desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
senden kopardım çiçeklerin en solmazını
toprakların en bereketlisini sende sürdüm
sende tattım yemişlerin cümlesini
desem ki sen benim için,
hava kadar lazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin.
desem ki...
inan bana sevgilim inan
evimde şenliksin, bahçemde bahar;
ve soframda en eski şarap.
ben sende yaşıyorum,
sen bende hüküm sürmektesin.
bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
günlerden sonra bir gün,
şayet sesimi fark edemezsen
rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
bil ki ölmüşüm.
fakat yine üzülme müsterih ol
kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
ve neden sonra
tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
hatırla ki mahşer günüdür
ortalığa düşmüşüm seni arıyorum!
Sanki bana düşman olmuş geçmeyen saatlerim
Mevsimi geçip soldu bekleyen vaatlerim
Her sefer Hayat derim HAYAT!! takma kafana
bir gün elbet belli olur ak da kara da
..
unutma ben yokolunca değişince kent ve bir yoksulun
o günlerden
sana bağışladığı söz ülkesi yitip gidince
sonsuz ve isimsiz bir deniz kalacak bir de çamağacı
benim sularımla öpüşen.
yel değirmeni gibi yürek var bende
rüzgarı kim getirirse onun için dönerim
Sen bakma böyle dediğime
Pijamalarımı üstüne örterim
Gitme kal bu şehirde
Yoksa nazan öncel i severim.
gece bitmiyor, doğamadı güneş.
ne geceler atlattık oysa biz.
ne yalnız, ne soğuk, ne yorucu geceler.
korkar insan, üşür, bilmezsiniz siz.
dilinde sevdiğinin ismini heceler. *
telgrafhane
Uyuyamıyacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o eski sen değilsin
Sen şimdi işsiz bir telgrafhane gibisin,
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamıyacaksın
Düzelmeden memleketinin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku girmez ki
Uyumayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade
Çalacaksın.
söylenmemiş sevgilerde
açılmamış şarapların tadı var
geceler senden önceydi
şafağı gördüm
sende tutkulu duyguların
yansıyan ışığıydı parlayan gözlerinde
yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara
her zaman hep sana yöneldi duygularım
aklımın dur dediği yerlerde duramadım
yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara
çıkmazlar sokağında hep seni sabahladım
olmazı olur sandım
yoruldu umutlarım
tutku, duygularımın yansıyan ışığıdır
parlayan gözlerinde
yürek çırpınır bir sevdaya tutunma çabasında,
gece karanlıklarıyla salınır pervasızca,
nedendir bilinmez boynunu büker küçük bir çocuk,
yoksa onu da mı kurtaracak olan sadece bir umut.