Ufkumda bulutlar kümelerken kara bahtım,
Ben her gönül ufkunda doğan sabahtım.
Devran herkese taslarla zehir sundu da birden
Ben herkese bir neşe yarattım o zehirden.
Bir köprü kurup, zulmetin ardında, seherle,
Bildim gülüp eğlenmeyi ömrümce kederle.
Alnımdaki her çizgi beyaz bir gece saklar,
Bir başka şafaktır saçımın gördüğü aklar.
Farkım ne, emel kaynağı bir körpe çocuktan,
Madem ki henüz gelmedi son yolcum ufuktan?
Ömrümce neden yılları zincir gibi çektim,
Madem ki bir aşk uğruna can vermeyecektim?
Bir müjde taşır her gün uzaktan bana rüzgar;
Elbet gelecek, gelmedi, bir beklediğim var!
Son beklediğim gelmeden, ölsem de yüzünde,
Devran bulacak yar ile ağyarı hüzünde.
ismim gezecek pembe dudaklarda elemle,
Gözler dolacak bir çocuk ölmüş gibi nemle,
Bir günde doğup can veren altın kelebekler,
Bizden daha genç bir şair öldü diyecekler!
bilmezsin
sen bir bebek ağlaması
pencereden içeri boğum boğum
yalnızlık kocaman yalnızlık
gökyüzüne kuşlardan tez vuran
yıldızlar köşelenir ay bulutlardan muzdarip
işte bilmezsin
gecenin yarısında tüten bir sigara
tomurcuk kokan omuzların
iki kere vururum
külü düşer sen düşmezsin
bilmezsin
yüreğin ağlar öyle kolay gülmezsin...
Öyle sevdalar vardır, biter biter başlar;
Buruk tatlar vardır, ağızda sürüp giden;
Bir aşka vuran güneş kolayca batmıyor.
Yanıyor bin kollu şamdanı, tutuşuyor
Ufkunuzda camları göksel konağının
Ve bir yaz akşamı buhurdan gibi tüten
Hanımellerinin morumsu buğusunda,
Bekliyor bahçemize dönük balkonunda,
Sarmaşık gülleri kokladıkça kırmızı,
Hüzünler, japonfenerleri arasında.
Öyle günler var, öyle anlar, hiç bitmeyen!
Nasıl bir ışık emmişler ki sevginizden,
Ansızın başka bir yüzle güzel, kopmuşlar
Büyük Irmak'tan, ayrı düşmüşler desteden,
Yağmışlar ilkyaz yağmurlarınca ve özlem
Açmış yaban çiçeklerini tarlanızda.
Ölümsüz günler onlar, bir hiçle beslenen;
Zaman dişi güvercinler, uçma bilmeyen;
Uzay ötesi ovalar, ayak değmemiş;
Başka bir mevsim, başka bir dal, başka yemiş.
Erir kim bassa o toprağa ve kim tatsa
O yemişten. Balla dolar testi, açılır
Açılmayan kilit, çiçeğe durur badem,
Dolanır bilgelikle mutluluk yüreğe.
Ak bir bulut bekler üstünüzde havada,
Kuşlar iner, devinme birden bitiverir,
Çıt çıkmaz evrenden. işte ortadasınız,
Havuz, ağaç, deniz, ne varsa size göre.
işte aydınlıklarda, çekilmiştir bir resim
Gibi kalır aklınızda, gölgesiz, duru,
Küçük bir bahçede susar gibi yaparak
Karşılıklı gizemlere daldığınız gün
bugün kalbimi yokladım
ama sen yoktun
yavaş yavaş siliniyordu
bıraktığın o izler
o kadar sığ değillerdi.
yine de iyileşiyordu..
adın geçince duracak gibi olan kalbim
varlığını bilince tutulan nutkum
artık hissiz ve duyarsızdı
ne adına ne sanına.
çok yaş aktı
zamanında yeşilinde kaybolduğun bu gözlerden.
sebebi ne miydi, bilirdin.
çocuk kalbimi kırdığın.
benden beş sene evvel var da olsan bu dünyada
bazı zamanlarda görürdüm.
hala küçüktün.
gün çıkacak, gece olacak
ama ben seni yine affetmeyeceğim.
niyeyse ben
çok sık düşüyorum seni
bazen bi mutsuzluk
arkasından karlara açan güneş
dişini fırçalarken beyazında gördüğün mutluluk
o zaman sönmeyen bir yıldız düşmüştür sabahlara
niyeyse sen unutturmazsın
yüzünü, ellerini, gözlerini, yalnızlığımı
gittikce ve gidince siirler yazdirirsin gelinceye..
Garson masa iyi manzarayı değiştir.
Sırası mı mehtabın yıldızın yağmurun.
Bu gece yalnızım onlar gelmeyecek.
Sapa bir yerindeyim umutsuzluğumun.
Hava soğuk olmalı ağaçlar bütün duman.
Eğer bulabilirsen ölü bir kar getir.
Beyazlığı kalın bir su gibi uzayan.
Bu gece yalnızım onlar gelmeyecek.
Batan bu köhne şilebde ne işleri var.
Madem birkaç heceli yokluğun
ben neden sana şiirler yazamıyorum
geceler niçin ellerimde donmuş kalmış
birkaç hecesiz açlığım sana
ya senin bana tokluğun
Ay ışığında boğazıma durmuş...
Beni bu güzel havalar mahvetti
Böyle havalarda istifa ettim
Efkaftaki memuriyetimden
Tütüne böyle havalarda alıştım
Böyle havalarda aşık oldum
Eve ekmek ve tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Orhan Veli
Not:güzel falan değil bu havalar adam da değil hatta.o kısma katılmıyorum.
Sen gittin ne değişti
Bak hala nefes alıyorum
Bak hala rüya görüyorum
Bak hala yemek yiyorum
Yani varsın ya da yoksun
Hiç bir şey fark etmiyor
Ben yine yaşamaya devam ediyorum.
devri daim idi her gece
yalnızlığın resmi idi her gece
özgürlüğün vuku bulduğu
yüreğin huzur dolduğu
ruhun kanatlanıp uçtuğu
yaşamaya değerdi her gece.
gök kuşağını vadedemem sana
yağmurlar yağdıramam
rüzgarlar ya da bulutlar tutamam avucumda
iklimler yaratamam yanıbaşında
ama pratik çözümler sunarım sana
sönmüş yıldızlar yakamam sana
kurumuş bir elma ağacı yeşertemem
otobanda olmüş bir kuşun gözlerini açamam
sabahları şehrine çöken sisi dağıtamam
ama pratik çözümler sunarım sana
destanlar,masallar,dramalar yazamam sana
işlediğin aşk cinayetlerinde polisiye roman dedektifi gibi dolaşamam
pelerinler giyip evinin kırmızı çatısında yatamam
ama pratik çözümler sunarım sana.
masanda iç çekerek baktığın fotoğraflar çekemem sana
kaybettiğin zamanın acımasız seslerini kısamam
her gece elleri cebinde pencereden boş sokaklara özleyerek bakamam
ama pratik çözümler sunarım sana...
ve nihayet
tozlanmış yokluğunu parantez içinde soru işaretiyle kapatamam
ama pratik çözümler sunarım sana...
Bazen ağladığınızda kimse göz yaşlarınızı silmez
bazen içiniz yandığında kimse acınızı görmez
bazen endişelendiğinizde kimse derdinizi bilmez
bazen mutlu olduğunuzda kimse gülmenizi anlamaz
ama bi osursanız herkes duyar.