Şehirlerarası gerçekleşen bir yolculukta sığmakta zorlandığım bir koltuğun içinde akan burnumla cebelleşirken eve dönüyor olmanın huzurunu iliklerimde hissediyorum.
bir şehir ansızın kaçar ellerimden;
ey gece! haşır neşiriz şimdi seninle;
bugün bahar değil
bugün güller açmayacak
daha neşeli olmayacak kadınlar
ağlaması kesilmeyecek bebeklerin
sen kucağında okşarken
güneşin saçlarını;
ben yüreğimin harap mahzeninde
gömülü kalacağım
bir tutam şiir ile.
şimdi nasıl sabah olacak;
ah anılar! tanrı bilir anılar,
yalınayak düşlerimizden
ve kaçamak bakışlarımızdan
sıyrılamayacaklar
ölümün rengi gözükecek şafakta
ey gece! bu hüzün saltanatı
al düşlerimde ki karboyu beyazı;
kirli sakallarımda bir iz bırak ellerinden
al bu terki diyarı ansızın kaçır;
saçlarıma dokunsun tanrının elleri
bir şafak ki turnalardan
ölümün tam 12 mil ardından!
bir şafak ki sabaha dek
çatlatacak meraktan!
beni kurtar bu hüzünden gece!
al ellerimi kavuştur ellerine
koy yüreğimi masaya;
sızlayan gözlerimi bırakma sakın!
rengimi sal gökyüzüne;
yarımasırlık düşlerimi sök benden!
o hiç göremediğim gülümsemeni bahşet;
al bu şiiri,
benden esirgediğin gökkuşağını unutma!
ama kurtar beni bu hüzünden..
insanlar, bir şekilde içinde bulunduğu durum, zaman ya da mekandan sıkılan bir canlıdır. Mesela ben Çocukken hep bir olayım olsun isterdim. O zamanlar okuduğum roman karakterlerinin problemlerine benzer probemlerimin olmasını ve ben de o problemlerin çözümü için çabalamak isterdim. Çocukluk işte. Halbuki hiçbir roman karakterinin ne acıkmak, ne duş almak, ne oyun oynamak, ne de fatura ödemek gibi insani ihtiyaçları yoktu. onların acılarının yanında benim acılarm lüzumsuz ve yavandı.
Ama büyüyor insan. Büyüdükçe anlıyor bunları ve her türden insanı anlayacak kapasiteye geliyor. anlıyorum ben hepsini. Yaşamak varken, bilinmezlik varken intihar etmek isteyenleri de anlıyorum. Ya da anladığımı varsayıyorum. yağlı urganı boynuna geçirip sandalyeye tekmeyi basanları, glock'un namlusunu ağzına sokup tetiğe asılanları, jiletle bileklerini dik kesenleri, çok yüksek bi yerden aşağı atlayıp zeminle öpüşenleri. her birini.
onların eyleme döktükleri şeyi ben bunca yıldır dökemediğimden olsa gerek. düşüncede kusursuz gelen bu eylemin pratikte sırıtacağını hissettiğimden ya da. aslında benim telaşım şıklıkla. ağıza sokulup çekilen bi' tetikten sonra dağılmış bir kafatası ve yüz neye yarar? kim ibret alır böyle bir ölümden, kim ilham alır? kötülükten, vahşetten, terörden ve acıdan ilham alınsaydı eğer, bu boktan dünyanın çoktan şirinler köyüne dönmüş olması gerekirdi.
şıklıktan beslenmeli bence her şey. ölüm ve doğum mesela. savaş ve barış. sevgi ve şefkat. şehvet.. Çünkü şıklıktan yolu geçmeyen hiçbir şey onurlu gelmiyor bana. acizlikten kaynaklı bir ölümdense, doyum sonrası gerçekleşen gerçek bir ölüm daha asil geliyor bana. Doyumsuzluktan kaynaklı bir öfkedense, doyumdan dolayı gerçekleşen bi' sancı daha manalı.
Mesela ölüm düşüncesi gündüzleri gelmez aklımıza genelde. Bu yüzden ölüme karanlığı yakıştırdım hep. bir kadına en çok beyazı yakıştırdığım gibi. aşka gök mavisini yakıştırdım, şehvete kırmızıyı.
hayata ölümü yakıştıramadım ama hiç. aşkın kapısına gittim Kendimi bırakarak. aşık olunan kişiyle beraber kahvaltı yapmayı düşündüm. Film izlemeyi, film izlerken abur cubur yemeyi ve öpüşmeyi.. Sevişmeyi düşündüm onunla, tenine dokunmayı, beraber uyumayı, uyanmayı.
sonra intihar edenleri düşündüm. beraber film izleyecek bir sevdikleri olmayanları, ölümcül bir hastalığa yakalanmış kıvranırken yalnız kalanları/bırakılanları, aşkla kavrulurken doya doya öpüşemeyenleri.. Ve hayatın adil olmadığını büyüdükten sonra anladığında, Çocukken okunan romanlardaki karakterlerin o sorunları senin için bi anlam ifade etmemeye başlıyor artık. Çünkü içinde bulunduğumuz hayat çok gerçek ve katı. O yüzden eğer imkanlar varsa, çok geç olmadan yaşanılmalı.
Bu gece yıldızları izledim saatlerce. bir tanesini seçtim içimden .sana söyleyemediklerimi anlattım ona. daha da parladı gözümde . hissettim bir an seni. Çok saçma değilmi aradan aylar geçti sen gideli . ama hala aklımdasın. belki de şuanda yeni biriyle tanıştın .belki de şuanda onunla konuşup onu ne kadar çok sevdiğini söylüyorsundur. Olsun be.. kimler kırmadiki bizi. sen kırsan nolurki sanki. Sana hayatta mutluluklar. Bana da yakındır elbet mutluluk. ama senle daha bir başkaydı mutluluğun anlamı. midemde kelebeklerin uçuştuğu günleri özlüyorum . ama bazen bazı şeyler geçmişte kalmalıdır . ilk aşkın mutluluğu gibi. geride kalmasaydı hatırlandıkça bu kadar farklı duyguyu aynı anda yaşatmazdı sana saniyeler içerisinde .. Ben bu bu gece yıldıza bakıp senle konuştum sen beni duymasan da . ve bir öpücük yaptım avuçlarımda . gökyüzüne üfledim ellerimde gözlerimi kapatarak. belki odana bir rüzgar eser de yanağına konar nefesim.
Ananizi sikim pkk anani sikim apo ananizin amı teröristler. Lan yarrak kafalilar ne zaman toptan gebereceksiniz de bizde rahata ereceğiz. Size diyorum amına kodugumun evlatları.