bi bildigi var ki havliyor diyemeyecegimiz hayvan oglu hayvan. ya gicikligina yapiyordur, ya ruyasinda birsey goruyordur, ya uzaklardan bir disi kopek sesi isitmistir, ya da "ben uyumuyorum, siz de uyumayin uuulleeeeeeeennnn" diyerek kendini sacma bir sekilde ifade ediyor olabilir. boyle sinir bozucu bir eylemi benimseyen kopeklere karsi yapilacak olan tek sey su dur: gunduz uyumasina izin vermemek; evet gunduz ne zaman gozlerini kapatirsa hemen bir sekilde "kalk ulan uyuma" diyerek uykusuz birakilmali ki geceleri uyusun, kapasin cenesini.
fakir mahallenin aç köpeğidir, sevgilisini yukarı mahallenin rottweiler cinsi tikky köpeklerine kaptırmıştır çaresizdir havlamaktan başka elinden birşey gelmiyordur. *
eger bu havlayan köpek arka bahçenizde, size ait olan köpekse kesin yabancı birileri evin civarındadır. evin dedesi sinyali alır ve çiftelisiyle nöbete başlamıştır. swh
dışarda havlayan köpek olarak düşününce bu yaz yüreğimi ağzıma getiren bir köpeği anımsattı. oyun isimli stephen king romanını okumaktaydım. bulunduğum oda karadenizin bir köyünde bir evin alt katında fındık bahçelerine bakan, ıssız, sessiz benden başka kimsenin yalnız yatmaya cesaret edemediği bir oda. saat gece 02,30 civarı. ve o sırada mevzu bahis sayfalardaki sahne şu;
--spoiler--
kadın bin türlü badire sonunda dağ evinden dışarı çıkmaya çalışıyor, arkasında onu kovalayan hayalet gibi canavar gibi bir adam. kadın çok kan kaybetmiş sendeleye sendeleye kaçmaya çalışıyor, verandadan çıkarken ayağı takılıp yere düşüyor. o esnada da günlerdir kocasının cesedini yiyen köpeğin havlama sesleri geliyor.
aynı anda bizim köyde bir köpek havlamaya başlıyor. ben bu kadar canlandırmaya rağmen kitabı okumaya devam ediyor, kalbim çarpıyor, sokaklarda havlayan köpeklere düşman oluyor. ben zaten köpeklerden çok korkuyor.
her zaman kızmamak gereken havlamadır.
bizim mahaledeki köpeklerden bir tanesi yine böyle bağrınmakta idi. uykumun içine eden yaratığı görmek ve karşıdan kin gütmek için balkona çıktım. yapılabilecek bir şey var mıydı? yaratık su dökme mesafesinde miydi? meğer başka bir cins görmüş, ona havlıyormuş. diğer yaratık hiç oralı değil, oturmuş karşıdaki apartmana doğru bakmakta. arada yan gözle kendisine havlayan yaratığa da göz atmıyor değil. ben de bana verilen doğal yetkiye dayanarak çeşitli köpek kovma sesleri çıkarmaktayım. hoşt, it, hoşt, sittirgt, lan, hey, uşt gibi sesler çıkarırken diğer it tarafından aşağılayıcı bakışlarla süzülmekteyim. neyse efendim, biz üçümüz gecenin ayazında aşk, ihtiras, nefret üçgeni kurmuş vaziyette iken birden ortamda mavi kırmızı ışıklar belirdi ve bir polis otosu sokağın başında durdu. ben daha ne olduğunu anlamadan karşı apartmanın balkonundan bir adam çıkıp işte burdalar memur bey diye bağrınmaya başladı. "lan adam ne sinirlenmiş lan köpekleri kovsun diye ekip çağırdı. helal olsun herife!" diye düşünürken polisler silahlarını çektiler ve apartmanın kapısından içeriye el feneri tuttular. sonra "çıkın lan dışarı! çıkçıkçık! yatyatyat!" diyerek etkileyici ve yıldırıcı türk polisi kelimelerinden kullandılar. apartmandan iki adet virüs çıktı. içerdeki motoru çalmaya çalışıyorlarmış ve köpeği de kimse yaklaşmasın diye bırakmışlar kapıda. ancak bizim kahraman köpeğimiz durumu çakızlayıp başlıyor havlamaya. bende balkona çıkıp köpeğe hayhuy edince hırsızlar dur şu herif bi içeri girsin de öyle çıkalım dediler heralde mal gibi beklediler. tabii o sırada motorunu bağladığı zincirlerin şıkırdadığını duyan motor sahibi karşı komşu çoktan polise durumu bildirmiş. hatta bir tas su kaynatmış ve balkonda soteye yatmış. çıkarlarsa kapıdan, haşlayacak adamları. neyse efendim polis otosuna zanlıları aldılar götürdüler mahalleli çıktı balkonlara falan, olay tartışıldı. tartışma esnasında ülke bir kere batırıldı sonra takrar çıkarıldı. herkes evlere dağıldı. sadece hırsızları bekleyen gözcü köpek ne yapacağını bilemediği için çok afedersiniz böle sik gibi kaldı apartmanın karşısında. ve tabii bizim bekçi köpeğimizde olayın bittiğinin farkına varamadığı için tekrar havlamaya başladı. e bende boş durmadım tabii; hoşt, it, hoşt, sittirgt, lan, hey, uşt...
iyi bir nisanciysaniz eger terliginizi cikarir penceriyi acarsiniz ve bu sorun ortadan kalkar. ama ekonomik olacagindan pek emin degilim evde tek terlikli gezme tehlikeniz olur ve hayavanada yazik.
3,5 değerinde bir durumdur. gecenin bir köründe, boş ve sessiz ana caddede yürürken "çıt çıt çıt" diye sesler duyarsınız. sesin geldiği yere kafanızı çevirdiğinizde, karizma manyağı köpek cetesinin yürürken pençelerinden çıkan ses olduğunu anlarsınız. o sırada havlamalar başlar şayet köpekler eğer fakir babası, mazlum dostu bir çeteye mensuplarsa yanınızdan geçerken "huff" deyip karşı kaldırımdan devam ederler.
Tam gizli sigara içen kişinin hazırlanıp balkona çıkacağı anda havlamaya başlayan köpek. Kafasına bir kaç mandal fırlatılsada susturma konusunda başarılı olunmamıştır.
uykunun en tatlı yerinde, havlamarıyla uykumu bölmüş o köpekleri görünce; hayvansever derneklerini bu işe bir el atmaya davet etmeyi düşündüğüm hadisedir. bu dernekler, hayvanlar için yaptıkları o kadar çabaları, duyarlıkları neden insanlar için yapmadıklarını sormak isterim buradan. madem o kadar bayılıyorsunuz bu itlere; söyleyin uykumuzun içine sıçmasınlar, küçük çocuklarımızı korkutmasınlar, pis pis bakmasınlar, orta yerlere dışkılarını bırakmasınlar..
zor geliyorsa, toplayın sokaklardan, götürün siz bakın o zaman abi ya!
Gecenin bir vakti dolunayda şairliği tutan, romantik bir kurt köpeği ise işte o tam bir fantezidir.
belli bir makamda ulur durur.
Yav sus be itoğlu! dersiniz bir patates fırlatırsınız,kaçar o an için, ohh der yatarsınız 5 dakka sonra aynı yerdeki o noktadan ayı seyrederek tekrar ulumaya başlar.
Çaresi yok, havlayan köpeklere oşt diyince gidebiliyor da, uluyanlara sağlam bişi fırlatıp onlardan -eyyyk eyyyk!- sesini tam ve net olarak almayınca yatmanızı tavsiye etmem.
