gecenin şiiri

entry13539 galeri929 video104 ses19
    63.
  1. kendini iyileştiren bir yara gibi, daha az ve zamanla..
    4 ...
  2. 62.
  3. ...
    Bir, yüzün vardı görmediğim,
    Bir, sesin…
    Hiç duymadığım…
    Kokunu çiçeklerle tanımlayamazdım.
    Dokunmadım, bilemezdim
    Ellerinin beyazlığını.
    Hangi şarkının neresinde,
    Hangi şiirin en sevdalı sözünde
    Çıkacaktın, bilemezdim.
    Dilimin ucundaydın hep,
    işte; şimdi düşüverdin!
    HOŞ GELDiN
    ESKiYEN YÜZÜMÜN YENi GÜLÜMSEYiŞi,
    Hoş geldin!
    ...
    13 ...
  4. 61.
  5. her gece olmasa da bazı geceler akla gelip gelip her akla gelişte anlamı değişen şiirdir. aslında şiir denildiğinde ilk akla gelen şiirdir gecenin şiiri olacak şiir. şudur gecenin şiiri ve en güzel bölüm ise kesinlikle ''içimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti...'' bu bölümdür.

    ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberlerinin içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    ne güzel şey hatırlamak seni:
    bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
    ve saçlarında
    vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
    içimde ikinci bir insan gibidir
    seni sevmek saadeti...
    parmaklarının ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,
    güneşli bir rahatlık
    ve etin daveti:
    kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
    sıcak
    koyu bir karanlık...

    ne güzel şey hatırlamak seni,
    yazmak sana dair,
    hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek:
    filanca gün,filanca yerde söylediğim söz,
    kendisi değil
    edasındaki dünya...

    ne güzel şey hatırlamak seni.
    sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine:
    bir çekmece
    bir yüzük,
    ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
    ve hemen
    fırlayarak yerimden
    penceremde demirlere yapışarak
    hürriyetin sütbeyaz maviliğine
    sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

    ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken.
    5 ...
  6. 60.
  7. Anladım ki ayrılığa yazılanlar yalan değil, eksikmiş.
    Her ayrılık kendine kış kıyametmiş.
    Birinin gerçeği, bilmeyene masalmış.
    En çok en yakınındakinin uzaklığı acıtırmış.
    Hayat kendine tahammül edebilmeyi öğrenmekmiş.
    Ve şairin dediği gibi,hayat yarımlarla tanışmak, o yarımlara alışmakmış.
    Gecenin yarısı, bir kitabın orta yerinden başlamak gibiydi;
    Seninle birlikte olmak...
    "Başını anlamadan sona yaklaşmak...
    Sonunu okuyamadan uyuyakalmak"...
    Ve uyandığında kaldığın sayfayı karıştırmak"...
    "işte böyle birşeydi seni yaşamak,
    Yarım yamalak"...
    8 ...
  8. 59.
  9. bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm, kal,
    diyorum ona, kimsenin
    seni görmesine izin veremem.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama viski döküyorum üstüne
    sigara dumanına
    boğuyorum,
    fahişeler, barmenler ve
    bakkal çırakları hiçbir zaman
    bilmiyorlar onun orada
    olduğunu.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm,
    yat lan aşağı, diyorum ona,
    ocağıma incir dikmek mi
    niyetin? Avrupa'daki kitap
    satışlarını sabote etmek mi?

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama zekiyim, sadece
    geceleri izin veriyorum çıkmasına,
    herkes yattıktan sonra.
    orada olduğunu biliyorum, derim
    ona, kederlenme
    artık.

    sonra yerine koyarım yine
    ama hafifçe öter
    tamamen ölmesine de izin
    vermiyorum
    ve birlikte uyuyoruz
    gizli antlaşmamızla
    ve insanı ağlatacak kadar
    güzel, ama ben
    ağlamam, ya
    siz?

    Charles Bukowski
    8 ...
  10. 58.
  11. 57.
  12. geceler öyle bir kötü dinli gavur,
    gavur ki sorma
    dönerim olmaz,yatarım olmaz
    upuzun hint fakiri yatağı gece,
    öyle bir batar ki,dört yanımdan.
    ayağımı uzatırım parmaklık,
    elimi uzatırım soğuk duvar.

    oy kilit,parmak demir, soğuk duvar.
    oy yandır, geceler andır,
    kan revandır,kan revandır,kan revandır. * *
    7 ...
  13. 56.
  14. bahçelerde kereviz,
    bu ne biçim domates.
    ben evimi özledim,
    yaşasın 23 nisan!
    8 ...
  15. 55.
  16. Çökmüş bir duvar kenarındaki
    Papatya edasıyla büktü boynunu.
    Sorarsan, kırılırım diyordu gözleri
    Uçları kızıl saçlarına uzandım – erişemedim
    Dokunmadı ellerim.
    Kanatmasından korkutan
    Allah’ın belası kırık bir cam parçası ötesine…

    Alev olur yanar kızıl saçlar
    Estiğinde yaprak titremesine rüzgâr…
    Alevleri attım!
    Fırtına gözünden çıkar gibi süt liman
    Boynundan verdim ateşi tekrar
    Har har yansın istedim o beyaz liman
    En az dudaklarım kadar.
    4 ...
  17. 54.
  18. budur;

    4 ...
  19. 53.
  20. Güneşe gülen hüzün çiçeği
    Yani sen mimoza çiçeği
    Sevimli sabahın göz alıcı tebessümü
    Masumiyetin mağrur bakışlı kadını
    Sen mimoza çiçeği
    Her nefeste taze özlem kokusu.

    Ateş’ten alev mimoza
    Hangi sözün özlemine darıldı gözlerin?
    Ah aklımı karıştıran, mağrur bakışlı kadın
    Gizleme gözlerini acı’da olsa
    ilahi nefes bir gülümsemene değer. * mimoza
    8 ...
  21. 52.
  22. Uçurumun kenarındayım Hızır
    Ulu dilber kalesinin burcunda
    Muhteşem belaya nazır
    Topuklarım boşluğun avcunda
    Derin yar adımı çağırır
    Dikildim parmaklarımın ucunda
    Bir gamzelik rüzgâr yetecek
    Ha itti beni, ha itecek
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Civan hazır
    Divan hazır
    Ferman hazır
    Kurban hazır

    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Güzelliğin zulme çaldığı sınır
    Başım döner, beynim bulanır
    El etmez
    Gel etmez
    Gülce'm uzaktan dolanır
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Gülce bir davet
    Mecaz değil
    Maraz değil
    Gülce bir afet
    Peri değil
    Huri değil
    Gülce beyaz sihir
    Gülce ölümcül naz
    Buram buram zehir
    Yar yüzünde infaz

    Bir gamzelik rüzgâr yetecek
    Ha itti beni, ha itecek
    Güzelliğin zulme çaldığı sınır
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Ben fakir
    En hakir
    Bin taksir
    Ateşten
    Kalleşten
    Mızrakla gürzden
    Dabbetülarz'dan
    Deccal’dan, yedi düvelden
    Korku nedir bilmeyen ben
    Tir tir titriyorum Gülce’den
    Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
    Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
    Saniyeler gözlerimde birer can
    Her saniyede bir can veriyorum
    (bkz: ömer lütfi mete)
    11 ...
  23. 51.
  24. ne güzel yazıyor arkadaşlar, hep yazsınlar.
    8 ...
  25. 50.
  26. Sezai Karakoç: Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!
    Özdemir Asaf: insanın kendine mektup yazmasıdır, yalnızlık.
    Cahit Zarifoğlu: Ah şu yalnızlık, kemik gibi ne yana dönsen batar.
    Edip Cansever: Bir kişi bile değilim yalnızlıktan.
    Cemal Süreya: Bir ovanın düz oluşu gibi bir şeydir, yalnızlık.
    14 ...
  27. 49.
  28. engin bir devletsin sen, kirli paslı
    yüreklerden bir tren gibi geçen,
    sınırlarını koyudan açığa boyayan,
    güzelliğine şerh, belirsizliğine marj koyan
    bir boyacıyım ben!

    benim şiirim lan bu.
    9 ...
  29. 48.
  30. Bütün karanlıklarımı al götür,

    Yeniden öğret evleri, ağaçları, bayramları.

    Bütün karanlıklarımı al götür.

    Günlerce yağmur yağsın istiyorum,

    Yağmur yağsın ve konuşma.

    Cümle dağ çiçekleri ıslansın ve konuşma.

    Ya da küçük kırmızı bir çiçek ıslansın.

    Bunlar beyaz güvercinler.

    Bunlar büyük meydanlar.

    Bu küçük bir dağ çiçeği;

    Sen hiç gülmeyi bilmiyorsun,

    Sen hiç sevmeyi bilmiyorsun.

    iki kırmızı çizgi atbaşı,

    Yağmurlar hiç durmadan yağıyor,

    Artık dağ çiçeklerini sevmiyorum,

    Seyretmiyorum güvercinleri meydanlarda,

    Artık yaşamayı hiç bilmiyorum,

    Artık hiç konuşma!…

    oktay tuncer
    12 ...
  31. 47.
  32. Şaşıyorum!
    insanoğlunun aya gönderdiği füzeye…
    Şaşıyorum!
    Ekmeklerin bu kadar küçülüp
    Çocukların bu kadar büyüdüğüne…

    Al takke ver külah,
    Yaşayıp gidiyoruz.
    Topu topu yumruk kadar bir yürek
    Şaşıyorum! Fethi giray
    10 ...
  33. 46.
  34. huzur içinde ellerimi kavuşturuyor ve bekliyorum. rüzgara gel-gite ya da denize aldırmıyorum. artık kadere de isyan etmiyorum. bana ait olan bana gelecek çünkü.
    9 ...
  35. 45.
  36. salondaki büyük saati sattım
    saatin ölçebileceği
    herhangi bir zaman parçası yok
    gittiği yeri bilmeyen böcekler gibiyim
    bir oyuğa, oyulmuş bir yaşama
    ne gereği var ki saatin
    balkona çıkıyorum sürekli
    yollar yollar yollar katediyorum sanki böylece
    bir semtin ilk rengini alıyorum
    örneğin ümraniye'de bir çay bahçesindeyim
    bazan
    anılardan anılara bir yol
    ve
    anılardan anılara sallanan bahçe
    hangi yaprağı koparsam son anı avucumda kalıyor
    iyi.
    8 ...
  37. 44.
  38. sevdiğim ikinci kadınsın sen
    ilkini sevmeye mecburdum
    çok iyiliği oldu bana
    ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim
    sevdiğim ikinci kadınsın sen
    ilkinin yerini alman mümkün değil
    o öğretti bana sevmeyi
    o öğretmese sevemezdim seni bile
    inan o tuttuğu için ellerimden
    yürümeyi öğrendim, koşabildim sana
    onun gözlerine benzediği için gözlerin
    alamadım gözlerimi senden
    sana aşığım, seni seviyorum
    sevdiğim ikinci kadınsın sen
    hayatım boyunca omuzumda taşıyorum onu
    ve sen her sabahımdasın
    kıskanma
    alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir
    kalbim şimdi senin
    onun kadar sev beni kafi
    o doğurdu, sen öldürme.
    30 ...
  39. 43.
  40. Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim,
    özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni
    oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım
    eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi
    avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir
    yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice
    eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, va-
    rolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya...

    Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının
    eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
    dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek
    ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal-
    gınlığımdan her döndüğümde...Bir ben ki tüm ilişkilerin
    perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya-
    kınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir!..

    Şükrü Erbaş . .

    bumudur? budur mına koyim.
    19 ...
  41. 42.
  42. Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
    Nasıl korku verir sessizlik insana;
    insan nasıl konuşur kendisiyle;
    Nasıl koşar aynalara,
    Bir cana hasret,
    Bilmezler.

    orhan veli
    22 ...
  43. 41.
  44. --spoiler--
    -bazen, birlerine tecavüz etmek istiyorum
    -çünkü tırnaklarım azgın duruyor
    -hala!!1
    daralıyorum daralıyor hala
    daha 22 yaşındayım daha ne erkekler çıkacak karşıma
    -keşke çıkmasa
    daha 22 yaşımd ane çok erek çıkacak karşıma
    dün geldin
    aşkı verdin
    hüsranları yaşattın
    aşksızlığı gördüttün
    22'liktim ama daha çok 100'lüktüm en
    -yaşadık sandım uzakların sevgilisi
    (şimdi 24 üm eskilerden)
    --spoiler--
    6 ...
  45. 40.
  46. düşünme!
    hayal et sadece!
    bak,
    böcekler de öyle yapıyor.

    orhan veli kanık
    16 ...
  47. 39.
  48. varsın hançerlensin
    yurdumda nice ozanın kalbi
    bir çocuğun dökülen
    süt dişleri gibi..

    sunay akın
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük