geceye bir şiir bırak

entry149 galeri77 video7 ses2
    21.
  1. Hayat seni,
    Sevmediğinle seviştirir,
    Sevdiğinle savaştırır.
    Kalbinin sahibi ile değil,
    Mecburiyetin izniyle evlenirsin.
    Gönlünün hayır dediğine evet der dilin.
    Ömrünün geri kalanını,
    Aynı evde, aynı odada, aynı masada, aynı yatakta,
    Ama sana dünyalar kadar uzak olan biriyle yaşarsın.
    Kalbini kürtaj ettirmiş bir mahkum gibi,
    Dolanır durursun kendi içinde.
    Etrafın “elalem ne der” telleri ile çevrilmiştir.
    Kendi hayatını uzaktan seyreden,
    Mutsuz biri olursun zamanla.
    Ve kimse seni duymaz sen kaderine bağırırken.
    Gözün gibi baktığın tenin,
    Ve herkesten sakındığın gözlerin,
    Acımasızca yağmalanır her gece.
    Sular yıkamaz,
    Gözyaşın olmadan,
    Üzerine sinen kiri.
    Çünkü,
    insan ait olmadığı insanın yatağında sürgündedir.
    Ve ait olmadığı insanın hayatında rehindir.

    -Atakan Gülgar.
    4 ...
  2. 20.
  3. 19.
  4. Seni bulmaktan önce aramak isterim.
    Seni sevmekten önce anlamak isterim.
    Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
    Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.

    Özdemir Asaf
    2 ...
  5. 18.
  6. Sen çocuk tulumunda
    Matbaa mürekkebi
    Rüsva olmuş ellerin emeği
    Alıp götürmüşler dost dediğini
    Almış rüzgârlar içini.

    Ümide benzer
    Sevdaya
    Soğuk bir namludur
    Kör ve pusuda
    Ense kökünde zulüm
    Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
    Burnun dibine
    Hürriyet.

    Seviyorsun mümkün
    Aranızda kurşun
    Yasak bölge var
    Sen genç
    Sevdan ölünecek kadar güzel
    Kanunu yapanlar ihtiyar.

    Ahmedim arif.
    15 ...
  7. 17.
  8. Sizin alınız al inandım
    Sizin morunuz mor inandım
    Tanrınız büyük amenna
    Şiiriniz adamakıllı şiir
    Dumanı da caba

    Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
    Kalabalık ha olmuş ha olmamış
    Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
    Ama sokaklar şöyleymiş
    Ağaçlar böyleymiş
    Ama sizin adınız ne
    Benim dengemi bozmayınız

    Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
    Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
    Yangelmişim diz boyu sulara
    Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum
    Hiçbirinizle dövüşemem
    Benim bir gizli bildiğim var
    Sizin alınız al inandım
    Morunuz mor inandım
    Ben tam kendime göre
    Ben tam dünyaya göre
    Ama sizin adınız ne
    Benim dengemi bozmayınız...

    turgut uyar / denge.
    11 ...
  9. 16.
  10. gözlerin gözlerime değince
    felâketim olurdu ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim
    bir sevdiğin vardı duyardım
    çöp gibi bir oğlan ipince
    hayırsızın biriydi fikrimce
    ne vakit karşımda görsem
    öldüreceğimden korkardım
    felâketim olurdu ağlardım

    ne vakit maçka'dan geçsem
    limanda hep gemiler olurdu
    ağaçlar kuş gibi gülerdi
    bir rüzgâr aklımı alırdı
    sessizce bir cıgara yakardın
    parmaklarımın ucunu yakardın
    kirpiklerini eğerdin bakardın
    üşürdüm içim ürperirdi
    felâketim olurdu ağlardım

    akşamlar bir roman gibi biterdi
    jezabel kan içinde yatardı
    limandan bir gemi giderdi
    sen kalkıp ona giderdin
    benzin mum gibi giderdin
    sabaha kadar kalırdın
    hayırsızın biriydi fikrimce
    güldü mü cenazeye benzerdi
    hele seni kollarına aldı mı
    felâketim olurdu ağlardım

    Atilla ilhan.
    4 ...
  11. 15.
  12. (1)

    YASAMAK SAKAYA GELMEZ,
    BÜYÜK BiR CiDDiYETLE YASAYACAKSIN
    BiR SiNCAP GiBi MESELA,
    YANI, YASAMIN DIŞINDA VE ÖTESiNDE HiÇBiR ŞEY BEKLEMEDEN
    YANI, BÜTÜN iŞiN GÜCÜN YASAMAK OLACAK.

    YAŞAMAYI CiDDiYE ALACAKSIN,
    YANI, O DERECEDE, ÖYLESiNE Ki,
    MESELA, KOLLARIN BAĞLI ARKADAN, SIRTIN DUVARDA,
    YAHUT, KOCAMAN GÖZLÜKLERiN,
    BEYAZ GÖMLEĞiNLE BiR LABORATUARDA
    iNSANLAR iÇiN ÖLEBiLECEKSiN,
    HEM DE YÜZÜNÜ BiLE GÖRMEDiĞiN iNSANLAR iÇiN,
    HEM DE HiÇ KiMSE SENi BUNA ZORLAMAMIŞKEN,
    HEM DE EN GÜZEL,
    EN GERÇEK ŞEYiN YASAMAK OLDUĞUNU BiLDiĞiN HALDE.

    YANI, ÖYLESiNE CiDDiYE ALACAKSIN Ki YASAMAYI,
    YETMiŞiNDE BiLE, MESELA, ZEYTiN DiKECEKSiN,
    HEM DE ÖYLE ÇOCUKLARA FALAN KALIR DiYE DEĞiL,
    ÖLMEKTEN KORKTUĞUN HALDE ÖLÜME iNANMADIĞIN iÇiN,
    YASAMAK, YANi AĞIR BASTIĞINDAN.
    1947
    (2)

    DiYELiM Ki, AĞIR AMELiYATLIK HASTAYIZ,
    YANI, BEYAZ MASADAN
    BiR DAHA KALKMAMAK iHTiMALi DE VAR
    DUYMAMAK MÜMKÜN DEĞiLSE DE BiRAZ ERKEN GiTMENiN KEDERiNi
    BiZ YiNE DE GÜLECEĞiZ ANLATMAN BEKTAŞi FIKRASINA,
    HAVA YAĞMURLU MU, DiYE BAKACAĞIZ PENCEREDEN,
    YAHUT DA YiNE SABIRSIZLIKLA BEKLEYECEĞiZ
    EN SON AJANS HABERLERiNi.

    DiYELiM Ki, DÖVÜŞÜLMEYE DEĞER BiR ŞEYLER iÇiN,
    DiYELiM Ki, CEPHEDEYiZ.
    DAHA ORDA iLK HÜCUMDA, DAHA O GÜN
    YÜZÜKOYUN KAPAKLANIP ÖLMEK DE MÜMKÜN.
    TUHAF BiR HINÇLA BiLECEĞiZ BUNU,
    FAKAT YiNE DE ÇILDIRASIYA MERAK EDECEĞiZ
    BELKi YILLARCA SÜRECEK OLAN SAVASIN SONUNU

    DiYELiM Ki, HAPiSTEYiZ,
    YASIMIZ DA ELLiYE YAKIN,
    DAHA DA ON SEKiZ SENE OLSUN AÇILMASINA DEMiR KAPININ.
    YiNE DE DIŞARIYLA BERABER YASAYACAĞIZ,
    iNSANLARI, HAYVANLARI, KAVGASI VE RÜZGARIYLA
    YANI, DUVARIN ARKASINDAKi DIŞARIYLA.

    YANi, NASIL VE NERDE OLURSAK OLALIM
    HiÇ ÖLÜNMEYECEKMiŞ GiBi YAŞANACAK...
    1948

    (3)

    BU DÜNYA SOĞUYACAK,
    YILDIZLARIN ARASINDA BiR YILDIZ,
    HEM DE EN UFACIKLARINDAN,
    MAVi KADiFEDE BiR YILDIZ ZERRESi YANI,
    YANI, BU KOSKOCAMAN DÜNYAMIZ.

    BU DÜNYA SOĞUYACAK GÜNÜN BiRiNDE,
    HATTA BiR BUZ YIĞINI
    YAHUT ÖLÜ BiR BULUT GiBi DE DEĞiL,
    BOŞ BiR CEViZ GiBi YUVARLANACAK
    ZiFiRi KARANLIKTA UÇSUZ BUCAKSIZ.

    ŞiMDiDEN ÇEKiLECEK ACISI BUNUN,
    DUYULACAK MAHZUNLUĞU ŞiMDiDEN.
    BÖYLESiNE SEViLECEK BU DÜNYA
    "YAŞADIM" DiYEBiLMEN iÇiN...

    ŞUBAT 1948 - Nazım Hikmet.
    2 ...
  13. 14.
  14. 13.
  15. 12.
  16. “Ah ben bir hiç yüzünden öldüm
    Bir gece açık kalmıştı üstüm
    Soğuk aldım.
    Önce yatağa düştüm
    Sonra da toprağa.”
    3 ...
  17. 11.
  18. Yalnızlık bir boşluktur
    içimizde;
    sisli yamaçlarında babalarımızın
    dev gölgesi dolaşır.
    Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.
    7 ...
  19. 10.
  20. Dün sabaha karşı kendimle konuştum
    Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
    Yokuşun başında bir düşman vardı
    Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum.
    (bkz: Özdemir asaf)
    5 ...
  21. 9.
  22. tenimizi ezebilirsiniz… ama, ruhumuzu asla…
    onu ne işkence zapteder, ne kelepçe, ne pranga…
    gülümser durur inancımız, hürriyet buudunda sonsuzca…
    bizi edebilirsiniz, evimizden, tenimizden… ama dinimizden?
    çok şükür, pişmanlık uğramadı semtimizden… ya siz?
    ezeli pis hayvancıklar… neye yaradı işkenceniz?
    Dünyanız kara, ahiretiniz zift…
    sizi bekliyor cehenneminiz!..
    salih mirzabeyoğlu
    2 ...
  23. 10.
  24. Beni hiç anlamadın,
    anlamayacaksın.
    Aslında o kadar da farklı değildik,
    Farklı bakıyoruz sadece,
    farklı düşünüyoruz.

    Senin sözde doğruların var;
    benim kalpte yanlışlarım.
    Senin gitmeyen korkuların var;
    benim bitmeyen duygularım.

    Senin uzun uzun kahvaltıların var;
    benimse yetmeyen uykularım.
    Sen, bir ömür sonrasında yaşıyorsun;
    ben bir saat öncesinde.

    Sen hayata koşuyorsun,
    ben hayatın gölgesinde.

    Öyle ki,
    öyle ki bir adım mesafe
    bazen gurbet oluyor işte...
    2 ...
  25. 9.
  26. insan diyorum.öyle durduk yere soğumuyor ki hayattan ve insanlardan.
    susuyor, sustukça biriktiriyor...
    ve sonra, ya içindekileri haykırıyor, ya da sessizce uzaklaşıyor.
    her şeyden ve herkesten...
    6 ...
  27. 8.
  28. sizin hiç babanız öldümü
    benim bir kere öldü kör oldum
    yıkadılar aldılar götürdüler
    babamdan umazdım bunu kör oldum
    siz hiç hamama gittiniz mi
    ben gittim lambanın biri söndü
    gözümün biri söndü kör oldum
    tepede bir gök yüzü vardı yuvarlak
    şöylemesine maviydi kör oldum
    taşlara gelince hamam taşlarına
    taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
    taşlarda yüzümün yarısını gördüm
    bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
    yüzümden ummazdım bunu kör oldum siz hiç sabunluyken ağladınız mı
    (bkz: cemal süreya)
    7 ...
  29. 7.
  30. Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu
    Ne olduysa hep bize azar, azar oldu

    Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız
    Ne ruhça ne vücutça ne de kandan hastayız
    Avrupa’ya bir değil iki pencere açtık
    Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız
    Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz

    Yaklaştıkça her sene öz yurdumda yılbaşı
    Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı
    Buna ağlar ağacı hem toprağı, taşı
    Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz

    Sen Hristiyan mısın? Diye sorsan darılır
    Yılbaşında hindi kaz yemesine bayılır
    Çam deviren hindi ki nasıl mümin sayılır
    Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz
    Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz

    Arif Nihat Asya
    1 ...
  31. 6.
  32. 5.
  33. iki kalpte varsa gönül yarası,
    hiç aranmaz aşkı sunma sırası.
    aşık kişi nasıl yaşar söyleyim;
    uyku ile uyanıklık arası.
    0 ...
  34. 4.
  35. Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
    Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
    Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

    insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
    Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
    Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
    Kopmaz kökler salmaktır oraya

    Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
    Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
    Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
    Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

    insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
    Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

    insan balıklama dalmalı içine hayatın
    Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

    Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
    Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
    Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
    Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

    Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
    Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
    Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
    Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

    Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
    Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
    Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
    Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

    (bkz: Ataol behramoğlu)
    1 ...
  36. 3.
  37. Ve sizinle karşılaşarak,
    Sizde şefkat görüp şaşarak,
    Cesurca davranamadım:
    Vazgeçtim alışkanlığımdan;
    Sıkıcı özgürlük aşkımdan
    Ödün veren olamadım.
    Bir şey daha ayırdı bizi…
    Kalbime hoş gelen her şeyden
    Kendimi geri çektim ben,
    Herkese yabancı ve uzak,
    Huzurlu ve özgür olmak!
    0 ...
  38. 2.
  39. yüzün diyorum bir bir bir bir
    yüzün diyorum iyi bir gün başlıyor
    çoktan durmuş gibi bir şeyler orda
    saatler durmuş, sesler durmuş, savaşlar durmuş
    ne geç kalma telaşı işçi duraklarında kadınların
    ne bir köpek havlaması sokaklarda
    ne de ölü bir çocuk sokulmuş fotoğraflara
    uyanmayı beklemiş sanki bir dağ yüzyıl boyunca
    boynunla saçların arasında
    2 ...
  40. 1.
  41. 1.
  42. Mesut sanmak için kendimi
    Ne kağıt isterim,ne kalem
    Parmaklarımda sigaram
    Dalar giderim mavisinden içeri
    Karşımda duran resmin..

    Giderim deniz çeker
    Deniz çeker,dünya tutar
    içkiye benzer birşey mi var
    Birşey mi var ki havada
    Deli eder insanı,sarhoş eder?

    Bilirim,yalan,hepsi yalan
    Taka olduğum,tekne olduğum yalan
    Suların kaburgalarımdaki serinliği
    iskotada uğuldayan rüzgar
    Haftalarca dinmeyen motor sesi
    Yalan....

    Ama gene de
    Gene de güzel günler geçirebilirim
    Geçirebilirim bu mavilikte
    Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız
    Ağacın gökyüzüne vuran aksinden
    Her sabah erikleri saran buğudan
    Buğudan, sisten,ışıktan,kokudan...

    Ne kağıt yeter ne kalem
    Mesut sanmam için kendimi
    Bunların hepsi...hepsi fasafiso
    Ne takayım, ne tekneyim
    Öyle bir yerde olmalıyım
    Öyle bir yerde olmalıyım ki
    Ne ışık,ne sis,ne buğu gibi
    insan gibi....

    Orhan Veli Kanık
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük