geceye bir öykü bırak

entry5 galeri1 video1
    1.
  1. Arkadaşlar 2 hafta önce mücoyla okuldan kaçtık eve geldik baktım dedem ağlıyo noldu dede dedim bastonun taksidini ödeyemediğimiz için eve haciz geldi tipini siktiğim napcaz şimdi dedi. Ağlama dede ben para bulcam dedim neyse para lazımdı bizde mücoyla araba pazarına dedemin el arabasını satmaya gittik. Enayi dedenin birisini kazıkladık 1 koli le cola + 5 milyona sattık neyse otobüse bindik eve geliyoz biz ayakta dikiliyoz amk çok kalabalık baktım 2 tane kezban kahkaha falan atıyolar dedelerin götünü falan elliyolar milletle taşşak geçiyolar herkez bunlardan rahatsız benim tepemin tası attı hemen olaya el attım dedim bacım yapmayın günahtır kalkın amcaya yer verin düzgün durun bu dedi sanane be sen bize karışamazsın çuval gibi pantol giymişsin zaten botların 5 kişinin yerini kaplıyo tramwaydan inin millet biraz rahatlasın fakir şey dedi baktım herkez bize bakıp gülmeye falan başladı ben sinirlendim ulan sen bize nasıl fakir dersin hem fakir diyon hemde botlarıma laf atıyon senin göbek deliğini sikerim dedim bunun kafasını tuttum dizime vurmaya başladım baktım bu yere düştü herkez beni alkışlamaya falan başladı ben gaza gelirmiyim ? gelirim bunu kaldırdım 45 numara botlarımla uçan tekmeyi vurdum bu dedelerin üstüne uçtu dedeler yere düştü dedenin teki ağlamaya başladı ben iyice sinirlendim ulan sen dedeleri nasıl ağlatırsın dedesini siktiğimin kızı dedim bunu ayağa kaldırdım tutamak demirlerinden tutundum havada 2-3 takla attım buna 45 numara botlarımla çipetpet tekmesini vurdum bu otobüsün camını kırdı yola uçtu üstünden kamyon falan geçti ama ölmedi ölseydi öldüm derdi yani ölmedi neyse baktım müco öteki kızın ağzına balgam falan atıyodu en son zehirli osuruk bombardımanına tuttu kız yere düştü bayıldı bunuda kucaklayıp kırılan camdan öteki kızın yanına attık herkez bizi kutladı son durakta olaysız dağıldık eve geldik dedem 1 kasa le colaları görünce sevinçten mücoya uçan tekme attı şimdi le cola içiyoz birazdan dedemin bastonunun taksidi yatırmaya gidecez.
    0 ...
  2. 2.
  3. Bir gün Musa Aleyhisselam:
    - Ya Rabbi! der, bazı insanlar zalimin yaptığı yanına kalıyor sanıyorlar. Halbuki senin adaletin eninde sonunda gerçekleşmekte, zalim zulmünün karşılığını mutlaka bir sebeple görmektedir. Bana gerçekleşen bu adaletinin bir örneğini göster ki, onu insanlara anlatayım da kimse zulüm ve haksızlık yapma cesareti bulamasın kendinde. Eninde sonunda zulmünün karşılığını göreceğini anlasın herkes. Rabb'imiz:
    - Ya Musa der, sahrada dört yolun kesiştiği yerdeki çalılıkta saklanarak çeşme başında cereyan edecek olayları seyret de gör bakalım zalim, haksız nasıl eninde sonunda zulmünün, haksızlığının karşılığını görmektedir...
    Musa Aleyhisselam, tarif edilen yerdeki ağaçların arasına gizlenerek karşıdaki çeşme başında yolcuların yaşayacağı olaylara bakmaya başlar.
    ilk olarak bir atlı gelir çeşmenin başına. Atından iner, üzerindeki heybesini alıp ağacın gölgesinde oturup yemeğini yer, suyunu içer, içinde altınları bulunan heybesini orada unutarak atına binip uzaklaşır.
    Arkasından gelen ikinci yolcu, çeşmeden suyunu içer, etrafa bakarken ağacın dibinde bir heybe görür. Kaptığı gibi heybeyi gözden kaybolur. Onun arkasından iki gözü de görmeyen üçüncü yolcu gelir, o da eğilerek çeşmeden suyunu içer, bir kenara çekilerek şöyle birazcık dinlenmek isterken heybenin sahibi ilk yolcu atıyla çıkagelir, öfkeyle heybesini aramaya başlar. Yaşlı bir adamdan başka da kimseyi görmeyince:
    ? Burada unuttuğum heybemi sen alıp sakladın, ya paramı verirsin yahut da canını!.. der. ihtiyar:
    - Ben iki gözü de görmeyen bir adamım. Senin heybenin nerede olduğunu ne bileyim!.. diyerek sert karşılık verince, öfkesi başına sıçrayan atlı, 'Bu yaşta beni mi kandıracaksın?' diyerek bir vuruşta ihtiyarı yere serer, ölümüne sebep olur. Hemen atına atlayıp oradan uzaklaşır.
    Bunları bulunduğu yerden seyreden Musa Aleyhisselam:
    - Ya Rabbi, der, bu atlının içi para dolu heybesini arkasından gelen genç bir yolcu alıp gitti, cezayı ise ondan sonra gelen yaşlı adam çekti. Adalet neresinde bunun?..
    Rabb'imiz şöyle hitap eder:
    - Ya Musa! insanlar böyledirler işte. Hep hadiselerin dışına bakarlar, içindeki kaderin adaletini çoğu zaman göremezler. Burada herkes geçmişte yaptığının karşılığını gördü, diyerek işin geçmişini şöyle açıklar:
    - Para dolu heybesini çeşmenin başında unutan atlı, vaktiyle yanında çalıştırdığı fakir bir adamın hakkını vermedi, yoksul adamın hakkı kaldı üzerinde...
    işte heybeyi alıp giden genç yolcu, o yoksul adamın çocuğudur. Aldığı para babasının hakkı olan paraydı. Onu alıp gitti. Böylece kaderin adaleti yerini bulmuş, çocuk babasının verilmeyen hakkını alıp gitmiş oldu. Ölen ihtiyara gelince:
    - O da astığı astık, kestiği kestik denecek derecede zalimin biriydi... Nice kavgalara, zulümlere karışmış, yaptığı hep yanına kalmıştı. Son olarak da atlının babasını öldürmüş, yaptığı yanına kaldı sanmıştı. Nihayet atlı da geldi, parasını aldı zannıyla babasını öldüren adamı bir vuruşta öldürdü, tıpkı onun da babasını bir vuruşta öldürdüğü gibi.
    Bundan sonra Rabb'imiz Hazreti Musa'ya şöyle hatırlatmada bulunur:
    - Ya Musa! Söyle kullarıma, hikmetini bilemedikleri olaylara itiraz yollu bakmasınlar. Bilsinler ki, bir yapana bir başka yapan çıkacak, kimsenin yaptığı zulüm, haksızlık yanına kalmayacak, kaderin adaleti eninde sonunda yerini bulacaktır. Atlı adamın çalıştırdığı işçisinin hakkını sonunda heybe dolusu parayla ödediği gibi, babasını bir vuruşta öldüren adamı da kendisi bir vuruşta aynı şekilde öldürdüğü gibi... Onun için büyüklerimiz demişler ki:
    "Hak Teala bir kulun hakkını bir başka kul ile alır; bilmeyen gafil onu kul kendi yaptı sanır!"
    Evet, kimse yaptığının yanına kalacağını sanmasın. Çünkü adili mutlak olan Allah, imhal eder, yani mühlet verir; ama asla ihmal etmez. Bir de bakarsınız ki zalim, zulmünün karşılığını beklenmedik bir anda olanca şiddetiyle görmüştür. Ancak insanlar bu cezanın yaptığı zulmün, haksızlığın karşılığı olduğunu bazen anlayamazlar da zalimin, haksızın yaptığı yanına kaldı sanırlar.
    4 ...
  4. 3.
  5. _
    Bir gün Nasreddin Hoca, oğlunu eşeğe bindirmiş kendisi arkasından ağır ağır yürüyerek köye gidiyorlarmış. Yolda bunları görenler :
    - Dünya tersine döndü galiba ! Baksana hâle ihtiyar adam yerde yürüyor da parmak kadar çocuk eşeğin üzerinde. Ne ayıp şey değil mi ? Diye söylenmeye başlamışlar.
    Bu sözleri duyan Nasreddin Hoca , merkepten oğlunu indirip kendisi binmiş. Biraz gidince bir kaç kisiye daha rastlamışlar. Onlar da :
    - Şu hâle bakın siz ! Koskoca adam binmiş eşeğe, parmak kadar çocuk arkasından yetişeyim diye ter döküyor, insanoğlu işte hep kendini düşünür, diye konuşmaya başlamışlar..
    Bu sözleri duyan Hoca :
    - Oğlum en iyisi gel beraber binelim. Bakalım ne diyecekler , demiş.
    Hoca önde oğlu arkada giderken birkaç kisi daha görmüş onları. Onlar da :
    - Şu insanoğlunda merhamet diye birşey kalmadı. Baksana eşeğin beli neredeyse yere değecek. Yerde yürüseler sanki ölecekler mi ? Azıcık Allah korkusu olan kimse böyle yapmaz, gibi sözler söyleyerek uzaklaşmışlar.
    Hoca bu sefer :
    - Oğlum en iyisi mi, ikimizde yürüyelim, öyle ettik olmadı böyle ettik olmadı. Bir de bu şekil deneyelim demiş.
    Eşek önlerinde, onlar arkada yollarına devam ederlerken , birkaç kisi daha görmüş bunları. Onlar da :
    - Şunların ki de akıl mı yani ? Eşek önlerinde bomboş gidiyor da her ikisi de şu sıcakta yerde yürüyorlar. insan , boş eşek olur da binmez mi hic ? Demişler.
    Bu sözleri duyan hoca :
    - Gördün ya oğul, her kafadan bir ses çıkıyor. Ne yapsan begenmiyorlar. En iyisi bildiğinden şaşmayacaksın. Elin ağzı torba değil ki, büzesin ! Demiş..
    3 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. geceydi uyku hafiften basıyordu ama o hala karşıdan gelen eski arakadaşını dört gözle bekliyordu çünkü aklı başında değildi yüreğinde şimşekler vardı aklına inat dört dörtlük çarpıyordu evet uyuması söz konnusu bile değildi ve candaşı geldi ona güldü o da ona sarıldı ve bire on adımlar sokağı baştan uca yol aldılar sonra eski anılar muhabbetler ve herkes kendi yoluna ertesi gün başka bir taışma günü daha olacaktı ve bir daha bir daha çünkü hastalığını biliyordu ama hep tanıyormuş gibi davranmaktan asla usanmıyordu çünkü en önemli özelliği insan olmaktı herkes tek bir kişi o ise herkesti.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük