecegini, dubada arkada$larla icilecek birkac birayla ayi $iir akimi'na entegre olacagini, ak$am da lunaparkta kerhen gondola atlayip, indiginde efendi efendi kusacagini ve allah ne verdiyse kufredecegini bildigin bir ân'a donme arzusudur bahsettigim. yani biliyorsun ki kayaliklarda oturup deniz fenerine bakacak ve "amina koyim senin hayat be!" gibisinden, o ân'i kar$ilayan ve sadece o ân'a ait olan bir serzeni$ ho$ geliyor $imdi du$unuldugunde.
pek tabii her zaman guzel degil; olamiyor yani.
zangief ile oyun bitirecekken babaya yakalanip atari salonundan eve kadar kulak memeni ceken bir parmakla, ayak tabanlarina hucum eden bir terlikle, seppuku istegi tavan yapmi$ken;
..
neyse ki kutu birayi bırakip sigaraya yoneliyorum. monitorun yerinde bir deniz feneri, cok gerisindeki bir kayalikta, bulug caginda iki cocuk, oturmu$, dunyayi kurtariyorlar.