gecenin notu

entry239 galeri13
    168.
  1. sürekli beni anlamıyorsunuz diyen insanlar, bir de şöyle düşünün; belki de kimsenin umurunda değilsinizdir.
    2 ...
  2. 163.
  3. O mavi gözlerinin bana derin bakışını özledim , hemde çok.
    0 ...
  4. 164.
  5. Paslı bir makas aldı eline, rastgele kesti biçti ruhumu. Kendi ruhuna uydurabilmek için.Bir kaç beden büyük geldi, boşluk kaldı ruhumda.
    0 ...
  6. 165.
  7. insanlar kiymet bilmiyor, vefali dedigin bile takmiyor seni, kendi hayatini kendi n uzerinekurman lazim. egoist olmam lazim.
    ne zaman kiymet vermedim o zaman ardindan kosulan oldum, gene oyle yapicam

    yalniz hissediyorum sozluk, iskolik olmam lazim
    2 ...
  8. 166.
  9. Eve giderken 2 ekmek 1lt kola alıncak.
    1 ...
  10. 167.
  11. 168.
  12. Allahini seven bana bencil olmayi ogretsin ya. Bunu diler hale getirdiniz pis mahluklar.
    0 ...
  13. 168.
  14. ingilizce Öğretmenliği 3. Sınıf - Çocuklara Dil Öğretimi / Nihal hoca.
    1 ...
  15. 169.
  16. -ergan anaktarlar goltuğun altında galık beni ara.
    0 ...
  17. 32.
  18. zenginseniz, hayata karşı 10-0 önde başlarsınız. *
    0 ...
  19. 33.
  20. güzel dostlar kazanmışım, güzel insanlar katmışım ömrüme.
    0 ...
  21. 34.
  22. Bu kadar uzun olmamalı bazı geceler. Bu kadar yavan. En acısı da bu kadar gerçek.
    3 ...
  23. 35.
  24. dün, sabaha karşı 2-3 saat uyuyabilmek için uykuya teslim olmaya karar verdim ve korkunç bir rüya gördüm. çok kişisel bir kâbustu. eli bıçaklı katiller tarafından kovalandığım rüyalar hiç görmedim zaten. gördüğüm rüyada on yedi yaşımda ve o yıllardan şu ana kadar tek 'gerçek' arkadaşım olan kerem'in evinde buldum kendimi. evde annesi, babası, kız kardeşi ve birkaç arkadaşı vardı. kerem'in gittikçe bozulan hayatını fark ettiklerinden, beni de bu durumunun tek sorumlusu olarak gördüklerini düşünüyordum. konuyla ilgili tanıklık ettikleri itibariyle, bundan emin olacak kadar bilgi sahibi olabilirlerdi. kerem'le ne zaman görüşsek, ikimiz de daha önceden değer verdiğimizi sandığımız birkaç şeyden vazgeçiyorduk. bazen bir anı, bazen bir arkadaş, bazen bir eşya.. rüyamda, evin bütün odalarına girip çıkarken, kerem'in annesi ve babası da beni ayrı ayrı yanlarına çağırıp konuşuyorlardı. ağızlarından, dünyanın en küçük ama buna karşın en acı verici iğneleriyle dolu cümleler çıkıyordu ikisinin de. kerem de evdeydi. ailesinden saklamaya çalıştığı sigara paketi, pantolonunun cebinden belli oluyordu. ve ben, kendimi bundan da sorumlu hissediyordum. hiçbir şey yapmadan evin içinde geziyor ve ailesinin bana çektirdiği işkenceyi seyretmekle yetiniyordu. sanki bana, ''evet. senin yüzünden. ben senin yüzünden üzüyorum ailemi'' der gibiydi. gördüğüm bu rüya yüzünden fazla uyuyamadım zaten. uyandığımda beni uyutmayan bu rüyayı düşünürken, eski anılar da başladı gözümün önüne gelmeye, birer birer. rahat bırakmadılar beni.
    on beş yaş sularındayken, gezmek için ailemle gittiğimiz şehirlerin mezarlıklarına uğrardım mesela. annem ve babam beni birkaç saatliğine serbest bırakırlar ve gezmek için geldiğimiz şehrin sokaklarında gezmem için cebime biraz para koyarlardı. ben de hemen gidip ilk gördüğüm taksiye atlar ve en yakın mezarlığa gitmesini isterdim şoförden. bir sürü şehrin mezarlıklarını gezdim. tabii bu bayramlarda yapılan bir tür mezarlık ziyareti gibi değildi. ben kimseyi ziyaret etmiyordum, çünkü kimseyi tanımıyordum. sadece havasını solumak istiyordum mezarların, toprağın, mermerin. mezar taşlarının üzerindeki yazıları okurdum. altında yatan, bir zamanlar nefes alan, kitap okuyan, film izleyen, kavga eden, sevişen, kahvaltı hazırlayan, yani kısacası, 'yaşayan' ama artık cesedinin çoktan böceklere yem olmaya başladığı bu kişilerin nasıl biri olarak yaşadığını hayal etmeye çalışırdım. tabii bir mezar taşının karşısında durmak, filmin ya da kitabın sonuna bakmaya benzer. ne olmuşsa olmuş, ne yaşanmışsa yaşanmış, ne yapmışsa yapmış ve sonunda kendini gömdürmüştü. en azından, kesin olarak bildiğim bir şey vardı bu hiç tanımadığım adam ya da kadında. o da, nefes almadan yıllarca toprağın altında duruyor olmalarıydı.
    tuhaftır anılar. insanı huzura da sürüklerler, huzursuzluğa da. keşke unutabilseydik her şeyi. sıfırlayabilseydik zihnimizi. nasıl ki doğa ölen kişileri unutmamız ve artık nefes almayan cesetlerinin kokusunu hissetmememiz için onları gömmemizi emrediyor, bizler de doğanın emrettiği gibi unutabilseydik keşke gerekli gereksiz tüm bilgileri, anıları, insanları. ve eminim o zaman, bu kadar zor olmazdı insanların mutluluğu yakalaması.
    23 ...
  25. 36.
  26. bir bakmışsın arkanda koca bir gün bırakmışsın, evindesin rahatsın tadını çıkarmalısın.

    tabi mümkünse.
    1 ...
  27. 170.
  28. her gününü son gününmüş gibi yaşama, her gününü cumartesi günüymüş gibi yaşa.
    0 ...
  29. 171.
  30. dünyadaki her şeyin boktan olduğunu görüyorum ve bu beni kahrediyor.
    0 ...
  31. 172.
  32. 173.
  33. bu gece de aramadi. tipki simdiki gibi, onundeki binlerce gece de aramayacak. bekleme artik. hayatina bak. bu gece basla buna yine yeniden.
    1 ...
  34. 174.
  35. Allah hepinizin belasını versin inşallah.
    0 ...
  36. 175.
  37. 176.
  38. Ben seninle toprağa girerim diyenleri çok gördüm.
    Ben öyle diyenleri toprağa hep yalnız gömdüm.

    (ankara dolmuşçuları diyip susarım)
    4 ...
  39. 177.
  40. 178.
  41. Egosu tavan yapmış, etrafındaki herkesi kendinden küçük gören kibirli insanlar! Size sesleniyorum. Siz var ya sadece laftan ibaretsiniz. Başkalarına yüksekten bakarken kendinize bakmayı unutuyorsunuz. Beğenmediğiniz insanlar sizden güzel/yakışıklı, insanlığını beğenmedikleriniz sizden daha insan, karaktersiz dedikleriniz sizden daha karakterli, kötü dedikleriniz sizden daha iyi... bir sürü konuda sizden daha iyiler, Üzgünüm. Siz laflarınızla, olmayan varlığınızı var etmeye çalışmaya devam edin.
    2 ...
  42. 179.
  43. gittikçe ağırlaşıyor hiçlik duygusu.
    0 ...
  44. 180.
© 2025 uludağ sözlük