Ben,
Ta nerelerden geldim
Sırf senin sesini nefesini duymak için
Oysa,
Oysa sen beni unutmuş gibiydin
Yaşanan onca şeyden sonra
Sorgusuz, sualsiz
Aptal bir sebep uğruna…
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
Ataol Behramoglu
"toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
günler şu heyulayı da er geç silecektir
rahmetle anılmak ebediyet budur amma
sessiz yaşadım kim beni nereden bilecektir."
Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü,
Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim.
Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü,
Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim...
"bir sey var aramizda
senin bakisindan belli
benim yanan yuzumden
daliveriyoruz arada bir
ikimiz de ayni seyi dusunuyoruz belki
guluserek basliyoruz soze
bir sey var aramizda
onu buldukca kaybediyoruz isteyerek
fakat ne kadar saklasak nafile
bir sey var aramizda
senin gozlerinde isildiyor
benim dilimin ucunda..
Denizin sakladığı bir şey var
Sevmek der kimi
Kimi unutmak
Peki neden üşütür hep
Bu ağustos gecesinde
Karanlığın büyüklüğü
Beni düşünme dedindi ayrılırken
Düşünmüyorum ki
Düşüncem sende kalmış.
"bu kenti sevdim dedim
benim olsun demedim ki
sevdim dedimse akşam kızıllığını
gönlüm gibi akıp giden şu çayı
şu ormanı şu denizi şu dağı
benim olsun demedim ki."
Kalkıp gidelim diyor içimdeki küs olduğum kişi
Bitmez bu dünyanın ne işi gücü ,eli ayağı ,dişi
Başka diyarlarda arama vakti kaybettiğin benliği
Korkularının köpeği için ağlama , gerekti iğdişi
Belki bugün, dünden kalmıştı ama yarınına kaldı işi ...
Sonuna gidelim dünyanın okyanus kenarında pişi
Kandan kırmızı gibidir rengi ,yoğundur çayımın içilişi
Gözlerimde geleceğin kekremsi bilinmezliği
Endişelerinin ipini gevşet bahçende , gelmiştir çişi
Uzun süredir senleydi ama çekemedi senin fişi ...
Kalp mucizedir düşününce ,kendi kendine ikna edilişi
Dört bir diyarı gezsen de bitmiyor bu dünyanın nişi
Her hayatta var dile gelenlerin söylenmediği
Bu yüzden bırak artık dünleri , cümlelerinde mişi
Yaşa tekrarsız hayatını ,adım adım yaklaşırken unutma biş'i
Oysa herkes öldürür sevdiğini
kulak verin bu dediklerime
kimi bir bakışıyla yapar bunu
kimi dalkavukça sözlerle
korkaklar öpücükle öldürür
yürekliler kılıç darbeleriyle
kimi gençken öldürür sevdiğini
kimi yaşlıyken
şehvetli ellerle boğar kimi
kimi altından elleri
merhametli kişi bıçak kullanır
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur
kimi yeterince sevmez
kimi fazla sever
kimi satar kimi de satın alır
kimi gözyaşı döker öldürürken
kimi kılı kıpırdamadan
çünkü herkes öldürür sevdiğini
ama
herkes öldürdü diye
ölmez.
uzanırsın yanıma
başak dolu ovalarca...
bir nehir geçer ortandan,
ben suyuna tutsak...
atlarım içine balıklar misali...
yuvarlanıp gideriz taşlar gibi
birbirimize çarparak...
ufalanmadan öp beni!...
Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
iyi günler bekliyorsan hele
iyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu.