19. yy fransız ressam courbet'in lezbiyenliği betimleyen tablosu.
135 x 200 cm, tuval üzerine yağlıboya bu tablonun bizde bilinen ismi "uyku", orijinal ismi ise "le sommeil", tablo; Les Deux Amies ve Paresse et Luxure isimleri ile de bilinir.
tablo, osmanlı diplomatlarından halil şerif paşa tarafından sipariş edilmiş ve coorbet tarafndan paşa'nın isteğine göre yapılmıştır.
(halil şerif paşa, abdülaziz döneminde fransa'da diplomattı, daha sonra hariciye nazırı oldu, 2. abdülhamid devrinde ise adliye nazırlığı yaptı.)
tabloda iki çıplak kadın seviştikten sonra birbirlerine sarılmış yarı uyku halinde dinlenmektedir.
sanatçı bu kopmuş kolye ve savrulmuş saç tokası ile sevişmenin ne kadar şehvetli geçtiğini vurgulamış. yine hemen sehpanın üzerinde şarap kadehi ve şişesi var, bu da sevişmeden önce çakırkeyf olduklarını göstermekte.
işte halil şerif paşa'nın özel isteği olan bu tablo, o dönem fransası için oldukça cüretkar bulunmuş ve uzun yıllar sergilenmesi yasaklanmış. hatta bir keresinde sergilenmeye çalışılan bu tablo polis kayıtlarına geçirilerek kaldırılmış.
işte bir osmanlı paşasının fantazilerinden yola çıkılarak yapılan bu tablo, lezbiyenlik konusunda bir milat, bir öncü olarak kabul edilmiş ve bu tablodan sonra pek çok ressam tablolarında lezbiyenlik temasını işlemişler ve nihayet yıllar sonra bu tabloların sergilenmesine dair yasak ortadan kalkmış.
okumuyor, araştırmıyor, öğrenmiyorsunuz, çünkü tam bir angutsunuz ve bu yüzden toplumumuz yüzyıllardır gelişemiyor.
oysa ki osmanlı padişahları ve devlet adamlarının sahip olduğu kültür ve entelektüelitenin binde birine dahi sahip değilsiniz.
bu arada, Halil Şerif Paşa büyük bir sanatsever ve koleksiyonerdi.
fırsat bulursam paşanın sahip olduğu bir diğer harika ötesi eser olan eugene delacroix'e yaptırdığı "cezayirli kadınlar" tablosunu da anlatırım başka bir akşam...
not: courbet'in yaptığı le sommeil tablosu bugün paris'te Petit Palais sanat müzesinde sergilenmektedir...
dante and virgil in hell, william adolphe bouguereau 1850
aslında fransız romantik akım ressamları arasında değerlendirilen ressamın 23 yaşında yaptığı bu tablo; iki kez katılarak kaybettiği bir yarışmanın hırsından olsa gerek son derece kışkırtıcı ve romantizmden de oldukça uzaktır.
sanatçı resimde, dante'nin ünlü eseri ilahi komedya'dan esinlenerek sahtekarların ve ikiyüzlülerin cezalandırıldığı cehennemin 8. katını resmetmiştir.
eserde dante ve yol arkadaşı antik yunan ozanı virgilus iki kişinin kavgasına şahit olmaktadır. yerde dizlerinin üstüne çökmüş olan adam, tanrıtanımaz bir simyacı, onu acımasızca boynundan ısıran ayaktaki ise düzenbazlık ve hile ölü bir adamın mirasına konmuş bir sahtekardır. resmin odağına yerleştirilen bu kavgada her iki adamın da nefret dolu yüzleri ve kasılı vücutları, tıpkı virgilus ve dante'yi olduğu gibi seyircisini de dehşete düşürmektedir. korku ve iğrenme dante'nin gözlerinden okunmaktadır.
resmin arkasında ve yerde acı çeken günahkarlar üstteki zebani ile epeyce etkili bir cehennem deneyimi yaratmış olan sanatçı yine de; kusursuz, ve kaslı ideal insan vücudu ile almış olduğu akademik ve tarihi soylu resim sanatına olan bağlılığını korumuştur.
tablo alışılagelmiş bir oryantalist tablo gibi duruyor.
ama bir detay var ki muazzam.
tabloda cami avlusunda arzuhal yazan bir arzuhalci ve yanında müşterileri betimlenmiş.
arzuhalci burada evlilik sözleşmesi yazıyor.
damat geline göre biraz yaşlı, elinde bir kese içinde sözleşmeye dökülecek mihir bedelini tutuyor.
gelin ise tazecik bir genç kız. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2102871/+
işte o halıya iliştirilmiş arzuhalde sultan 2. mahmud'un tuğrası bulunmakta, yazılardan anladığımız kadarıyla bu arzuhalciye ait bir çalışma belgesi, işyeri açma ruhsatı gibi bir şey...
tuval üzerine yağlıboya olan bu tablodaki kadın, osman hamdi bey'in konağında çalışan despina adlı yardımcısıdır.
yani gerçek bir tarihi karakterdir.
kokona sözcüğü rumcada; "hristiyan kadın" anlamına gelir.
hatta daha da açacak olursak iffetli hristiyan kadın da diyebiliriz.
lakin bu kokona sözcüğü türkçemizde hakaret anlamında kullanılır olmuş.
yaşı geçmiş ama süslü kadınlara kokona denilmeye başlanmış...
tabi tablonun yapıldığı 1906 senesinde günümüzde kullanılan anlamda değil, gerçek anlamda kullanılıyordu bu sözcük.
osman hamdi bey'de emektar yardımcısı despina hatun'dan bir hatıra kalması açısından onun bu portresini yapmış, ama tabloyu yaparken de despina hanım'a tembihlemiş; "despina hatun sakın ağzını açma ki dişsiz olduğun gözükmesin..."
ve saatler hatta günler süren tablo yapım aşamasında despina hatun hiç ağzını açmadan poz vermiş. poz vermiş vermesine de ağzını açmasa bile dişleri olmadığı çok net anlaşılmakta. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2087263/+
işte osman hamdi bey'in ustalığı da burada ortaya çıkıyor zaten...
https://galeri.uludagsozluk.com/r/2069971/+
Kayalıkların üzerinde düşünceli bir şekilde sigara soluyarak yürüyen bir adam. Cephede ne olacağını bilemeyen askerler. Atatürk Kocatepe de...
not:haklısınız uzaktan bakmak gerek tabi.
not2:zira tablo benim de favvorilerim arasında değil. dün çıkan şu esere referans var. https://youtu.be/_YniC9g1T5s
freskin hikayesine gelince.
masumların katli olayı, matta incili'nde geçer.
isa'nın doğumundan 4 sene önce ölen, roma'nın yahudiye eyaleti valisi hirodes'e (büyük herod, kral herod olarak da bilinir) kahinler yeni doğacak bir bebeğin kendisini ve tahtını tehlikeye sokacağını bildirirler.
bunun üzerine kral herod 0-2 yaş aralığındaki tüm bebeklerin öldürülmesini emreder ve hristiyanlığın ilk şehitleri olarak kabul edilen masumların katli olayı yaşanır.