bugün
- bamya seven insan15
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası10
- magnum un 2 tl olduğu yıllar16
- artık kadınlardan uzak duruyorum11
- memati192315
- arap milliyetçiliği15
- hiç kavga oluyormu sözlükte8
- ayet ile hadis çelişirse hadisten hüküm alırım8
- türk kızlarının türk erkeklerinden nefret etmesi15
- aydinoglu bombala25
- sözlük yazarlarının kaç flörtü var11
- kel kadın olmaması9
- gideon reid morgan jj31
- sözlük erkeklerinin fotoğraf atmaması36
- true'ya vurmak isteyen sözlük erkekleri tam liste8
- dinsiz kitapsız kafir ve küresel ıkınma ilişkisi8
- dolar neden düşmüyor avradnı sikiyim8
- insanlara nasıl faydalı olurum8
- 12 haziran 2024 istanbul sıcağı13
- eşcinsel bir erkeğe küresel'in fotosunu göstermek16
- anın görüntüsü13
- neden fenerbahçeliyim8
- yeşil pasaportlu koca arayan hanım abla17
- jose mourinho35
- bik bik kiraz yerken siz fakirler ne yapıyorsunuz16
- erkeklerin çoğunun yalnız olması13
- hakemlerle şampiyon olmak12
- manyak olmaya karar verdim9
- sözlük erkeklerinin fotoları başlığına bakan erkek8
- yazarlardan akıl almak18
- islamcıların saç ile alıp veremediği nedir11
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması9
- siradansiradisibiri8
- kuresele yavsayan gotler tam liste24
- küresel ısınmanın erkek kökünü kurutacak olması11
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir16
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması15
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi10
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz9
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi22
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak14
- bir kızın sizi sevip sevmediğini anlama yöntemleri9
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması15
- üstteki yazar sevdiği ve sevmediği iki şey11
- allah'ı seven insan8
- vatanınızın kıymetini bilen diyen gurbetçi16
- ramazanda anne sütü içmeyen oruçlu bebek12
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak15
- ağzı göt gibi kokan erkek8
- 3 çarpı 3 çarpı 38
Seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,y
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,y
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini.
Sende yüreğim var. Can'ım var, aklım fikrim var. Sende her şeyim var. Nazım Hikmet.
Sabah şairin üstüne saldırıyor
yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi
onun kalbi topraktan sıyrılıyor
aşk dahi sıyrılıyor topraktan
gözlerini tanıyorsunuz: çaylak sürüleri
beyni: aç kuşlardan bir ambar.
Bir kıyısına ilişmiyor dünyanın
Allah'ın ve devletin dibinde insanlar
onu barutla karıştırıyor
ve zerdali çiçekleriyle.
Ahali kapısını taşlıyor onun
onun için develer kesiyor halk
aşka ve kavgaya aydınlık getiren kalbi
topraktan sıyrılıyor.
Ben
topraktan sıyrılıyorum
buğular
ve aşiret rüzgarları kanımda.
Arklardan gece vakti sular
kaç zaman ayaklarıma
yaslı bir selam gibi dokundu
kopartılmış yapraklarımdan ibaretti hüzün
dedim rahmet yağar ben yürürken
gece benim ardımda
taşıdım kara gençliğimi dağların damarında
hep döşümde yaratkan, patlayıcı bir kimya
beynimde hep manalı bir uçurum.
Benim hayranlığımdan inlerdi şehir
ben atlara ve uzaklar hayrandım
kendi ehramlarını bile tanımayan kadınlar
ansızın patlak verirdi baharda.
Dudaklarımda çürükler vardı
dağ çiçeklerinden ötürü.
Irmaklara salardım kendimi
ruhumda kaynar adımlarla gezinen dünya
bana hain sevgilimdi.
Yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan
beni artık ne sıkıntı ne rahatlık haylamaz
çünkü ben ayaklanmanın domurmuş haliyim
Yürüsem rahmet boşanacak.
ve sana bir karşılık vereceğim
Sana bir karşılık vereceğim
toprağı deşen boğuk sesimle
sana bir karşılık vereceğim
amansız kum fırtınası altında
sana bir karşılık vereceğim
birbiri üstüne yığılırken günler
ey taşan suların imkanı
ey taşan suların bekareti sana
bir karşılık vereceğim.
yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi
onun kalbi topraktan sıyrılıyor
aşk dahi sıyrılıyor topraktan
gözlerini tanıyorsunuz: çaylak sürüleri
beyni: aç kuşlardan bir ambar.
Bir kıyısına ilişmiyor dünyanın
Allah'ın ve devletin dibinde insanlar
onu barutla karıştırıyor
ve zerdali çiçekleriyle.
Ahali kapısını taşlıyor onun
onun için develer kesiyor halk
aşka ve kavgaya aydınlık getiren kalbi
topraktan sıyrılıyor.
Ben
topraktan sıyrılıyorum
buğular
ve aşiret rüzgarları kanımda.
Arklardan gece vakti sular
kaç zaman ayaklarıma
yaslı bir selam gibi dokundu
kopartılmış yapraklarımdan ibaretti hüzün
dedim rahmet yağar ben yürürken
gece benim ardımda
taşıdım kara gençliğimi dağların damarında
hep döşümde yaratkan, patlayıcı bir kimya
beynimde hep manalı bir uçurum.
Benim hayranlığımdan inlerdi şehir
ben atlara ve uzaklar hayrandım
kendi ehramlarını bile tanımayan kadınlar
ansızın patlak verirdi baharda.
Dudaklarımda çürükler vardı
dağ çiçeklerinden ötürü.
Irmaklara salardım kendimi
ruhumda kaynar adımlarla gezinen dünya
bana hain sevgilimdi.
Yaşamak debelenir içimde kıvrak ve küheylan
beni artık ne sıkıntı ne rahatlık haylamaz
çünkü ben ayaklanmanın domurmuş haliyim
Yürüsem rahmet boşanacak.
ve sana bir karşılık vereceğim
Sana bir karşılık vereceğim
toprağı deşen boğuk sesimle
sana bir karşılık vereceğim
amansız kum fırtınası altında
sana bir karşılık vereceğim
birbiri üstüne yığılırken günler
ey taşan suların imkanı
ey taşan suların bekareti sana
bir karşılık vereceğim.
Gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de
Aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur, ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece
Sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim, sokağı devriyeler basar
bir de gülüşün eklenir kimliğime
AHMET TELLi
anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de
Aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur, ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece
Sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim, sokağı devriyeler basar
bir de gülüşün eklenir kimliğime
AHMET TELLi
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
Ahmed arif.
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
Ahmed arif.
ÖPÜŞ TADINDA
Bir şiir
Tek bir şiir yazmalıyım
Uyağı rüzgâr olan
Yağmura bürünmüş soluğu
Bir gün
Tek bir gün kalmalı
Benden kalacaksa geriye
Bir öpüş tadı dudağımda
Ve bir öpüş tadında
Olmalı o şiir de.
Ahmet UYSAL
Bir şiir
Tek bir şiir yazmalıyım
Uyağı rüzgâr olan
Yağmura bürünmüş soluğu
Bir gün
Tek bir gün kalmalı
Benden kalacaksa geriye
Bir öpüş tadı dudağımda
Ve bir öpüş tadında
Olmalı o şiir de.
Ahmet UYSAL
Serin olan şu gecede
Boş kahve bardaginla
Muzik dinleyerek ve
Boş boş gokyuzune bakarak
Usuyen ayak parmaklarini umursamadan
Yine boş hayallere dalmak
Hem de gerceklesmeyecegine inandigin bu hayallere baliklama dalmak
Ustelik yersiz
Sacma
Mutlulugu andiran bir sarhoslukla
Nelere kadirsin sen antidepresan.
Boş kahve bardaginla
Muzik dinleyerek ve
Boş boş gokyuzune bakarak
Usuyen ayak parmaklarini umursamadan
Yine boş hayallere dalmak
Hem de gerceklesmeyecegine inandigin bu hayallere baliklama dalmak
Ustelik yersiz
Sacma
Mutlulugu andiran bir sarhoslukla
Nelere kadirsin sen antidepresan.
Her sakladığın acı, dert olur içinde
Katlanamazsın...
Birikir, yük olur kaldıramazsın...
Zannetme unutursun, gizledikçe kanar;
Seni bitirir de anlayamazsın...
Katlanamazsın...
Birikir, yük olur kaldıramazsın...
Zannetme unutursun, gizledikçe kanar;
Seni bitirir de anlayamazsın...
Göğe Bakma Durağı / Turgut Uyar
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım.
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından.
Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından.
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar.
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut.
Bu evleri atla bu evleri de bunları da.
Göğe bakalım.
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım,
inecek var deriz otobüs durur ineriz.
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya.
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum.
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun.
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam.
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım.
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda.
Beni bırak göğe bakalım.
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım.
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum.
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi.
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor.
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim.
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım.
Bana dönesin diye bir bir kapattım.
Şimdi otobüs gelir biner gideriz.
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç.
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin.
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat.
Durma kendini hatırlat.
Durma göğe bakalım.
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım.
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından.
Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından.
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar.
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut.
Bu evleri atla bu evleri de bunları da.
Göğe bakalım.
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım,
inecek var deriz otobüs durur ineriz.
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya.
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum.
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun.
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam.
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım.
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda.
Beni bırak göğe bakalım.
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım.
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum.
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi.
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor.
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim.
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım.
Bana dönesin diye bir bir kapattım.
Şimdi otobüs gelir biner gideriz.
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç.
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin.
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat.
Durma kendini hatırlat.
Durma göğe bakalım.
Bir gün gelir, "Tanrım!" diyemezsin artık.
Toptan bir temizlik zamanıdır.
Artık "Sevgilim!" diyemeyeceğin bir gün.
Çünkü boşunalığı kanıtlanmıştır aşkın.
Ve gözlerden yaş akmaz.
Ve ancak kaba işlere yarar eller.
Ve kuruyup kalır yürek.
Kadınlar boşuna çalarlar kapını, açmazsın.
Tek başınasındır, ışıklar söndürülmüş
ve karanlıkta parlar kocaman gözlerin.
Belli ki acı çekmeyi bilmiyorsundur artık.
Ve hiçbir şey istemiyorsundur dostlarından.
Kimin umurunda yaşlanmak, yaşlılık nedir ki?
dünyayı taşıyor omuzların
ve bir çocuğun elinden daha hafif dünya.
Savaşlar, kıtlıklar evlerde aile kavgaları
hayatın sürüp gittiğini kanıtlıyor
ve kimsenin özgür olamayacağını.
Bu gösteriyi acımasız bulanlar (o yufka
yürekliler)
ölmeyi yeğ tutacaklardır.
Bir gün gelir ölüm de işe yaramaz.
Bir gün gelir bir komut olur yaşamak.
Yalnızca yaşamak, hiç kaçış olmadan.
-Carlos Drummond De ANDRADE
Toptan bir temizlik zamanıdır.
Artık "Sevgilim!" diyemeyeceğin bir gün.
Çünkü boşunalığı kanıtlanmıştır aşkın.
Ve gözlerden yaş akmaz.
Ve ancak kaba işlere yarar eller.
Ve kuruyup kalır yürek.
Kadınlar boşuna çalarlar kapını, açmazsın.
Tek başınasındır, ışıklar söndürülmüş
ve karanlıkta parlar kocaman gözlerin.
Belli ki acı çekmeyi bilmiyorsundur artık.
Ve hiçbir şey istemiyorsundur dostlarından.
Kimin umurunda yaşlanmak, yaşlılık nedir ki?
dünyayı taşıyor omuzların
ve bir çocuğun elinden daha hafif dünya.
Savaşlar, kıtlıklar evlerde aile kavgaları
hayatın sürüp gittiğini kanıtlıyor
ve kimsenin özgür olamayacağını.
Bu gösteriyi acımasız bulanlar (o yufka
yürekliler)
ölmeyi yeğ tutacaklardır.
Bir gün gelir ölüm de işe yaramaz.
Bir gün gelir bir komut olur yaşamak.
Yalnızca yaşamak, hiç kaçış olmadan.
-Carlos Drummond De ANDRADE
Saçların daha bir güzel bugün,
Kızılı, dünkü matlığına inat,
Tenini saran canlı bir yeşil,
Soğuk Kasımlar neyime gerek,
Bırak sonbaharlar yeşilinde yansın,
Dokunma,
Sıcak mevsimler teninde kalsın...
Parmaklarında şekilsiz bir alyans,
Seni kimlere bağladı,
Parmaklarında tutsaklığın,
Bırak düşüversin yanaklarına,
Mahmur bir şafak gibi saçların,
Tutsaklığın ellerinde,
Ellerin olmuşluğun; sadece parmaklarında kalsın...
Saçların ayrı bir kızıl bugün,
Dağınık-Sıradışı,
Bakışlarında bir yuvanın buğusu,
Gözlerinde tekdüze bir yaşam,
Dokunma,
Öylece kalsın bir enkazın kızıllığı,
Soluğum, rüzgarın senin,
Saçların gözlerindeki düzene inat,
Saçların soluğumla dağılsın..
Saçların daha bir güzel bugün,
Öfkemin dili yok,
Yok özlemimin ne tanımı,
Ne tanığı,
Sana izinsizim,
Bakışlarım ülkende mülteci,
Ülkende kaçak,
Pasaportsuzum,
Ki görebilirsen kızıl saçlı kız,
Gözlerimle
Taşında-toprağında kızıllığındayım,
Gözlerimle tenindeyim...
Soluk nefesim öpücükler bırakır saçlarına,
Çok uzaktan dokunurum,
Afacan çocuklar gibiyim,
Sana usulca sokulurum,
Sende kaybettiklerime inat,
Saçlarında yitiklerimi bulurum..
Kızılı, dünkü matlığına inat,
Tenini saran canlı bir yeşil,
Soğuk Kasımlar neyime gerek,
Bırak sonbaharlar yeşilinde yansın,
Dokunma,
Sıcak mevsimler teninde kalsın...
Parmaklarında şekilsiz bir alyans,
Seni kimlere bağladı,
Parmaklarında tutsaklığın,
Bırak düşüversin yanaklarına,
Mahmur bir şafak gibi saçların,
Tutsaklığın ellerinde,
Ellerin olmuşluğun; sadece parmaklarında kalsın...
Saçların ayrı bir kızıl bugün,
Dağınık-Sıradışı,
Bakışlarında bir yuvanın buğusu,
Gözlerinde tekdüze bir yaşam,
Dokunma,
Öylece kalsın bir enkazın kızıllığı,
Soluğum, rüzgarın senin,
Saçların gözlerindeki düzene inat,
Saçların soluğumla dağılsın..
Saçların daha bir güzel bugün,
Öfkemin dili yok,
Yok özlemimin ne tanımı,
Ne tanığı,
Sana izinsizim,
Bakışlarım ülkende mülteci,
Ülkende kaçak,
Pasaportsuzum,
Ki görebilirsen kızıl saçlı kız,
Gözlerimle
Taşında-toprağında kızıllığındayım,
Gözlerimle tenindeyim...
Soluk nefesim öpücükler bırakır saçlarına,
Çok uzaktan dokunurum,
Afacan çocuklar gibiyim,
Sana usulca sokulurum,
Sende kaybettiklerime inat,
Saçlarında yitiklerimi bulurum..
alnın bir uçurum
önce gözlerimin
sonra dudaklarımın düştüğü
ve her seferinde
saçlarına takılıp kaldığı bir uçurum
serin bir su alnının kokusu
bu çok sıcak şehirde
birdenbire önüne çıkan
yenileyen dirilten
serin bir su
gözlerin
yükü ağır iki kırlangıç
bana doğru kalbime doğru
uçan uçan iki kırlangıç
kimi zaman değip geçen
kimi zaman çarpıp kalan
karanlık şeylerden aydınlıklar taşıyan
sevinçle kederi
aşkla çileyi
bugünle yarını yansıtan
iki kırlangıç
süreyya berfe.
önce gözlerimin
sonra dudaklarımın düştüğü
ve her seferinde
saçlarına takılıp kaldığı bir uçurum
serin bir su alnının kokusu
bu çok sıcak şehirde
birdenbire önüne çıkan
yenileyen dirilten
serin bir su
gözlerin
yükü ağır iki kırlangıç
bana doğru kalbime doğru
uçan uçan iki kırlangıç
kimi zaman değip geçen
kimi zaman çarpıp kalan
karanlık şeylerden aydınlıklar taşıyan
sevinçle kederi
aşkla çileyi
bugünle yarını yansıtan
iki kırlangıç
süreyya berfe.
DiNMEYEN AŞK
Bakmadan kara,yağmura,
Göğüs vererek rüzgâra,
Kayalar içinde ıslak,
Sisleri aşıp koşarak,
Sevmek, bıkmamak sevgiden!
Dinlenmeden, ara vermeden!
Ömrün tadını, neşesini
Taşımadansa boş yere
Ben ıstırabı, acıyı
Üstün tuttum sevinçlere,
O yakınlık duygusunu,
Gönülden gönüle akışı;
Ah bir şeye benzemez
insanı yaratır acı!
Nereye kaçayım, nereye?
Ormanlara mı, ırağa mı?
Boşuna her şey, boşuna!
Huzura varmayan neşe
Ey aşk! Her şeyin başı!
Johann Wolfgang Von GOETHE
Bakmadan kara,yağmura,
Göğüs vererek rüzgâra,
Kayalar içinde ıslak,
Sisleri aşıp koşarak,
Sevmek, bıkmamak sevgiden!
Dinlenmeden, ara vermeden!
Ömrün tadını, neşesini
Taşımadansa boş yere
Ben ıstırabı, acıyı
Üstün tuttum sevinçlere,
O yakınlık duygusunu,
Gönülden gönüle akışı;
Ah bir şeye benzemez
insanı yaratır acı!
Nereye kaçayım, nereye?
Ormanlara mı, ırağa mı?
Boşuna her şey, boşuna!
Huzura varmayan neşe
Ey aşk! Her şeyin başı!
Johann Wolfgang Von GOETHE
"Tanrım, kerem eyle, geceyi atlatalım.
Daha sonra hastalığı.
Daha sonra aşkı."
Rainer Maria Rilke
Daha sonra hastalığı.
Daha sonra aşkı."
Rainer Maria Rilke
Öylesine güzel seviyorum ki seni
Öylesine saf
Öylesine temiz
Öylesine derin
Ve öylesine değil...
Özdemir Asaf
Öylesine saf
Öylesine temiz
Öylesine derin
Ve öylesine değil...
Özdemir Asaf
görsel
-Seyyidhan kömürcü
-Seyyidhan kömürcü
Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
içinde ne garip yazdı...
Garip, güzel, sonra mahzun
Işıkla yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller.
Beyaz, beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgar
Ve uykusu çiçeklerin.
Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
ikindi saatlerinde...
Birden gülümseyen yüzün
Sabahların aynasında
Ve beni çıldırtan hüzün
iki bakış arasında.
Kim bilir şimdi nerdesin?
Senindir yine akşamlar;
Merdivende ayak sesin
Rıhtım taşında gölgen var.
-Ahmet Hamdi tanpınar.
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
içinde ne garip yazdı...
Garip, güzel, sonra mahzun
Işıkla yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller.
Beyaz, beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgar
Ve uykusu çiçeklerin.
Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
ikindi saatlerinde...
Birden gülümseyen yüzün
Sabahların aynasında
Ve beni çıldırtan hüzün
iki bakış arasında.
Kim bilir şimdi nerdesin?
Senindir yine akşamlar;
Merdivende ayak sesin
Rıhtım taşında gölgen var.
-Ahmet Hamdi tanpınar.
sevdiğim ikinci kadınsın sen,
ilkini sevmeye mecburdum.
çok iyiliği oldu bana,
ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim,
sevdiğim ikinci kadınsın sen!
ilkinin yerini alman mümkün değil,
o öğretti bana sevmeyi,
o öğretmese sevemezdim seni bile,
inan o tuttuğu için ellerimden,
yürümeyi öğrendim, koşabildim sana.
onun gözlerine benzediği için gözlerin,
alamadım gözlerimi senden,
sana aşığım, seni seviyorum.
sevdiğim ikinci kadınsın sen!
hayatım boyunca omuzumda taşıyorum onu,
ve sen her sabahımdasın,
kıskanma
alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir,
kalbim şimdi senin,
onun kadar sev beni kafi
o doğurdu, sen öldürme!
ilkini sevmeye mecburdum.
çok iyiliği oldu bana,
ve hayatımda hiçbir mecburiyeti onun kadar sevmedim,
sevdiğim ikinci kadınsın sen!
ilkinin yerini alman mümkün değil,
o öğretti bana sevmeyi,
o öğretmese sevemezdim seni bile,
inan o tuttuğu için ellerimden,
yürümeyi öğrendim, koşabildim sana.
onun gözlerine benzediği için gözlerin,
alamadım gözlerimi senden,
sana aşığım, seni seviyorum.
sevdiğim ikinci kadınsın sen!
hayatım boyunca omuzumda taşıyorum onu,
ve sen her sabahımdasın,
kıskanma
alfabede bile senin adının baş harfi ondan sonra gelir,
kalbim şimdi senin,
onun kadar sev beni kafi
o doğurdu, sen öldürme!
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum.
Uykusuz, aksi, lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum.
Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
"Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
ister istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor
Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı
Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk
"Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
Sultan hançerleri gibi ayışığında
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben"
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
iyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
"Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum"
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir yandan toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık
Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
"Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
ister istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor
Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı
Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk
"Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
Sultan hançerleri gibi ayışığında
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben"
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
iyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
"Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum"
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.
Nazım Hikmet.
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.
Nazım Hikmet.
Seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Geleceğim bekle dedi, gitti
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu ama,
Kimse ölmedi.
-özdemir asaf.
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu ama,
Kimse ölmedi.
-özdemir asaf.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar