- şule... sen aslında iyi bi kızsın, neden bi insanın ölmesini istedin?
+ yine mi aynı mevzu. elli kere konuştuk ya alper. cahide boşanmaya yanaşmıyor, ama benim bu çocuğu doğurabilmem için seninle evlenmem gerekiyor.
- hamilesin sen?
+ ne demek bu şimdi?
- ama ben seni buraya öldürmek için getirmiştim..
+ alper noluyo allah aşkına ya?
- olan şu. ben yolun sonuna geldim. ben gidiyorum. eski halime dönemeyeceğime göre hiç değilse sahip olmak istediğim şeyin kendi olayım dedim, o da sen oluyosun.
+ alper, yine mi cinler geldi?
- gelen giden bi şey yok, korkma. ama sen hamileysen ben seni öldüremem. neden biliyo musun? henüz anne olmaya hazır değilim. şule.. gitmeden önce son bi şey isteyebilir miyim senden? son bi şey yapar mısın benim için?
- ee ateş yaktınız ?
- ee üşüdük !
''vizontele''. böyle bakıldığında sıradan gibi gözüküyor ama filmi izleyince bu replik akılda ilginç bir şekilde kalıyor.
‘Herkesin bi tabiatı var tabi, ondan kaçış yok. iş bunu kabullenip, sevebilmekte. Ahlat'ın meyvesi de şekilsizdir mesela dediğin gibi çok. Ama bazen onunla kahvaltı ediyorum burada, o kadar güzel geliyor ki.’
"savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın, nüksederken raksına mahallenin maşallahı, eyvallahı, güzelleş be oğlum şimdilik ölümüne kadar hayattasın. şimdilik, ölümüne kadar hayattasın..."
Sadık:Gördüm baba, görmem mi hiç, peki sen hiçbir çocuğun büyüyeceğini görememek ne demek bunu bildin mi? Hiç bilir misin bu duyguyu? Hayat devam edecek, birileri yeni kitaplar yazacak okuyamayacaksın, yeni filmler çekilecek izleyemeyeceksin, sevdiğin bir şarkıyı bir daha dinlemek isterken dinleyemeyeceksin... Bunlar kolay alışır insan; ama onu büyürken izleyememek, yanında olamamak, ilk kız arkadaşını göremeyecek olmak,
Baba! yüreğim yangın yeri gibi biliyor musun? gözü arkada kalmak böyle bir şey galiba...kaç gündür onu itmek istiyorum bana sarılınca, beni sevmesin diye kaç gündür uğraşıyorum ama yapamıyorum... onun hayatında yutkunamadığı bir yumru olacağım için de kendimden nefret ediyorum! ona bir oda ver baba, bir evi olsun, ama zaman zaman da çıkıp gidebileceği bir ev... ona söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... sen söyle ona baba... ona de ki... ... .... ...
(Alıntıdır)
—spoiler—
- Ozluyorum iste. Hani her hafta hali saha macinda yenilip, ertesi hafta gene o sahaya cikmaya benziyor benimkisi. Ben ya oyunun kendisini seviyorum ya da maci kaybetmeye o kadar cok alismisim ki koymuyor artik. Giden gidiyor ya kardesim, sen zannediyor musun ki kalan kalabiliyor? Ilk o gidiyor lan. Gitme demiyon ya, ilk o gidiyor lan.
Nerede, ne yapiyorlar acaba sevdiklerimiz, sevgililerimiz? onlar da bizim icin ‘ne yapiyordur acaba’ diyorlar midir lan?
+ Mutlulardir herhalde.
- Onlar mutlu olsunlar da. Varligimizla mutlu olamayanlar, yoklugumuzla mutlu olsunlar ki bi' sike yarasin gidisimiz.
—spoiler—
Ben en son Falcao geliyor diye seviniyodum, iki satirlik mesajla yine ne hale geldik, vay babayin kemugune ya.