dinlenemeyecek, yapılamayacaktır. ya bilgisayarın fan sesi, karnınızın sesi, klavyeden gelen sesler bozacaktır. ama yağmuru dinlemek öyle değildir, diğer sesleri bastırır, hele ki sağnaksa.
hani bazı filmlerde kahramanımız komadan uyanır da tüm dünyayı boş bulur, herkes ortadan kaybolmuştur. şimdi düşündüm de böyle bir film var mı gerçekten yoksa benim sapık hayallerimin bir ürünü mü emin olamadım, ama birazdan trafik başlayacak, insanlar sokaklara dökülecek, şirkette gözüme görünecekler, seslerini duyacağım, katlanmaya çalışacağım, ve sabırla tekrar gece olmasını, ortadan kaybolmalarını bekleyeceğim.
balkonda daha bir keyifli oluyor. oturduğun sandalyede geriye doğru yaslanıyorsun, kainatın üzerine örtülmüş örtünün altında sessizliği dinliyorsun, hiçbir şey yapmadan sadece zifiri sadece karanlığa bakıyorsun. aslında etrafında dolaşan onca insanın bir yalan olduğunu, gerçeğin aslında yalnızlık olduğunu, tek birlikteliğin kalbin gerçek sahibiyle yaşanan birliktelik olduğunu anlıyorsun, ellerin koynunda kalıyorsun öylece. her şeyden el çekmek dedikleri bu olsa gerek.
Tam anlamıyla özlenen şey şu, genelde çok ıssız yerlerde kalırım ormanlarda, yıldızlar bir karış kadar yakın parlarken kulağa gelen tek şey çok hafif rüzgardır.
Orgasmdan daha zevkli anlar, kıymetini bilen için, çok kısa bir mutluluk.
bazen korkutur beni. her şeyi atlatırım, zamanla her şeyi hallederim. geceye pek kalmam ben, geceler üzer beni. aklıma gelir hatıralar. canımı sıkar, boğar beni.