"...Sibıl kendisini gerçeklere sarılır buldu. Böyle yapmaya çalışırken bile, anlamaktaydı ki o Zaman üzerine kurulan bir bilmece, o korkunç şey, bir kez daha gelmişti başına. Hiçbir başlangıcı olmayan bir şeyin gelişine tanık olmak, geçmişi birtakım olayları gizleyerek, acı çektirerek sözlerini bir kez daha ıstırap içerisinde tekrarlamak hayatının bir gerçeği olmuştu.
...
Başlangıcını bildiğim bir son göremeyecek miyim? Şimdiyle bir başka zaman -gelecekte ya da geçmişte bir Zaman- arasındaki o korkunç boşluğa köprü Kuran bir süreklilik olmayacak mı?"
pessoa bir adam yaratıyor zihninde: Bernardo Soares. Ve bu adama bir otobiyografi yazdırıyor:
"Her şey elimden kaçıyor, buharlaşıyor. Bütün hayatım, anılarım, hayal gücüm ve içerdikleri ve nihayet kişiliğim - her şey benden kaçıyor, her şey buharlaşıyor. Başkası olmuş olduğumu, başka hissettiğimi, başka düşündüğümü hissediyorum hep. Bir başka dekorda oynanan bir temsilmiş seyrettiğim. Ve kendi kendimi izlemişim..."
(...)
"insan, ilginç ya da yararlı ne anlatabilir? Başımıza gelmiş olan şeyler, ya herkesin başına gelmiş ya da yalnızca bizim başımıza gelmiştir; ilk durumda bayatlamıştır, ikinci durumda da bizden başkası anlayamaz onları."
(...)
"Bir fincan kahve; loş bir odada, yarı kapalı gözlerle içilen, kokusu içe işleyen bir sigara… Hayattan bu gerçeklikten başka talebim yoktur, bir de düşlerimden… Az mı bu? Bilmiyorum. Hem az nedir, çok nedir, onu biliyor muyum?"
(...)
"Keşke kaçabilsem. Bildiğim, bana ait olan, sevdiğim şeylerden kaçabilsem. Keşke gidebilsem burası olmayan herhangi bir yere. Bu yüzleri, bu alışkanlıkları, bu günleri görmek istemiyorum artık. Başka biri olmalı, hücrelerime sinmiş bu rol yapma saplantısının yorgunluğunu atmalıyım. Uyku huzurla değil, hayatla çöksün üstüme. deniz kenarında bir kulübe, hatta dağların sarp eteklerinde bir mağara yeter bana. Ne yazık ki istemekle olmuyor."
"sokaklarda dolaşırken, dünya öyle ya da böyle var gibidir. Ama camdan bir bakın: Her şey gerçek dışı olur. Nasıl oluyor da bir camın saydamlığı bizi hayattan bu kadar ayırabiliyor? Aslında bir pencere, bizi dünyadan, bir hapishanenin duvarına göre daha fazla ayırır. Hayata baka baka, sonunda unutursunuz onu."