geceye bir şiir bırak

entry159 galeri77 ses2
    74.
  1. Rudyard kipling - if (eğer)

    Şiddetle bırakıyorum. içindeki doneler çok enteresan.
    0 ...
  2. 75.
  3. Dilce susup
    bedence konuşulan bir çağda
    biliyorum kolay anlaşılmayacak
    kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
    yanık yağda boğulan yapıların arasında
    delirmek hakkını elde bulundurmak
    rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
    bana deha değil
    belgeler gerekli
    kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
    gençken
    peşpeşe kaç gece yıllarca
    acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım
    bilmezdim neden bazı saatler
    alaturka vakitlere ayarlı
    neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
    yazgı desem
    kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklarıma..
    4 ...
  4. 76.
  5. Çok geçmeyecek aradan
    Şöyle diyeceğim:
    Bulutlar açmadı
    Mavi gök orda mı

    Cahit Zarifoğlu.
    12 ...
  6. 77.
  7. inandığım herşeye sarılıyorum,
    Senden daha kötü biri olmamak için
    Nasıl nefret ediyorum ellerinden, yüzünden, hüznünden,
    Aynalardan utandırdın
    "Ben" diye anlattığımı, çırılçıplak kalabalıklarda biraktın
    Sen ki? bu kadar yemini bana yediren.
    Bana da yazıklar olsun
    O kadar iyi biliyorum ki
    Şimdi çağırsan...
    Yine geleceğim!..

    ceyhun yılmaz- bensizliğim
    2 ...
  8. 78.
  9. alnını
    dağ ateşiyle ısıtan
    yüzünü
    kanla yıkayan dostum
    senin
    uyurken dudağında gülümseyen bordo gül
    benim kalbimi harmanlayan isyan olsun
    şimdi dingin gövdende
    uğultuyla büyüyen sessizlik
    birgün benim elimde
    patlamaya sabırsız mavzer olsun

    başını omzuma yasla
    göğsümde taşıyayım seni
    gövdem gövdene can olsun

    söyle bana ey
    ölümün açıklayıcı pervanesi
    hangi yavru tek başına yiğittir
    hangi yangın bir başına söndürülür
    ah herkes susuyor
    hiçkimse bilmiyor içimin yangınını
    ah herkes mi susuyor
    kalbimi kalbine bağladım dostum
    ah herkes mi susuyor
    kalbi kalbimize benzeyen dostlar
    bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya
    hayatın ateş renkli kelebekleri
    bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için
    ah herkes mi susuyor

    bağırsam içimdeki dehşeti
    hırsım deler mi toprağı
    beni
    acısıyla onduran
    dostumu
    aşkla vurduran hayat
    sana
    yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım
    dünyanın yeni baharına
    çatlarken kadim güneş
    bağrım delinirken fidanların kanıyla
    anamın doğurgan karnıdır diye
    sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye
    dostumun üretken gülüdür diye
    sana bağlandım
    sana sarıldım

    beni umutsuz koma
    tarihle avutma beni
    çünki aşkla sınanmışım sana
    sana yangınla, suyla, ateşle
    ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım
    ey yaşarken kanayan acı
    şimşekli gök, tufan, kan fırtınası
    uçurum kıyısında hızla büyüyen ot
    yapraksız bir ölümün anısı için
    körpecik kuzuların derisi için
    beni tarihle avutma
    umutsuz koma beni

    akıtsam deliren sevdamı
    köpürür mü hayatı besleyen su
    ey benim
    yedi başlı kartalım
    her başını
    bir dağ başlangıcında koyanım
    senin
    böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir
    bizim aşkımızı solduranların korkusu
    çünki elbette bir su
    kendi akacağı toprağın sertliğini bilir
    ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak
    artık ırmak mı ne denir
    işte devrim
    ona benzer bir akışın hızına denir

    yarın ne olur bilirim ben
    bahar gelir, otlar büyür
    ölüm de yapraklanır
    bir dağ bulur uzun uzun bakarım
    bir çam ağacı gölgesi
    güzel kokular veren
    bir damla güneş görünce
    sana da gülümseyeceğim yarın

    şimdi senin uzanıp yattığın otlarda
    yarın yeni bir yeşillik büyüyecek

    Arkadaş zekai özger - aşkla sana
    2 ...
  10. 79.
  11. Geri gelen mektup
    Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
    Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
    Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
    Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
    Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
    Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
    Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
    Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
    Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
    Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
    Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
    Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
    Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
    Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
    Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
    Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
    Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
    Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
    Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
    Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
    Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
    Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
    Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
    Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
    Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
    Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
    Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
    imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
    Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
    Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
    Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
    En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...

    (bkz: Hüseyin Nihal atsız)

    Bayılıyorum bu şiire. Harikulade.
    2 ...
  12. 80.
  13. Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?
    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.
    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.
    5 ...
  14. 81.
  15. sen beni öpersen belki de ben fransız olurum
    şehre inerim bir sinema yağmura çalar
    otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür
    dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

    -senegalliler dahil değil

    sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihaplanır
    çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
    o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
    hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin

    -yoksa seni rahatsız mı ettim?

    sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
    ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
    elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
    elbette gayet rasyoneldir attan atlamak

    -freud diye bir şey yoktur.

    sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
    belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
    bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
    yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

    -haydi iç de çay koyayım.

    ah muhsin ünlü

    Bahara kalmadan yakasım var gençliğimi
    2 ...
  16. 82.
  17. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
    Bütün çiçeklerini getirin buraya,
    Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
    Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
    Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
    Son bir ders vereceğim onlara,
    Son şarkımı söyleyeceğim,
    Getirin, getirin...ve sonra öleceğim.

    Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
    Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
    Kaderleri bana benzeyen,
    Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
    Geniş ovalarda kaybolur kokuları...
    Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri
    Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
    Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

    ceyhun atuf kansu
    1 ...
  18. 83.
  19. 84.
  20. Bakır Tenli Yapraklar

    Bak, ölüm güzü kıskanıyor
    şimdi ıssızdır onun sevimli kedisi
    ve herkes onun el değmedik yerleri olduğunu sanıyor.
    uzuyor defterine uğrayan kan lekesi
    Senin kuşların olurdu mevsimi yolculuklara çağıran
    içli taşra kızların gizemli eviçleri
    kapıların olurdu korkudan çok denizlere açılan
    o denize açılan ellerin nerede şimdi?
    yine bir güz büyümekte kanında gölgelerin
    o üzünç orduları tarlalar çiğnemekte
    bak, ölüm güzü kıskanıyor
    mevsimi aşka çağıran kuşların nerde senin
    güze el değdirmeyen ellerin nerede?

    (bkz: ismet özel)
    0 ...
  21. 85.
  22. Gökyüzünde kаybolmаk huzur verebilirdi belki
    Yıldızlаr аnlаtsа onlаrı dinlerdim
    Güzel bir şаrkı vаrdı rüyа gölgesinde çаlаn
    Adı neydi?
    Aslındа şаrkı değil güzel olаn sendin
    Sefаletteki bu gönül yoksun hаyаtındаn
    Beni benden аlаbilen tehlikeli
    Yine de sаrılırdım
    Belki sıkılırdım
    Asıl beni bаnа veren kаdınımdır
    Ne kаdаr kаrışık dimi?
    Şu аn seni yаzmаk istiyorum seni
    Bi’ çаy kаşığının çıkаrttığı sesi
    Bir de аklımın gürültüsü
    Bir de hаvа serin
    Burа benim yerim аmа rаhаt değilim
    Nedeni belli değil
    Belki sıcаk su yoktur begonyа
    Bu fаrklı pаrolа
    Eğitimim аilem belki de ütopyаm
    Bu şiiri dinliyorsаn gönül dаğımdаsındır
    Yorgun ellerimle hitаp edeceğim kız
    Prenses olаmаz zаten
    Anlıyorum hissederek yаşıyorum
    En аzındаn bu аrаlаr böyle
    Bu kаrаkter sığаr mı cümlelere
    Ben uzun uzun yаzıyorken uzаy boşluğunа mektubumu
    Kimisi аğlıyordur, o dа fаrklı konu
    Yine de yаzıyorum belki duyаn olur he?
    Sinyаller аşkı öldürür mü?
    Yа dа şöyle diyim
    Rаdyаsyon bi insаnı güldürür mü?
    Tаhtа kаlemlerin kokusuylа yаzılmаmış bir şiir yаnаr mı?
    Bunu yаlаn sаnаr mı bu insаnlаr?
    Sаmimiyet neydi?
    Gülmek mi?
    Küfretmek mi?
    Yoksа beklemek mi doğru olаnı?
    Bilmiyorum
    Ben bu dаğlаrın аrdındаyım bekliyorum

    Ölüme kаdаr gidebilecek lаzım
    Son nefeste kim tutаr elimden?
    Şаrkılаr olmаyаcаk rаzı
    Ben beni kаybettim yeniden

    Kendimi bulmаm lаzım
    Bаnа kendimi ver!

    Stabil-Gökyüzü
    Rhytm and poem
    0 ...
  23. 86.
  24. gökdelenler,
    şehrin
    mezar taşları
    gibi.
    0 ...
  25. 87.
  26. bir çift güvercin havalansa
    yanık yanık koksa karanfil,
    değil bu anılacak şey değil,
    apansız geliyor aklıma.

    neredeyse gün doğacaktı,
    herkes gibi kalkacaktınız
    belki daha uykunuz da vardı
    geceniz geliyor aklıma

    sevdiğim çiçek adları gibi,
    sevdiğim sokak adları gibi,
    bütün sevdiklerimin adları gibi,
    adınız geliyor aklıma.
    0 ...
  27. 88.
  28. Dünya fani ölüm ani bikere versen ne olur yani.
    0 ...
  29. 89.
  30. Turan
    Nabızlarımda vuran duygular ki tarihin
    Birer derin sesidir, ben sahifelerde değil
    Güzide, şanlı, necip ırkımın uzak ve yakın
    Bütün zaferlerini kalbimin tanininde
    Nabızlarımda okur, anlar, eylerim tebcil.
    Sahifelerde değil, çünkü Atilla, Cengiz
    Zaferle ırkımın tetviç eden bu nasiyeler,
    O tozlu çerçevelerde, o iftira amiz
    Muhit içinde görünmekte kirli, şermende;
    Fakat şerefle numayan Sezar ve iskender!
    Nabızlarımda evet, çünkü ilm için müphem
    Kalan Oğuz Han'ı kalbim tanır tamamiyle
    Damarlarımda yaşar şan-ü ihtişamiyle
    Oğuz Han, işte budur gönlümü eden mülhem:
    Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan
    Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan

    (bkz: ziya gökalp)
    0 ...
  31. 90.
  32. TOPRAK


    Belki Ada’daki köşkü üstüne yapacak
    Karısını kızanını peşkeş çekecek belki
    Ayaklarına kapanacak şöylelemesine
    Benim bildiğimse rüşvet teklif eder
    Şölenler adar rakılı makılı
    Kanma sakın.


    Ense köküne vur bir odun
    Yüzükoyun kapaklansın deyyus
    insanını hor gördüğü
    Somununu haraca kestiği
    Bağımsızlığına diş bilediği
    Şu toprağı öpsün.

    Metin Eloğlu
    1 ...
  33. 91.
  34. https://youtu.be/PJFR3p7UwU0

    -nazım oratoryosu. Genco Erkal'ın eşsiz performansı..
    2 ...
  35. 92.
  36. ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
    Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından 
    Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
    Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    Bu evleri atla bu evleri de bunları da 
    Göğe bakalım.
    1 ...
  37. 93.
  38. Gömüşken bir günün sabahında
    Gömüşken bir mrbe misali
    Nihil bir şiir doğal
    Yüzyıllık bir sıkıntıdan
    Ve kızlar şiir sever derler
    Adamlarda kız
    Bir robotun azizligine uğrar
    insanı insan yapan kelimeler
    Artık bütün küfürler meşru müdafa
    Tanrıyı taşlıyoruz akıl meydanında.
    1 ...
  39. 94.
  40. Eylül'ün Denizi

    Eylülün denizi, niçin gözlerin,
    Kapanmış ru'yâsız, boş bir kuyuya?
    Daha dün her dalgan gürlerdi derin.
    Coşkun bir belâ en gizil kuytuya.

    Eylülün denizi, sen şair misin?
    Şimdi bir afacan çocuk,bir deli,
    Sonra bir kötürüm, sonra bir miskin
    ihtiyâr ki bıkmış hayattan belli.

    Hani ba'zan senin "Hicrânı unut! "
    Diyen mâvi, baygın bakışın vardı.
    Hani sis ufuklarca uzakta,yâkut
    Bir cennetten sana nurlar yollardı.

    Dalgalar, ey büyük deniz, dalgalar
    Duâlar indirsin sana göklerden.
    Benim dalgalarda çarpan kalbim var,
    Bir şeyler haykırır uzak bir yerden.

    istersen, öyle pek çılgın olmasın,
    Bûseden hayâldan olsun gözleri.
    Yüksek kayalarda irkilen dalgın
    Gençlere koynunda aratsın şi'ri.

    istersen, kapansın gökler üstüne;
    istersen, bir tekne parçalanmasın.
    Haykırsın kıyıdan bir hasta nine,
    Yalnız gözlerini böyle yummasın!

    (bkz: ali canip yöntem)
    1 ...
  41. 95.
  42. Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör
    sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur
    ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır
    gürültücü bir salağın anlattığı
    ki yoktur hiçbir anlamı.

    (bkz: shakespeare)
    3 ...
  43. 96.
  44. Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
    Dikey ve yatay mutsuzluktan*
    2 ...
  45. 97.
  46. anadolu
    çıplak
    yalınayak
    karnı aç
    istediği bir lokma ekmek
    bilmez tatlı yemez
    girer patronun cebine emek
    bir yanda
    kadehler yanyana
    şampanyalar
    patlar
    yalınayak çocuklar
    yok bir lokma ekmek
    karnını doyurmak gerek
    suçları fakir olmak
    ağlamak istiyorum
    ağlamak

    ulaş bardakçı
    2 ...
  47. 98.
  48. IHLAMURLAR ÇiÇEK AÇTIĞI ZAMAN


    - I -

    Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
    Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
    Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
    Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
    Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
    Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
    Bebekler hayta hayta yürümeden
    Geleceğim diyorum, geleceğim sana
    Ne olur kesin bir takvim sorma bana
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Beklesen de olur, beklemesen de
    Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
    Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
    Hangi ses yürekten çağırsa beni sana
    Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
    Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
    Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
    Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
    Kesin bir gün belirtemem, n'olur takvim sorma bana
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
    Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
    Yeter ki bir çağır beni çiçeklendirdiğin yerden
    Gemileri yaksalar da geleceğim sana
    On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
    Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
    Ey benim alfabemdeki kadım Elif
    Ne güzellik, ne de tat var baharsız
    Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
    Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    II

    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
    Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
    Kimseye uğramam ben sana uğramadan
    Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
    Takvim sorup hudut çizdirme bana
    Ben sana çiçeklerle geleceğim
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman...

    Bilirsin ki burada değilim artık
    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
    Gelir benim yüreğimde toplanır
    Dağların üstünden sıyrılan duman.
    Bir yanım mosmordur, bir yanım beyaz,
    Bir yanım karakış, bir yanım ilkyaz.
    Can evime bakışların saplanır;
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman;
    Ne sen gurbetçisin, ne ben sılacı.
    Senden gayrısına bakmak mümkün mü;
    Gözlerimi esir alan dağlardan.
    Kapımı üç defa çalan postacı
    “Adresinde yok! ” diye notlar düşer,
    Eski adresimde bir hüzün eser;
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Eski adresimse kurumuş bir gül,
    Gizemli bir ıtır, domur domur kan,
    Yaba yaba yelde savrulur gönül,
    Firkatli turnalar geçer uzaktan.
    Dalgınlığım debimetre tanımaz,
    Başım çarpar bir gemi bordasına
    Düşerim bir girdabın ortasına
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Birden bezeklenir sevda haritam,
    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
    Lâleler toplarım ben tutam tutam,
    Bizim için çalar kıvrak bir keman.
    Gök papatya, yer ise lâle bahçesi,
    Aşka ışık dokur kuşların sesi.
    Seninle hep aynı yerde oluruz;
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Kumaşı eprimiş üç mevsim geçer,
    ilkyazla uyanır derin uyuyan.
    Tan sesine cıvıldaşır serçeler,
    Sevdadır alnıma namlu dayayan.
    Havuzuma ay ışığı dökülür.
    Bilirsin ki burada değilim artık,
    Ruhum yağmur yağmur göğe çekilir;
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Gülde çiy damlası... buzum sırçayım;
    Güneşe çarpınca param-parçayım.
    Bir Emirgân’dayım, bir Kanlıca’da,
    Üsküdar’da, Beykoz’da, Çamlıca’da.
    Şehir bir hançerken kan burgacında.
    Mekâna sığar mı bu dolu yürek?
    Bu sevda çeşmesi, bu deli yürek.
    Baylanır, beklerken baygın düşerim;
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    - III -

    Saçlarına pütür pütür yapışmış,
    Gözlerinin rengi ile sıvanmış
    Bir avuç kuru çiçek topladım.
    Kırılıp dökülmesinler diye
    Sevgiyle, özenle tek tek topladım.
    Yürek fideledim zamana ve mekâna,
    Hasat vakti geldi yürek topladım.
    Belli ki bu yıl da vuslat gecikecek
    Aşıdır, serumdur, besindir her umut,
    Ey sevgili umudunu diri tut.
    Bedenim hür değil, mühlet ver bana,
    Er veya geç çıkıp geleceğim sana;
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Mevsimi geçiyormuş, geçsin varsın,
    Hep böyle dönüyor zaman tekeri.
    Biri gider, biri gelir mevsimlerin,
    Sonsuzluğu, diri aşklarla kucaklarsın.
    Acılardan damıtırsın şekeri,
    Sabrı da güzel olur çeyizi hazır kızların.
    En ışıltılı çağında yıldızların
    Kaç bıldır öteden göz kırpar bana,
    Her umut bir yoldaş, her dert âşina.
    Sorma ıhlamurlar ne zaman çiçek açar
    Beni güneşin ortasına atsalar da
    Yanarım, pişerim, gelirim sana;
    - Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

    Bahaeddin Karakoç
    ( 1930 - 2018 )
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük