Hiçbir yere ait olmadığını anladı, anlamsız bakışlarla süzdü etrafını, soluğu kesilir gibi oldu, korktu kendinden, yapabileceklerinden! Kuş yüreği gibi hızlı hızlı çarpan kalbini avuçlarının arasına alıp, hızlı adımlarla gitti. Gitti, gidiyor, git.
vurulmuş anlından tertemiz yatıyor, yarab bir hilal uğruna ne güneşler batıyor.
çocukluğumdan bu yana her işittiğimde ağladığım bir söz vesileyle "gecenin sözü" önermesine başlığına uygun düşmekte.
Ecza dolabına çarparak alnını kanatıyorsun, dalgınlıkla.
Sonra elini aynı dolabın içine doğru uzatıyor ve belki yarabandı kalmıştır diye umut ediyorsun.
Alınyazını kanrevan edenden, medet umuyorsun yani bir bakıma
bir parça yalnızlığa öncekiler hazırlıktır
insan bırakmaz sevdiğini sevmek insanı bırakır
kalırsa gözlerinin elinde yaldızı belki kalır
ney üşür kanun parıldar udlar oldukca karanlıktır
nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi
attila ilhan.
uykusuzluk böyledir işte. her şey çok uzaklardadır, bir kopyanın kopyasının kopyası gibi. dünyayla arana öyle bir mesafe koyar sokar ki, ne sen bir şeye dokunabilirsin ne de bir şey sana.