gecenin şiiri

entry13505 galeri927 video104 ses19
    50.
  1. Sezai Karakoç: Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!
    Özdemir Asaf: insanın kendine mektup yazmasıdır, yalnızlık.
    Cahit Zarifoğlu: Ah şu yalnızlık, kemik gibi ne yana dönsen batar.
    Edip Cansever: Bir kişi bile değilim yalnızlıktan.
    Cemal Süreya: Bir ovanın düz oluşu gibi bir şeydir, yalnızlık.
    14 ...
  2. 51.
  3. ne güzel yazıyor arkadaşlar, hep yazsınlar.
    8 ...
  4. 52.
  5. Uçurumun kenarındayım Hızır
    Ulu dilber kalesinin burcunda
    Muhteşem belaya nazır
    Topuklarım boşluğun avcunda
    Derin yar adımı çağırır
    Dikildim parmaklarımın ucunda
    Bir gamzelik rüzgâr yetecek
    Ha itti beni, ha itecek
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Civan hazır
    Divan hazır
    Ferman hazır
    Kurban hazır

    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Güzelliğin zulme çaldığı sınır
    Başım döner, beynim bulanır
    El etmez
    Gel etmez
    Gülce'm uzaktan dolanır
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Gülce bir davet
    Mecaz değil
    Maraz değil
    Gülce bir afet
    Peri değil
    Huri değil
    Gülce beyaz sihir
    Gülce ölümcül naz
    Buram buram zehir
    Yar yüzünde infaz

    Bir gamzelik rüzgâr yetecek
    Ha itti beni, ha itecek
    Güzelliğin zulme çaldığı sınır
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Ben fakir
    En hakir
    Bin taksir
    Ateşten
    Kalleşten
    Mızrakla gürzden
    Dabbetülarz'dan
    Deccal’dan, yedi düvelden
    Korku nedir bilmeyen ben
    Tir tir titriyorum Gülce’den
    Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
    Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
    Saniyeler gözlerimde birer can
    Her saniyede bir can veriyorum
    (bkz: ömer lütfi mete)
    11 ...
  6. 53.
  7. Güneşe gülen hüzün çiçeği
    Yani sen mimoza çiçeği
    Sevimli sabahın göz alıcı tebessümü
    Masumiyetin mağrur bakışlı kadını
    Sen mimoza çiçeği
    Her nefeste taze özlem kokusu.

    Ateş’ten alev mimoza
    Hangi sözün özlemine darıldı gözlerin?
    Ah aklımı karıştıran, mağrur bakışlı kadın
    Gizleme gözlerini acı’da olsa
    ilahi nefes bir gülümsemene değer. * mimoza
    8 ...
  8. 54.
  9. budur;

    4 ...
  10. 55.
  11. Çökmüş bir duvar kenarındaki
    Papatya edasıyla büktü boynunu.
    Sorarsan, kırılırım diyordu gözleri
    Uçları kızıl saçlarına uzandım – erişemedim
    Dokunmadı ellerim.
    Kanatmasından korkutan
    Allah’ın belası kırık bir cam parçası ötesine…

    Alev olur yanar kızıl saçlar
    Estiğinde yaprak titremesine rüzgâr…
    Alevleri attım!
    Fırtına gözünden çıkar gibi süt liman
    Boynundan verdim ateşi tekrar
    Har har yansın istedim o beyaz liman
    En az dudaklarım kadar.
    4 ...
  12. 56.
  13. bahçelerde kereviz,
    bu ne biçim domates.
    ben evimi özledim,
    yaşasın 23 nisan!
    8 ...
  14. 57.
  15. geceler öyle bir kötü dinli gavur,
    gavur ki sorma
    dönerim olmaz,yatarım olmaz
    upuzun hint fakiri yatağı gece,
    öyle bir batar ki,dört yanımdan.
    ayağımı uzatırım parmaklık,
    elimi uzatırım soğuk duvar.

    oy kilit,parmak demir, soğuk duvar.
    oy yandır, geceler andır,
    kan revandır,kan revandır,kan revandır. * *
    7 ...
  16. 58.
  17. 59.
  18. bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm, kal,
    diyorum ona, kimsenin
    seni görmesine izin veremem.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama viski döküyorum üstüne
    sigara dumanına
    boğuyorum,
    fahişeler, barmenler ve
    bakkal çırakları hiçbir zaman
    bilmiyorlar onun orada
    olduğunu.

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama ben ondan güçlüyüm,
    yat lan aşağı, diyorum ona,
    ocağıma incir dikmek mi
    niyetin? Avrupa'daki kitap
    satışlarını sabote etmek mi?

    bir mavi kuş var yüreğimde
    çıkmaya can atan
    ama zekiyim, sadece
    geceleri izin veriyorum çıkmasına,
    herkes yattıktan sonra.
    orada olduğunu biliyorum, derim
    ona, kederlenme
    artık.

    sonra yerine koyarım yine
    ama hafifçe öter
    tamamen ölmesine de izin
    vermiyorum
    ve birlikte uyuyoruz
    gizli antlaşmamızla
    ve insanı ağlatacak kadar
    güzel, ama ben
    ağlamam, ya
    siz?

    Charles Bukowski
    8 ...
  19. 60.
  20. Anladım ki ayrılığa yazılanlar yalan değil, eksikmiş.
    Her ayrılık kendine kış kıyametmiş.
    Birinin gerçeği, bilmeyene masalmış.
    En çok en yakınındakinin uzaklığı acıtırmış.
    Hayat kendine tahammül edebilmeyi öğrenmekmiş.
    Ve şairin dediği gibi,hayat yarımlarla tanışmak, o yarımlara alışmakmış.
    Gecenin yarısı, bir kitabın orta yerinden başlamak gibiydi;
    Seninle birlikte olmak...
    "Başını anlamadan sona yaklaşmak...
    Sonunu okuyamadan uyuyakalmak"...
    Ve uyandığında kaldığın sayfayı karıştırmak"...
    "işte böyle birşeydi seni yaşamak,
    Yarım yamalak"...
    8 ...
  21. 61.
  22. her gece olmasa da bazı geceler akla gelip gelip her akla gelişte anlamı değişen şiirdir. aslında şiir denildiğinde ilk akla gelen şiirdir gecenin şiiri olacak şiir. şudur gecenin şiiri ve en güzel bölüm ise kesinlikle ''içimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti...'' bu bölümdür.

    ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberlerinin içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    ne güzel şey hatırlamak seni:
    bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
    ve saçlarında
    vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
    içimde ikinci bir insan gibidir
    seni sevmek saadeti...
    parmaklarının ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının,
    güneşli bir rahatlık
    ve etin daveti:
    kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
    sıcak
    koyu bir karanlık...

    ne güzel şey hatırlamak seni,
    yazmak sana dair,
    hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek:
    filanca gün,filanca yerde söylediğim söz,
    kendisi değil
    edasındaki dünya...

    ne güzel şey hatırlamak seni.
    sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine:
    bir çekmece
    bir yüzük,
    ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
    ve hemen
    fırlayarak yerimden
    penceremde demirlere yapışarak
    hürriyetin sütbeyaz maviliğine
    sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

    ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken.
    5 ...
  23. 62.
  24. ...
    Bir, yüzün vardı görmediğim,
    Bir, sesin…
    Hiç duymadığım…
    Kokunu çiçeklerle tanımlayamazdım.
    Dokunmadım, bilemezdim
    Ellerinin beyazlığını.
    Hangi şarkının neresinde,
    Hangi şiirin en sevdalı sözünde
    Çıkacaktın, bilemezdim.
    Dilimin ucundaydın hep,
    işte; şimdi düşüverdin!
    HOŞ GELDiN
    ESKiYEN YÜZÜMÜN YENi GÜLÜMSEYiŞi,
    Hoş geldin!
    ...
    13 ...
  25. 63.
  26. kendini iyileştiren bir yara gibi, daha az ve zamanla..
    4 ...
  27. 64.
  28. Kış başlıyor sevgilim,
    Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor.
    Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
    Oysa yapacak ne çok şey vardı
    Ve ne kadar az zaman
    Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

    Kış başlıyor sevgilim,
    iyi bak kendine
    Gözlerindeki usul şefkati
    Teslim etme kimseye, hiçbir şeye.
    Upuzun bir kış başlıyor sevgilim,
    Ayrılığımızın kışı başlıyor
    Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.


    Murathan Mungan
    8 ...
  29. 65.
  30. 4 ...
  31. 66.
  32. sarı bir ormanda ikiye ayrıldı yolum,
    ikisinden birden gidemediğim ve yoldaki
    tek yolcu olduğum için üzgün, uzun uzun
    baktım görene kadar birinci yolun
    otlar çalılar arasında kıvrıldığı yeri;
    sonra öbürüne gittim, o kadar iyiydi o da,
    ve belki çimenlik olduğu, aşınmak istediğinden
    gidilmeye daha çok hakkı vardı; oysa
    ordan gelip geçenler iki yolu da
    eş ölçüde aşındırmıştı hemen hemen,

    ve o sabah ikisi de uzanıyordu birbiri gibi
    hiçbir adımın karartmadığı yapraklar içinde,
    ah, başka bir güne sakladım yolların ilkini!
    ama bilerek her yolun yeni bir yol getirdiğini,
    merak ettim geri gelecek miyim diye.

    iç geçirerek anlatacağım bunu ben,
    nice yaşlar nice çağlar sonra bir yerde:
    bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben –
    ben gittim daha az geçilmişinden,
    ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.

    Robert Frost
    5 ...
  33. 67.
  34. Tam da budur.

    Mesela diyorum, bu gece bir delilik yapsam.
    Bıraksam mutfakta biriken bulaşıkları,
    Çeksem arkamdan kapıyı.
    Kadın başıma gitsem, bir meyhaneyi dağıtsam.
    Fonda bir masa, arkada Sezen'in şarkıları çalsa.
    Ben ağlasam, şişenin dibine dibine vursam.
    Mesela diyorum; Sokaktan bütün erkekleri kovsam.
    Bu gecelik evlerinde otursalar.
    Korkmadan dolaşsam bütün şehri. Kimse dokunmasa bana.
    Bir sandalda sabahlasam, alabildiğince Kadın, alabildiğince Özgür olsam.
    Küfretsem ağız dolusu. Utanmasam.
    Şehre isyanımı haykırsam.
    Kimbilir kaç kere satılmıştır bu dünyanın Anası.
    Mesela diyorum,
    Bu gece de ben, Babasını satsam.
    Mesela...
    21 ...
  35. 68.
  36. Hoşgeldin Kadınım

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    yorulmuşsundur;
    nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyum ne gümüş legenim var,
    susamışsındır;
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır;
    beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi yoksuldur odam.

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    ayağını basdın odama
    kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
    güldün,
    güller açıldı penceremin demirlerinde
    ağladın,
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
    9 ...
  37. 69.
  38. Nerden niçin mi geldim
    Bilmeden bir şey diyemem, ya siz?
    Hem hiç önemli değil
    Geldim, yer açtılar, oturdum
    Girip çıkanlar vardı
    Zaten ben geldiğimde.

    Başka şeyler de vardı, ekmek gibi, su gibi
    Gülüşler öpüşler ne bileyim hepsi.
    Doğrusu anlamadım bir düğün-dernek mi
    Sonra da kimileri düşünceli, durgundu
    Gidenler neye gitti doğrusu anlamadım
    Zaten ben geldiğimde.

    Bir luna-park mı bir konser bir gösteri
    Bilmem pek anlamadım önüm kalabalıktı
    Sıkıştığım yerde vakit çabuk geçti
    Bak dediler baktım pek bir şey göremedim
    Hem her yer karanlıktı
    Zaten ben geldiğimde.

    Benim tek düşüncem büzüldüğüm köşede
    Nasıl kalkıp gideceğim kalk git dediklerinde
    Çünkü çıkmak sıkışık sıralardan mesele
    Kalkacaklar yol vermeye bakacaklar ardımdan
    Az mı söylendilerdi şuracığa ilişirken
    Zaten ben geldiğimde.

    Dönme Dolap - Behçet Necatigil
    6 ...
  39. 70.


  40. --spoiler--
    Yoksun yaa Gelmiyorsun yaa Uzaksin yaa.
    Yoklugunun agir bedeli DARBEDiR..
    Hayata dair o gidisinle acilan buyuk cukur..
    DEVRiMDiR KALBiMDE..
    --spoiler--

    --spoiler--
    Az sonra kapim calacak..
    Ve son arzun diyecek Azrail..
    Bir yudum sen diyecegim..
    Nerden bileceksin sevdicegim..
    Gelmezsen oLECEgiM..
    simdi kirik ezgiler yankilanir odamda
    Hatta malum olur kalbimin olum marslari..
    Bir sessizlik olur sonra sallanir basim..
    Yakar senide sallanisim o batasica istanbulda..
    Adi diyorum adi batasica iSTANBULDA..
    olesim tek gecmis bir kac satirda..
    Gelde bitsin diyecegim..
    Yoksun bee sevdicegim..
    simdi aglarim..
    Dokunsan kanarim..
    simdi nasilsin desen..
    Volkan olur PATLARIM..
    --spoiler--
    6 ...
  41. 71.
  42. TAKViMDE GÜN HENÜZ iŞARETLENMEMiŞ.
    Her ay, her gün
    açık durur hala.
    Bu günlerden biri
    işaretlenecek bir çarpıyla.

    iŞÇiLER HAYKIRIRLAR EKMEK DiYE.
    Tüccarlar bağırırlar pazar diye.
    Eskiden işsizler açtı,
    şimdi işi olanlar aç
    Artık yeniden başladı çalışmaya
    kavuşmuş duran eller
    Yaptıkları gülle

    SOFRADAN ETi KALDIRANLAR
    Öğretiyorlar kanaat etmeyi,
    hep bana, hep bana, diyenler
    bu kez istiyorlar özveri.
    Tıka basa yiyenler
    gelecek güzel günlerden
    söz ediyorlar açlara.
    Uçuruma götürenler ülkeyi
    diyorlar, yönetmek çok zor,

    sıradan insan yapamaz bu işi.
    LiDERLER SÖZ EDiNCE BARIŞTAN
    anlar halk
    savaşın geldiğini,

    Liderler lanetlediğinde savaşı
    seferberlik emri yazılmıştır bile.

    BAŞTAKiLER DER Ki : BARIŞ VE SAVAŞ
    iki farklı şey.
    Oysa rüzgarla fırtına gibidir
    onların barışı ve savaşı.

    Savaş doğar onların barışından
    anasından doğan oğlan gibi,
    taşır oğlan anasının
    o korkunç yüz çizgilerini.

    Öldürür onların savaşları
    ne varsabarışlarından
    arta kalan.

    GECE,
    evli çiftler
    yatarlar yataklarında.
    Bizim tazecikler
    yetimler doğuracak.

    BAŞTAKiLER DER Ki : ORDUDA
    yoldaşlık hüküm sürer .
    Bu işin doğrusu
    mutfakta görülür
    görülse görülse .
    Yüreklerindeki cesaret
    belki aynı .
    Ama tabaklarındaki yemek
    farklı.

    Bertolt BRECHT
    4 ...
  43. 72.
  44. Şu şairler sevgililerden beter;
    Nedir bu adamlardan çektiğim?
    Olur mu böyle, bütün bir geceyi
    Bir mısraın mahremiyetinde geçirmek?

    orhan veli kanık
    11 ...
  45. 73.
  46. Vakit tamam seni terk ediyorum
    Bütün alışkanlıklardan öteye
    Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
    Doymadım inan kanmadım sevgiye.

    Korkulu geceleri sayar gibi
    Birdenbire bir yıldız kayar gibi
    Ellerim kurtulacak ellerinden
    Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.

    Aşksa bitti gül ise hiç dermedik
    Bul kendine kuytularda hadi dal
    Seninle bir bütün olabilirdik
    Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
    Hoşçakal canımın içi, hoşçakal.

    Vakit tamam seni terk ediyorum
    Bu incecik bir veda havasıdır
    Parmak uçlarına değen sıcaklığı
    incinen bir hayatın yarasıdır.

    Kalacak tüm izlerin hayatımda
    Gözümden bir damla yaş aktığında
    Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
    Kan tarlası gelincik şafağında.

    Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
    Vur kendini korkularda hadi al
    Sen bir suydun sen bir ilaçtın
    Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
    Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
    Sen bir suydun sen bir ilaçtin
    Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal
    Hoşçakal canımın içi, hoşça kal...
    5 ...
  47. 74.
  48. mevlana reyizden gelsin.

    antoloji.com dan alıntıdır.

    Oraya gitme demedim mi sana,
    seni yalnız ben tanırım demedim mi?
    Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?

    Bir gün kızsan bana,
    alsan başını,
    yüz bin yıllık yere gitsen,
    dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?

    Demedim mi şu görünene razı olma,
    demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
    onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?

    Ben bir denizim demedim mi sana?
    Sen bir balıksın demedim mi?
    Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
    senin duru denizin ben'im demedim mi?

    Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
    Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
    senin kolun kanadın ben'im demedim mi?

    Demedim mi yolunu vururlar senin,
    demedim mi soğuturlar seni.
    Oysa senin ateşin ben'im,
    sıcaklığın ben'im demedim mi?

    Türlü şeyler derler sana demedim mi?
    Kötü huylar edinirsin demedim mi?
    Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
    Yani beni kaybedersin demedim mi?

    Söyle, bunları sana hep demedim mi?
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük