18 20 yaşında geleceği bilmemek can sıkarken, yaşadığınız onca şey sonrası belki 50li yaşlarınızda geçmişinizin acı yanını asla unutamayacaksınız. Zaman hiçbir şeyin ilacı değil. Zamanla hiçbir şeyi unutmayacaksınız.
hani bir ayet var ya, duha suresi 3. ayet.
''rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı''
der allah bu ayette.
biz de surenin başını sonunu okumadan, cımbızla sadece bu ayeti alıp kendimize uyarlarız. allah bize böyle söylüyor bakın!
sure zaten şartlar yeterince ağırken bir de vahiy bir süre kesilince peygamber efendimizin korkuları üzerine inmiştir.
allahın peygamberimizi nasıl bir yetimken koruyup kolladığını, fakirken zengin yaptığını, daha sonra da peygamberlikle onurlandırıldığını bundan sonra da allahın hep onun yanında olacağını söyler.
fakat peygamber olmasına rağmen bunlar için yetime haksızlık etmemesini, yardım isteyeni geri çevirmemesini ve her daim rabbini anlatmasını öğütler.
yani gençler öyle sevgiliniz sizi terk edince, dolar düşüp 3-5 bin kaybedince, babanız mervelerde kalmanıza karşı çıkınca, kankiniz başkasıyla kanki olunca tek bir ayeti cımbızlayıp wp durumunuz yapmayın.
sizlik bir durum yok
olsa da o iş o kadar kolay değil.
Ülkeden yönetimden dolayı bir süre gitmek istiyorum. Fakat, vatansever bir kişi olduğumdan duygusallığım ağır basıyor. Ve Almanyada bir süre yaşamak, beni daha milliyetçi bir kişi yaptı .
Bana söylenen ve yapılanlar ise hatrımda uzun bir süre yer edinecek.
Ve korkularımdan kaçarak daha iyisini yapmış olmam. Bazı şeylerle yüzleşmem lazım, bazı olaylara kafa tutmam lazım.
Sonum Mehmet pişkin gibi bir bardak şarap, bir dal sigara ve son kez güzel bir şarkı eşliğinde bitecek bu gidişle.
Ondan edinmem gereken bir ders vardı, o gün, o eşsiz adamın son gecesi ve son sabahı da olsa, sigarasındaki külü bile yere dökmeye tenezzül etmemişti. Asla yarının olmayacağını bilip, bazı şeylerden vazgeçmemişti.
Benimde, bunu yapmam lazımdı, yarınım var ya da yok, ama hazırlıklı, planlı ve bilinçli bir birey olmam lazımdı.
Olması gerektiği gibi olmadı bazı şeyler, bazı şeyler hiç bilinmemeli idi.
Daha fazla hayatıma karışamaz kimse, daha fazla acı çekmem, daha fazla gam yemem daha fazla kin tutmam daha fazla ağlamam.
hakan uralın bile suriye-israil konularını konuştuğu, ortadoğu siyasetini analiz ettiği bir ülkede yaşıyoruz.
-"teröre biz gidiyoruz. "
-peki trump'ın açıklamasını nasıl buldun sorusu soruldu.
dinleyelim bakalım. bilgilenelim.
insanın sadece kendinden medet umması gerektiği küçüklüğümüzden, okul sıralarından başlayarak zihnimize işlenir.
Ancak bir, üç belki beş defa insanlardan sığınaklar oluştururuz. Hep aynı inançla, bu defa olacak hissiyle. Sığınağın temeli et iken yüzde yüz güven duyabilen var. Et bu. Hırpalanır, kilo alır, kilo verir, değişir. Daha vahimi ayakları olan bir et. koşulsuz güvendiğiniz o insan gitmek isteyebilir. Kimisi olgunlukla karşılar, kimisi hem kendini hem sığınağını parçalar ki bi başkasına yara bere almadan gidemesin.
Günün sonunda ise insan kendisiyle baş başa kalır. güvenme der, kendi sırtını sıvazlar. Bu sefer tamamdır, sarsılmaz iradesiyle kimseye bel bağlamayacakTır.
Ama yarın yeni bir gün. Yeni bir sığınak dünü tamamen unutturur. Dünün acılarını, karını, yağmurunu, güneşini bu sefer başka biriyle yaşar.
Çok enteresan. Dünya tam anlamıyla nasıl oluştu, göbeklitepe binlerce yıl tapınak olarak mı kullanıldı, uzaylılar da bizi görüyor mu sorularından ziyade daha ilginç bu durum bana göre. Beyni olduğunu iddia eden canlılar belli konularda asla ders almıyor. Sevilme ihtiyacı, ikinci biri olmadan var olamama düşüncesi öyle bir nüfus etmiş ki kimisine, diğer yarısını arayarak ömürlerini heba ediyorlar.