demek hiç aç kalmadın sen öyle mi,
açıkta kalmadın ha ?
kirinden gömleğinin
dirseğinin yamasından
eziklik duymadın ha ?
bravo be.
aşkolsun şu adama vallahi !
demek hiç sövmediler anana avradına
hiç kimseye sövmedin ha ?
bir gececik olsun çekip kafayı
şakır şakır oynamadın
hıçkırarak ağlamadın öyle mi ?
bravo be.
aşkolsun şu adama vallahi!
demek yalnızlıktan böğürmedin hiç
akrep sokmuş gibi sıçramadın geceleri ha ?
hiç sevmedin öyle mi
kendini öldürmeyi çekip gitmeyi
büyük işler becermeyi düşünmedin ha ?
bravo be.
aşkolsun şu adama vallahi !
demek bu musluklar hep bu ellerde
bu düzen bu dünya bu gidiş
sen hep böyle mutlu kişi örnek vatandaş
giden ağam gelen paşam, öyle mi ?
bin yaşasın seni sokmayan yılan
sen mi kaldın düzeltecek, öyle mi ?
haksızlığa uğramadın taşlanmadın ha ?
ne şam'ın şekeri, ha
ne arabın yüzü, ha ?
yaşadın da bunca yıl şu bataklıkta
gül sandın bu kokuyu öyle mi?
hadi be hırbo sen de
adam mısın sen de be !
artık hiçbir şeye karşı değilmiş gibi kayıtsızım
yolculuğun sonunda ormanda duyduğum sesi öldürdüm
amacım yoktu sesi öldürürken, ses öldüğü için de hala amaçsız sayılırım
ormana karşı değilmiş gibi kayıtsızdım
ormandan çıkınca şehrin ışıkları ve ışıkların suda işaret ettiği anlamların adı olan dünya
ile karşılaştım
dünyaya karşı da kayıtsızım
"anlamıyorum seni" diyen birine kendimi anlatmak
üzere uzattığım kitap hala okunmadığı için,
bir gecenin sonunda anlatılmamak için yaşanmış
gönderilmemek üzere yazılmış bir mektuba koyarak...
mantıklı olan her şeyin nedenini aradım
nedenini aramadığım için artık yalnızca ölümü
ve aşkı seviyorum
konuşma haline gelmeyen şeyleri
susmalı ve sonra ormanın güzelliğinden söz etmeli:
"kış henüz gelmişti, kar tertemiz ve her yer
bembeyazdı"
biz de mutluyduk
kimimizin sevgilisi vardı
sevgilisi olanların üstüne bir taş duvar yıkılıyordu
taş duvar üstümüze sessizce yıkılıyordu<
..........
..........
beni anlamanız için
kahraman olmanız gerekmiyor
düşünün bir kere
yağmur yemeyeli kaç yıl oldu
kaç kez sabahladınız
uykusuzluğun koynunda
ölümden korkmadığınız
ne kadar doğru
ellerinizde cesediniz
bana geliyorsunuz
sizin için ne yapabilirim
ki ben
ırmakların kapısından kovulmuş adamım
rötuşlarla ayakta durdum bugüne değin
siperleri cansız bırakıp
annemin resimlerine sığındım.
düş tapınağım yıkılacak
ve anlayacağım ki
hiç gemim olmamış yakacak.
...
alnımdaki derin çizgilerden
savrulan toz
umurumda değil
gözaltlarımda büyüyen tepecikler
yaşanmamış yıllarıma hatıra olsun
ve titreyen ellerim
ve daha ne çok şey
hayatla ilgili, ölüme ilişkin
umurumda değil
basılı kağıtlarda kalan şiirler
kalsın ve unutulsun
denize yakın uçan kırlangıç gibiyim
dilleri yakan sarhoşluğum
dillere düşen
soluk bir çerçevede dursun
seviyorum
iznik gölünde sonbahar
damla damla karışıyor ölgün yıllarıma
adını bilmediğim bir ağaçtan
birdenbire kopan yaprak
tam kalbimin üstüne konuyor
uğursuz dünya
yenilmeyeceğim
damarlarımda uyuklayan kan haykırıyor
seviyorum
artık eskisi gibi değil
bütün kirleri ve nemleri kusuyor bedenim
işte burada
tam işte burada
kırküç yaşındaki cismim
sevgilim
yeni bir ad bulmalı sana
yastığımdaki kokunu avcumda tutuyorken
varsın dokunmayayım hiçbir şeye
avcumu ağzıma bastırıyorum
deliyim
böyle dolaşıyorum sokaklarda
...
Hayat seni,
Sevmediğinle seviştirir,
Sevdiğinle savaştırır.
Kalbinin sahibi ile değil,
Mecburiyetin izniyle evlenirsin.
Gönlünün hayır dediğine evet der dilin.
Ömrünün geri kalanını,
Aynı evde, aynı odada, aynı masada, aynı yatakta,
Ama sana dünyalar kadar uzak olan biriyle yaşarsın.
Kalbini kürtaj ettirmiş bir mahkum gibi,
Dolanır durursun kendi içinde.
Etrafın “elalem ne der” telleri ile çevrilmiştir.
Kendi hayatını uzaktan seyreden,
Mutsuz biri olursun zamanla.
Ve kimse seni duymaz sen kaderine bağırırken.
Gözün gibi baktığın tenin,
Ve herkesten sakındığın gözlerin,
Acımasızca yağmalanır her gece.
Sular yıkamaz,
Gözyaşın olmadan,
Üzerine sinen kiri.
Çünkü,
insan ait olmadığı insanın yatağında sürgündedir.
Ve ait olmadığı insanın hayatında rehindir.
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.
Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız...
gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım
YASAMAK SAKAYA GELMEZ,
BÜYÜK BiR CiDDiYETLE YASAYACAKSIN
BiR SiNCAP GiBi MESELA,
YANI, YASAMIN DIŞINDA VE ÖTESiNDE HiÇBiR ŞEY BEKLEMEDEN
YANI, BÜTÜN iŞiN GÜCÜN YASAMAK OLACAK.
YAŞAMAYI CiDDiYE ALACAKSIN,
YANI, O DERECEDE, ÖYLESiNE Ki,
MESELA, KOLLARIN BAĞLI ARKADAN, SIRTIN DUVARDA,
YAHUT, KOCAMAN GÖZLÜKLERiN,
BEYAZ GÖMLEĞiNLE BiR LABORATUARDA
iNSANLAR iÇiN ÖLEBiLECEKSiN,
HEM DE YÜZÜNÜ BiLE GÖRMEDiĞiN iNSANLAR iÇiN,
HEM DE HiÇ KiMSE SENi BUNA ZORLAMAMIŞKEN,
HEM DE EN GÜZEL,
EN GERÇEK ŞEYiN YASAMAK OLDUĞUNU BiLDiĞiN HALDE.
YANI, ÖYLESiNE CiDDiYE ALACAKSIN Ki YASAMAYI,
YETMiŞiNDE BiLE, MESELA, ZEYTiN DiKECEKSiN,
HEM DE ÖYLE ÇOCUKLARA FALAN KALIR DiYE DEĞiL,
ÖLMEKTEN KORKTUĞUN HALDE ÖLÜME iNANMADIĞIN iÇiN,
YASAMAK, YANi AĞIR BASTIĞINDAN.
1947
(2)
DiYELiM Ki, AĞIR AMELiYATLIK HASTAYIZ,
YANI, BEYAZ MASADAN
BiR DAHA KALKMAMAK iHTiMALi DE VAR
DUYMAMAK MÜMKÜN DEĞiLSE DE BiRAZ ERKEN GiTMENiN KEDERiNi
BiZ YiNE DE GÜLECEĞiZ ANLATMAN BEKTAŞi FIKRASINA,
HAVA YAĞMURLU MU, DiYE BAKACAĞIZ PENCEREDEN,
YAHUT DA YiNE SABIRSIZLIKLA BEKLEYECEĞiZ
EN SON AJANS HABERLERiNi.
DiYELiM Ki, DÖVÜŞÜLMEYE DEĞER BiR ŞEYLER iÇiN,
DiYELiM Ki, CEPHEDEYiZ.
DAHA ORDA iLK HÜCUMDA, DAHA O GÜN
YÜZÜKOYUN KAPAKLANIP ÖLMEK DE MÜMKÜN.
TUHAF BiR HINÇLA BiLECEĞiZ BUNU,
FAKAT YiNE DE ÇILDIRASIYA MERAK EDECEĞiZ
BELKi YILLARCA SÜRECEK OLAN SAVASIN SONUNU
DiYELiM Ki, HAPiSTEYiZ,
YASIMIZ DA ELLiYE YAKIN,
DAHA DA ON SEKiZ SENE OLSUN AÇILMASINA DEMiR KAPININ.
YiNE DE DIŞARIYLA BERABER YASAYACAĞIZ,
iNSANLARI, HAYVANLARI, KAVGASI VE RÜZGARIYLA
YANI, DUVARIN ARKASINDAKi DIŞARIYLA.
YANi, NASIL VE NERDE OLURSAK OLALIM
HiÇ ÖLÜNMEYECEKMiŞ GiBi YAŞANACAK...
1948
(3)
BU DÜNYA SOĞUYACAK,
YILDIZLARIN ARASINDA BiR YILDIZ,
HEM DE EN UFACIKLARINDAN,
MAVi KADiFEDE BiR YILDIZ ZERRESi YANI,
YANI, BU KOSKOCAMAN DÜNYAMIZ.
BU DÜNYA SOĞUYACAK GÜNÜN BiRiNDE,
HATTA BiR BUZ YIĞINI
YAHUT ÖLÜ BiR BULUT GiBi DE DEĞiL,
BOŞ BiR CEViZ GiBi YUVARLANACAK
ZiFiRi KARANLIKTA UÇSUZ BUCAKSIZ.
ŞiMDiDEN ÇEKiLECEK ACISI BUNUN,
DUYULACAK MAHZUNLUĞU ŞiMDiDEN.
BÖYLESiNE SEViLECEK BU DÜNYA
"YAŞADIM" DiYEBiLMEN iÇiN...
Dün sabaha karşı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum.
(bkz: Özdemir asaf)
tenimizi ezebilirsiniz… ama, ruhumuzu asla…
onu ne işkence zapteder, ne kelepçe, ne pranga…
gülümser durur inancımız, hürriyet buudunda sonsuzca…
bizi edebilirsiniz, evimizden, tenimizden… ama dinimizden?
çok şükür, pişmanlık uğramadı semtimizden… ya siz?
ezeli pis hayvancıklar… neye yaradı işkenceniz?
Dünyanız kara, ahiretiniz zift…
sizi bekliyor cehenneminiz!..
salih mirzabeyoğlu
insan diyorum.öyle durduk yere soğumuyor ki hayattan ve insanlardan.
susuyor, sustukça biriktiriyor...
ve sonra, ya içindekileri haykırıyor, ya da sessizce uzaklaşıyor.
her şeyden ve herkesten...