gecenin G noktasına değdi tenimiz
kırmızı bir zelzele tenin tenha yerlerinde
dilbaz oldu şehvet nefesin örtününce bedenime
nefesin ki önsözüdür yağmurlu devinimlerinin
kâşifi benim gövdenin saklı şehrinin
ellerimle heceleyerek kat ettim
boydan boya beyaz atlasını teninin
yüzünün güneyindeki minik gelincik
tarlasına konuyor eşek arıları dilimin
ah yarim, ömrümün gizli öznesi
ah o memelerin Çanakkale Geçilmez gibi
uzanıyor Çin Seddi gibi
bir omzundan ötekine
bu imlâsı şaşı gecede
egemenlik kayıtsız şartsız memelerinde
our skins have touched
to the G point of the night
there is a red earthquake
at the lonely places of the skin
the desire has been chatty
when your breath covered my body
your breath is the prologue
of your rainy motions
i am the discoverer
of your body's secret city
my hands has travelled by spelling
through the white atlas of your skin
the wasps of my tongue have settled
in the weeny poppy field
which is at the south of your face
oh my love, the subjective of my life
oh your boobs are as the Dardanelles
that can not be passed by the enemy fleet
they are spanning from
one shoulder of yours to the other
as the Great Wall of China
the hegemony is at your boobs absolutely
at the night which has cross eyed spelling
tiyatro sahnesine ilk defa çıkan oyuncu gibiydim titrek ve çekingen.
küçük bir erkek çocuğunun yolun karşısına geçmesi için yardım edecekmiş gibi tuttu ellerimi;
önce yüzüne değdirdi sonra iri ve dik göğüslerine.
çıplak iki oyuncu olduk sonra;
ojeli tırnakları sırtımda oyuklar açarken,
terim çenemden göğsüne yağmur gibi yağarken,
verdiğim nefes aldığı aldığı nefes aldığım nefes olurken,
sağ bacağımın kasılmasıyla çocukluğum kaygan ve sıcak zeminde yüzmeye başladı.
son çocuk yüzümle gülümsedim bir daha göremeyeceğim ve gençliğime merhaba diyen yüze bakarken.
çocukluğum,
hoşçakal.