gece karnalığı çöküne üstüne, her insan bir parça mutsuzlaşır ya da en azındna mutsuz yanını hatırlayıp hüzünlenir. herkesin hayal kırıkıkları, ümitsiz bekleyişleri, gönül yarası ve daha kötüüs pişmanlıkları vardır. gündüz, güneşin ışıltısıyl bunu pek güzel örtbas eder, velakin gece denen zalim acımasızca sıkıştırınca yürekleri , birbir dökülür yürek yaralarının incileri.
gece ayrılığın en derinden hissedildiği andır. gece eve gelene dek kafanı verirsin bir şeylere, girersin odana tek başına yalnız kalırsın o an unuttuğun ya da unutmaya çalıştığın her neyse aklına girer. ışığı yakmaya mecalin olmaz, arka fonda ayrılık ve hüzün kokan bir şarkı çalar elini telefona attığında arayacağın kimse kalmamıştır artık, sonra o hisse gömülürsün iyice. ne diyelim tez elden sabah olur inşallah, yak bir sigara.
melankolinin getirisidir. öyle durumlar vardır ki herkes kendinden bir parça bulur ve etkilenir. çünkü insanlar bu şartlandırılmışlık varken çok aykırı ya da özgür şekilde değilde kalıplaşmış şekilde düşünür ve hareket ederler. kimi iyidir kimi kötüdür. kiminin kendi fikridir , kimi çalar.
aşkı sağolsun unutturdukları için terk edilmişlik konusunda derin katkı sağladığım durum. hep aynı benzer tiplerle çıkıp yattıkları için bize zaman ayıramıyorlar, sağolsunlar. zaten kalbim kırıkken daha da kötü hissediyorum.