ben artık sana şiirler yazamıyorum
geceleri ellerim cebimde
yanağımda ağrılar
dudağımda sigara sorma
2 aydır oturuyorum aynı koltukta
ben artık sana şiirler yazamıyorum
çay içtiğim bardak
ayağı kopmuş sehpa
açık camların rüzgarı
çöpü deviren kediler
umrumda değil
televizyon kumandasını elimden bırakamıyorum
ben artık sana şiirler yazamıyorum
3 oda bir salon
2 siyah terlik ayağımda
kocaman bir taş midemde
canım hiçbir şey istemiyor
ben artık patates kızartamıyorum...
ben artık sana şiirler yazamıyorum
ne balkona çıkmak geliyor içimden
ne sana yazılar yazmak
tutuldum kaldım bir bilsen
korkarak geçiyorum içinden
ben artık sana şiirler yazamıyorum
sanki sen geleceksin ikinci dizeye geçince
bazen gri pijamanla veya reçetenle
ha bir de düşündüm de
hamur olmuş bir hatıran
saldırıyorum makarnaya acıkınca
ben artık sana şiirler yazamıyorum
bakma her şeye alışıyor insan
ayrılığın tadına baka baka
kurtarmaz ki olmadığın geceleri
gelip ucundan kocaman ısırsan.
sen de mi yalancı yağmur gibi
yerde sürünen beyaz ürkek mavi
sararmış rüyalar incinmiş aşklar
sanat bu mavinin esen yelinde;
kaybolan yılların ardını kemiren
saf bir rüzgarın ince ve narin sesi
yenilen aşktan kalan sadece bir lokma
derin derin uykular sadece bir ölü,
dağılır mevsimler duvarda takvim sökülü...
"Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet
al sana derya gibi sonsuz karacaahmet
göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde
ona sor gidenlerden kalan şey neymiş elde"
(nfk)
bir düşten geçmiş beyaz geceler
Bu Görünüp gittiğin peri masalı hikayesi
Çocukluğumun sokağında kaybolmuş
Alınmış ama okunmamış bir mesaj gibi.
Yeryüzünün en tozlu ve derin gömülmüşlüğünde
Suskunluğunu istemek
Huzurunu bırakıp gittiğinden beri
Hiç isteksiz
Sana doğru yürüyorum.
yalnızlık bazen
arada sırada mıydı
hevesimi kıran
sen orda dursan
kelimeleri üflesem avcumdan
avcuna mütemadiyen
gece 3 5 zaman zaman
ağzımın tadı pek bir bozuk
nolur koşarak gelsen
uyurken kulağıma nefesini üflesen.
Her kaybedişte yeniden başlarsın..
Daha da güçlenerek başlarsın..
Ve daha da hızlanarak dibe batarsın..
En dibe batarsın..
Başın döner,gözlerin kararır ve bilincini yitirirsin..
Sonrası SONSUZ KARANLIK
"yarayla alay eder yaralanmamış olan.
bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden.
sen çok daha parlaksın çünkü...
sen tüm göklerdeki yıldızların ilki,
sen aydınlatırsın geceyi."
Hangi rüzgar attı sizi, uzaylılar hoşgeldiniz
Kurcalardı beynimizi, uzaylılar hoşgeldiniz
Urbanız bu mudur asıl, Uyruğunuz hangi fasıl
Güneşle aranız nasıl, Uzaylılar hoşgeldiniz
Merih mi ay mı iliniz, Söyleyin nasıl diliniz
Sizin de çok mu deliniz, Uzaylılar hoşgeldiniz
Toplanır mı sizde parsa,Ayda var mıdır boş arsa
Biz de gelek beleş varsa, Uzaylılar hoşgeldiniz
Sizinde çokmu deliniz, uzaylılar hoş geldiniz
Ne durumda sizin devlet, liderlerde varmı hiddet
Zormu kurulur hükümet, uzaylılar hoş geldiniz
Sizde kalp kırmak var mıdır, adam kayırmak var mıdır
Sağ sol ayırmak var mıdır, uzaylılar hoş geldiniz
Sizin ora kışmı karmı, bütçeniz geniş mi dar mı
Petrol sıkıntınız var mı, uzaylılar hoş geldiniz
Sizin orda nasıl geçim, demokrasiniz ne biçim
Var mıdır kavgalı şeçim, uzaylılar hoş geldiniz. /Şemsi Yastıman.
Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye
zaman ki sana hasta olmuş
incelikli haytasın
nüksederken raksına mahallenin maşallahı, eyvallahı
güzelleş be oğlum
şimdilik ölümüne kadar hayattasın
Şimdilik, ölümüne kadar hayattasın.