eli kalem tutan, ard arda üç mantıklı cümle kurmaktan aciz olmayan, aklı başında yazarlarla tartışmak istediğim konudur.
adam akıllı yazmayıp saçmalayanların görümcesiyle aşk yaşayayım.
dünyayı baz alarak değil sadece çuvaldızı kendimize sokarak konuşacağım. sonra gelip ya şurada da bu var burada da şu var diye saçmalamayın.
etrafımda gördüğüm ve göremeyip böyle sosyal mecralarda denk geldiğim herkesin nefret ettiği bir grup var. nefret derken öyle ufak tefek bir nefretten bahsetmiyorum, ellerinde olsa kadın, çocuk, genç yaşlı demeden hepsinin kökünü kazıyacak kadar büyük bir nefret. sonuç olarak da nefret nefreti doğuruyor, gün geçtikçe kutuplaşmalar büyüyor ve mesafeler uzaklaşıyor, sorunlar onarılamaz bir hal alıyor. peki bu insanlar neden birilerine kin ve nefret beslemeye bu kadar meraklı? neden nefretin olmadığı bir dünyada yaşamanın getireceği huzur ve mutluluğu düşünemiyorlar? nasıl karşıt düşünce, ırk ya da dini inançlara mensup insanların kendilerine zarar verdiğinden bu kadar eminler? neden tahammülü yok kimsenin kimseye?
siz uzun uzun yazın kimse okumasa da ben okuyacağım. siktir edin sikişi sokuşu o başlıklar yarın da olacak aynı yerde.
sol frame'deki başlıkları okuyunca düşündüm. düşününce de bir şeyler oluştu kafamda ve sizin de fikirlerinizi alayım istedim. sonra ben de kendi görüşlerimi paylaşacağım.
edit: öncelikle bütün entry'leri tek tek okudum ve çok beğendim. değerli yorumlarınız için hepinize teşekkür ediyorum. tekrar uyarıyorum tanım yapın ki format kılıfıyla uçurmasınlar.
birkaç satır da ben ekleyeyim sizin yorumlarınıza.
ben kesinlikle nefret düzeyimizin karşı tarafı yok etme boyutunda sapkınca olmasını eğitimsizliğe bağlıyorum. eğitimli ve kendini geliştirmiş bir insanın, toplumu daha iyi okuyacağını ve nefretin bu boyutlarda olmasının ne gibi felaketlere yol açacağını çok rahat analiz edebileceğini ve elinden geldiğince içindeki nefreti asgari düzeye çekeceğini düşünüyorum. ayrıca üşenmezseniz başka bir başlık altında benzer bir konuyla ilgili bu sorunun cevabına yakın bir entry girmiştim. belki üşenmez de okursunuz bir ihtimal diye paylaşıyorum. şahsen ben özetlemeye, bu konuya uygun hale getirmeye üşendim.
"
bu tartışamama mevzusu da kesinlikle cehaletten kaynaklanıyor. çocuklukta ya da ergenlik döneminde bulunduğu aile yapısı neyi öğretiyorsa onları alıyor hafızaya. onlar artık onun değişmezleri oluyor, ne üzerine bir şey ekleme gereği duyuyor ne de bilgi birikimle savını güçlendirme gereği. e insanın bir konuda bildiği şeyler 3-5 cümleyle sınırlıysa ve bu konu da onun hayatının merkezindeyse bir süre sonra konuşacak bir şeyi, kendini savunacak argümanı kalmıyor fakat egoist bir millet olduğumuzdan geri adım da atamıyor tabii. zaten bu tartışma süreci içerisinde karşının ne dediği de önemli değil kendinden emin tavırlarla sadece kendi düşüncesini karşıya yedirmek üzere kurulu bir zeminde ölümüne yardırıyor. bitince de basıyor küfürü, zira aklı başında kimseyi 3-5 cümleyle ikna edemezsiniz.
bunun dışında biz hep kin, nefret söylemleriyle büyütüldük. hep herkes bize düşmandı türkün türkten başka dostu yoktu olamazdı da. kürtler bölücü, aleviler kafir, rumlar, ermeniler baş düşmanlarımızdı. bunlarla dost olabilme ihtimalimiz hiç yoktu, dillendirilemezdi bile. e böyle bir ortamda büyüyen bizler de kin ve nefret dolu insanlar olduk. kimse bize bir egemenlik kurulacaksa akıl ve bilimle, huzur ve refah gelecekse dostluk ve hoşgörüyle gelir demedi. ve neticede işe yaramaz sürekli başkalarının kuyusunu kazıp kendimizi nasıl üstün kılacağımıza kafa yoran boş beyinler, vasat ve vasıfsız insanlar olduk.
bugüne kadar hep bir önceki nesilin suçu olduğunu ve bizim neslimizin bunu yeneceğini, bitireceğini düşündüm, düşünmek istedim fakat bugün yaptığım konuşmalar, girdiğim tartışmalar neticesinde gördüm ki bizden gerçekten bir bok olmaz. lanetlenmiş vebalı bir millet gibi dünyanın siklemediği kendi kendini yiyip bitiren bir toplum olarak kendi içimizi çürüte çürüte huzursuz, hoşgörü yoksunu bir şekilde yaşamaya devam edeceğiz.
bunu borçlu olduğumuz sığ beyinlere sesleniyorum. kürtleri öldürün, alevileri yakın, sonra da çıkıp rum ve ermenileri katledin. bakalım bu hedef uğruna daha ne kadar kan akacak ve ne zaman doyacak o aciz bedenleriniz. öldürülen 8 adamının, urumçi'de dövülerek öldürülen binlerce insanının, ırak'da götü boklu bir örgüt tarafından kaçırılan 40 adamnın bile hesabını soramayacak kadar aciz bir ülkeyken hala o mal beyinlerinizle dünyayı sallayacağınız günlerin hayalini kurun. "
kin ve nefret olayı bana göre insanlığın ilk doğuşundan gelmiştir. bunun nedeni sebebi ise insanoğlunun her zaman daha fazla istemesiyle doğru orantıdadır. insanlar ister, alırlar yeniden isterler. devamlı bu döngü döndüğünden başkalarının almalarına sürekli karşı çıkarlar ve kin beslerler. daha fazla isteyen herkes de kin ve nefret duygusu çok fazladır. birini seversin başkası alır. onu isteyip alamayıp alan kişiye kin beslersin. futbol oynarsın kaybettiğinde rakibe kin duyarsın. her zaman istediğiyle yetinmeyen insanoğlunda nice süreler devam edecek bir duygudur kin. ne zaman ki yetinmeyi öğreyebilirsek insanlara o zaman tamam deriz. o zaman kin ve nefret azalır.
Her sey nefiste biter. Insandaki nefis denilen "sey" olmadigi zaman o dedigin ortam olusur ama nefsin insandan alinmasi durumuda bu dunyada mumkun degil. O yuzden kasmayin gidin yatin.
insan olmayı beceremeyen kişiler bunun birinci sebebi üstat. bir türk ile bir kürdün üst tabaka insanların adaletli olduğunu düşünürsek genel olarak sadece üstünlük kurmalarıdır. biz türküz türkiye'de yaşıyoruz ve siz eziksiniz gibisinden bakan cahil insanlar. bak yine türk kürt kavgasına anlam verebiliyorum. nedeni ise bi paylaşamamazlık var bazı kesimlerinde. bazı kürtler toprak talep ediyor o konu tabi biraz daha uzun. ama bizim yoğunlaşmamız gereken inanan ve inanmayan insan arasında. ben inanmıyorum ve senin inancına saygısızlık etmiyor isem kimsenin karışmaması gerekiyor. ki en basit sözlük formatında ki troller sizin allahınız kim diye başlıyor uzun uzadıya konuşuyorlar. senin inanmadığına kimse karışmıyor ise sende inanana karışmaman gerekir. bunun için de okumak gerekir. bilgisiz ve hava atmaya meraklı bir nesil yetişiyor. insan ölümleri artıp sürekli birbirimiz ile dalaşmak zorunda kalacağız. hepsi çok yakında
aslında herkes buraya yazmış olduğu kadar dinimizi ve dinleri tanisalar (bende dahil) bu gibi gereksiz polemiklere girilmez. En azından hadis lerle yola çıkarak bazı şeylerin nasıl olmasi gerektiğini anlayabiliriz. Bunu başarabilirsek daha iyi yerlere gelebiliriz düşüncesindeyim.
Biz siz onlar baskalastirilmaya calisiliyoruz ve bunun farkinda bile degiliz gunumuz sartlari atalarimiza gore o kdar iyiki ne bok yedigimizi yiyecegimizi bilmiyoruz borsa oynayan sevgili dostlarimiz ve 45 milyarlik motora binen pampilerimiz mevcut ote yandan elinde patlamis misir satan suriyeli cocuklar var ahir gibi yerlerde kirada yasam savasi verenler var ama sukur az . Bugun suriyelilerin dugganlari dagitildi arabalari parcalandi nefretin boyutu yarin abartili medya organlari tarafindan servis edilecek.....herkes birbirini gecmeye kurulmus... Dogdugunda yaris ati gibi tartisilir mufredatli bi egitim sistemnde kosturuluyosun bitirdikten sonrada kpss die biseyle gures tutuyosun genelde yeniliyosun tabi sonra askerlik sonrasini kimse nilmez dayin varsa biyerlede baslarsin . Yaris bitmez tabi oturma gurubu eskidi komsular yeni almis die aile babalari kredi kartlarinin dibini gorur .... §ukur nerde pardonnnn millet uzerine yapisan pislikleri yalanlari ve vicdaninin sesini kesmek icin iyilik yapiyor artik yada bagis yada cami minaresi yada daha populer herneyse o .........Cnbc e mi izleyelim game of the bilmem ne yer bildirimi mi yapalim cakali mekanlardan nedir bu yaris ... Herkes kendini helena yada oliver saniyor iosa tapmaya basladik dokunmatigin kolesi olduk coktan. Ve su kadin erkek yarisi arkasina kurt turk arkasina ekmelttin erdogan yarisi isde size yaris ve getirileri ayrica goturuleri yazar dior bir namazlik saltanatin olcak . Nokta
insanlar doğar doğmaz belli etkilerle karşılaşırlar..
Bunca kutuplaşmayı anlamak için öncelikle insanlığın ilk dönemlerine gitmek gerekir.
Fazla gelişmiş bir zihne sahip olan insan için dünyanın yaşamı yeterli değildir.
insan hep fazlasını ister. Ölümsüz olmak ister. Kendini ilahi ve özel görmek ister.
En önemlisi yaşamasının bir amacı olduğuna inanmak ister.
Çünkü yaşam gerçekte anlam içermeyen bir olgudur ve insanlar bu anlamsızlığı bastırmak için taraf tutar ve karşı çıkar.
insan farklı olmalıdır.
Kendimi diğer insanlarla aynı görüyorum özel hissetmiyorum diyen kişi bile bu bilincin farklılığını yaşamaktadır.
yaz tatilinin gelmesi ile ilgili tartışmanın konusudur. sosyal mecralarda kişilerin birbirlerinden nefret etmesi ve nefret mesajları yayması son derece kolaydır. tanımadığı şeye karşı ön kabuller geliştirmek bir rasyonalitedir. en 'açık' ya da önyargısız olduğunu iddia eden kişiler bile bu kabullere sahiptir. ancak mesela okulların tatil olmasıyla aylarca düzenli olarak artan nefret, okullar açıldıktan sonra nefret edilen kişilerle yüz yüze gelmek sonucu etkisiz hale gelmektedir. nefret edilen kişilere okul ya da iş gibi platformlarda işinin düşmesi hemen hemen kaçınılmazdır ve bahçede sigara istediğin ya da sana sunan, dirsek dirseğe kopya çektiğin adamdan samimi olarak nefret edemezsindir. örneğin, yaz boyunca akp'den nefret etmiş adam, okul açılınca gider akpli güzel bir kıza aşık olur, bazen önyargıları içinde kıvranır, bazen de yelkenleri suya indirip aşkına teslim olur. sonuçta birbirinden nefret eden gruplar sosyal hayatta etkileşime geçtikçe birbirlerinden pek de nefret edemediklerini farkederler. bu nedenle, şehirlerdeki pkklıların gettolaştığı semtler ne kadar sakıncalıysa, beyaz türkler'in gettolaştığı semtler de o kadar sakıncalıdır. yaşlı akrabalarımdan biri yıllarca 'gevurlar'a saydırdıktan sonra, bir gün yabancı ve gevur bir arkadaşımı evlerine ziyarete götürmemin akabinde arkadaşın doğal bir sempatiklikle hareketlerimi kopyalayarak benim gibi söz konusu akrabanın elini öpmesi sonucu bütün o 'gevur' edebiyatının paramparça olduğunu gözlerimle gördüm. üstelik akrabamın 'en gevur' kategorisine sokabileceği fransız ırkına mensup bir arkadaştı. etnik, ideolojik, dini grupların bir arada yaşamaması toplum için nükleerden daha tehlikelidir diyebiliriz. her ailede muhakkak bulunabilecek değişik ideolojilere sahip kişlerden kendini bile isteye soyutlayan nefret müdavimleri ise bir başka başlığın konusudur.
insanların büyük bir kısmı yaşadıkları toplumu dinamikleri olmayan bir koyun sürüsü olarak görür. nitekim burada da öyle görülmüş. oysa toplum yaşayan kendi dini, duyguları olan, büyüyen, gelişen tıpkı bir insan gibi bir varlıktır. toplumu bir koyun sürüsü gibi düşünüp bugün de bu otlağa götürelim orada yayılsınlar deme şansınız yok. toplumlar üzerinde en büyük güç medyadır. 20 yıl öncesinde medya dehşet bir güçtü, 30 yıl önce ise medya tek güçtü. ama artık medyasal kavramlar bile kendi gücünü yaratabiliyor ve medya da toplum gibi kendi başına bir canlı organizma haline geldi. sabahın bu saatinde fazla uzatmak da istemiyorum özet geçiyorum: şöyle yapsa böyle yapsak nefret etmesek tahammül etsek empati yapsak vs... hayır toplum bunları kabul etmez. toplum kendi kendine şekillenir. istediğini sever istediğinden nefret eder. bütün toplumlarda böyledir. gelişmiş ülkelerde ise devletler insanların nefret ettikleri şeyleri ortadan kaldırır. o yüzden nefret yokmuş gibi görünür. gibi işte.
özet geçince de bi sikim anlaşılmıyor. neyse ana temayı verdim. kendinizi toplumu şekillendirmeye zorlamayın. olmaz. afrika'da bir kelebek kanat çırpınca dünyada aslında bir sikim değişmiyor. yalan olm onlar. göt kadar kelebek kanat çırptı diye ne olacak.
öncelikle şunu söylemek isterim. insanlık öyle, sanıldığı gibi cicili bicili ayıcıklı kıyafet giyen yaratıklar topluluğu değildir. hepimiz eğitim ile yontuluyoruz. yani küçük yaştan itibaren aileyle başlayıp çevreyle takip edilen; daha sonra okulla perçinlediğimiz eğitim... ahlaki tutumumuz tamamen çevresel faktörlerin elinde. hatta sevdiğimiz renklerden şarkılara kadar çevresel faktörler ve eğitim çok önemli bir yer tutuyor.
misal, fransa'da yaşasaydık bir katolik, protestan olmayacağımızı kim garanti edebilirdi? rengimizin lacivert değil de mor olmadığını bilebilir miydik? sevdiğimiz sanatçılardan, futbol takımlarına kadar bütün karakterimiz değişiklik gösterirdi değil mi? eğer bu noktada anlaşabildiysek ne mutlu bana.
vahşi doğada büyüdüğümüzü düşünelim. oranın koşullarına adapte olacaktık. avlanacaktık, öldürecektik vs. ya da şöyle söyleyeyim. şu halinizle günlerdir açsınız, su bile bulmakta güçlük çekiyorsunuz. ve önünüze bir kamp yapan aile çıktı. uyuyorlar. ne yaparsınız? en kötüsünü düşünün uyanıp size karşı koymaya çalışsalar ne olacak?
çok acıktık. hemen eve gelip ilk işimiz yemek var mı diye bakınmak. yoksa sinirlerimiz bozuluyor. yapıp hemen yumuluyoruz mesela. anlatmak istediğim şey insanın doğal hali. doğal halimiz hiçte hayal ettiğimiz gibi değil aslında. kendimizi eğittiğimiz kadar 'insan' tanımı içine girebiliyoruz. yani hayal ettiğimiz insan figürü hep bir şekilde yontularak geldiğimiz noktadadır.
kötü bir olayı rüyanızda gördüğünüzde kapılacağınız dehşet gerçek hayattakinden çok daha kötüdür. çünkü, safi duygular söz konusudur işin içine pek de mantık girmez. klavye başındaki nefret söylemleri de buna benzer izledigi bir videodan ya da okudugu bir yazidan etkilenen kişi yaptığı bir yorumla çoluk çocuk herkezi öldürebilir ancak gerçekte kendisine böyle bir fırsat verilse insan aklının gereği ne yapıyor olduğunu sorgulayacak ve buyuk ölçüde nefret sebebinin sandığı kadar da ciddi olmadığını görecektir.
tabi bu durum nefret sonucu hiç olay yaşanmayacağı anlamına da gelmiyor. burada da en temel sorun travmatik toplumlarda var olan linç kültürü. tıpkı travma yaşamış bir bireyin var oluş kaygısı gibi toplum da bunu yaşıyor ve bu tedavi edilmek yerine gerekli bir sey olarak görülüyor.bugun bir çoğumuz türkiyede yetişen insanlar olarak bunun bir parçasıyız. türkiyede var edilmeye çalışılan laik/müslüman türk figürünün dışında bir şey görmek bu travmalı toplumun hoşuna gitmiyor.
Sol frame'e bakınca "Allah'ın varlığı" olduğu kanâtine vardığım konudur. Tamam ateistsiniz, inanmıyorsunuz ki zorunda da değilsiniz. Biz inanıyoruz, tercihimiz budur. peygamberler bizim kutsalımızdır. Mânevî değerleri vardır bizim için. Ne cüretle hakâret edersiniz? Sorsak eşcinselliğe, inandığınız tesâdüfî doğa kanunlarına ters bir duruma dâhi hoşgörülüsünüz fakat bizim en çok değer verdiğimiz meselelere gelince şerefsizsiniz. Ne hadle? nasıl hakaret edersiniz lan? Ne zararı var size? Bıraksalar dünyayı cennete mi çevireceksiniz din olmadan? Ulan iki yüzlüsünüz. Sistemin ürünüsünüz siz be. Hay sokayım sizin zihniyetinize.
chp li olacaksam; vatandaşı kucaklasın isterdim. ister dindar olsun ister olmasın, benim huzurlu olmamı sağlamasını isterim. bir dindar olarak, bu chp iktidara geldiğinde benim değerlerimi yok edecek, beni soyutlayacak, toplumdan uzaklaştıracak siyaset yapmamasını, bu korkuyu yaşatmamasını beklerdim. ister yöneten ateist olsun ister alevi ister sunni. her ne olursa olsun insana, toplumun genel değerine özgürlüklere eşit yaklaşsın bu bana yeter.
akp li olarak akp nin din üzerinden siyaseti fazla yapmasını uygun bulmuyorum. arada insanlara korku salan siyasetinin farkındayım. ama kendimi, değerlerimi bir bu parti zamanında özgür buldum.
sırf dindar diye oy verecek olsaydım mhp ye oy verirdim. akp nin abartı dindarlığını da hoş bulmuyorum az önce belirttim.
hasılı; chp yerinde olsaydım, geçmişte benden çok zulüm görmüş çoğunluğu kendime inandırmaya bakardım.
not: bu biraz kendimce bir entry oldu. arkadaşın sorusundan farklı ama olsun, içimden geçen bu.
dipnot: akp liyim.