Jupiter'e yolunuz düşerse, atmosferin içerisinde bir noktada havada asılı kalırsınız. Korkunc yer cekimi kuvveti ile, indikçe yoğunlaşan atmosferin kaldırma kuvveti bir noktada eşitlenir. işte bu noktada, ne yukarı çıkabilirsiniz ne de aşağı inebilirsiniz. Elbette o noktaya varıncaya kadar çoktan ölmüş olacaksınızdır ama işte yine de çok kritik bir bilgiyi paylaşmak istedim.
Çav aslında ciao’dır ve eski latin dilinden gelir.
Anlamı da “emrindeyim” demektir. Slave ile ayni kökene dayanır. Esirlerin köle olması mantığından ileri gelir. O da roma döneminden kalmadır ve slavic ile eşdeğerdir.
Köleler Balkan ulusları ile bağdaştırılmıştır. Daha doğrusu, o bölgede yaşayan milletlere toptan slave denilmiştir.
Misal;
(bkz: Spartacus)
şimşek ve yıldırım aslında birbirinden farklı birer doğa olayıdır.
Şimşek; iki bulut arasında elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışıktır.
Yıldırım ise; gök gürültüsü ve şimşekten oluşan, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki elektrik boşalmasıdır. Yani şimşek iki bulut arasında yıldırım ise bulut ile yeryüzü arasında oluşmaktadır.
Zeytinyağlı yiyemem aman türküsünü Ermeniler ve masonlar turkiyenin diline pelesenk etmiştir. Çünkü bu iki şey vücudun rahat etmesini sağlayıp sağlık timsalidir. Şaşırmıştım izleyince ama algı operasyonu böyle oluyor işte.
Eski Türkçede “sı” sözü “kırmak” manâsında.
Bu fiile “-n” edilgen eki, “-dık” sıfat-fiil eki ve “-ı” iyelik eki getirildiğinde ortaya “sındığı” sözü çıkıyor.
“Sırpsındığı”nın anlamı da “Sırpların kırılması” oluyor.
Kırıkçı-çıkıkçılara da “sınıkçı” dendiğini unutmayalım.