çok fena ürkütür efendim. alışkın olmayan misafire çığlık attırdığı bile olmuştur. korku,gerilim tarzı filmleri izlemezden evvel kapatılması şiddetle tavsiye edilir.
canın çıksın dedirten, zırta pırta koku yayan alettir. şunun kötü kokuyu algılayıp da sıkanı var mı yok mu diye düşündürür. (bkz: aslında buna da aynısını yapacaksın, misal o fıslatınca sen de sinsice gaz çıakrtacaksın, ama canlı değil işte namuzsuz intikam alamıyorsun.)
ödün boka karıştırılması için icad edilen, bokun öde karıştıktan sonra çıkaracak olan kokuyu gidermek için yapılan parfümlü makinadır. allah belasını versindir. bir gün camdan aşağıya atacağımdır. *
misafirin yanında pıstladığı an ilginç bakışlara neden olabilen şakacı oda parfümüdür.
ayarını değiştirmek için elinize alırsınız, sanki haberi varmış gibi birden suratınıza pıstlayıverir. tam odada sessizlik olmuşken pıöffüüssssttt şeklinde pönkürüverir.
ayrıca taraftar olanları da vardır.
eğer parfümü bitmişse vay halinize böyle can çekişen bir ses çıkarmaktadır karanlık sessiz evde. bi de bunun sensörlüleri çıktı yanından geçerken ötüyor vaktini beklemeden sen koru rabbim...
özellikle geceleri her kıpırtıya ve ışımaya cevap veren, yanından geçerken çıkardığı pısssst sesiyle korkudan popomun içeri kaçıp osuruğumun düğümlenmesine sebebiyet veren sinsi hede. koynumda beslediğim yılan gibi bir şey.
kendisinden çekinmesen bizzat fırlatıp atacağım...
ilk kez takıp, masanın üstünde dursun da çalışıcak mı bi bakalım diye beklediğinizde sizin en masum, en savunmasız durumunuzdan faydalanıp bi an pıs'layıp alta sıçtırma kapasitesi olan air wick'in geceleri yaptığı atraksiyondur.
efendim en lanetinden olan parfümdür hele birde otomatikte kalmışsa iyice iş işkenceye dönüşür. benimde başıma böyle birşey geldi efendim. eve yeni taşındık halen daha çözememiştim ney nerde ve evimizde de o lanet air wick otomatik spreyden var. sabaha doğru kalkmışım meshanemde bir dolu bir dolu, neyse uyku sersemliği ile eski ev halini hatırlayarak eski evdeki tuvalete gitmeye çalıştım o arada fark etmeden salona girmişim ışığı açamadım gözlerimi hafifce araladım tıssısısısısıs ve ardından bip sesi geldi gözlerim yanıyordu "hay anasını skiyim" diyerek naralar atarken evdeki herkes uyanıp yardımıma ulaştı, ışıklar yandı gittim bir güzel işedim. sabah tekrar uyandığımda ilk işim o lanet olası pis air wick i kapıcıya vermek oldu. diyeceksiniz "insan çöpe atar" verilen paraya kıyamadım. *
tam bir şerefsiz,adeta bir sinsidir air wick. 36 dakikada bir aklınızdan akıl, canınızdan can alır. lost la bile alakası olabilir bu adi yaratığın. 108/3 ne yaptı? 36. uyandırayım.
ne güzel uykuya dalmıştım. yatmadan önce bol miktarda kola içtiğim için, bir-iki saat uyuduktan sonra uyandım. planım; önce su içmek, ardından tuvalete uğramak ve tekrar yatağıma dönmekti...
planımın ilk aşaması olarak yatağımda doğruldum. mutfağa gittim, ışığı yaktım. buz gibi suyumu içtim. serinledim. ardından iyice dolmuş olan mesanemi boşaltmak üzere ışığı söndürerek mutfaktan çıktım. tuvaletin ışığına erişebilmem için karanlıkta iki-üç adım atmam gerekiyordu. sorun değildi. hep yaptığım şeydi ne de olsa. fakat ne olduysa koridora çıkınca oldu. zifiri karanlıkta, sessizliği yırtarcasına bozan "tıss" diye bir ses.. vücuda pompalanan adrenalin... soluk borumdan aşşaa düşen ninja yıldızı... midemde kelebekler... en asil duyguların insanı oluverdim oracıkta. bi hasiktir bile diyemedim. işleyiverdi tüm hücrelerime. napacaamı bilemedim lan. o güne kadar "ayy ne güzel kokuyor, yerims. ehi" diyerek bağrıma bastığım air wick'in aslında pusuda bekleyen bir yılan olduğunu öğrendim. meğer ne pis, ne meymenetsiz, ne götüdürük bir zamazingoymuş. o kadar ecel teri dökmüş olmam yetmiyormuş gibi, bol miktarda lavantaya maruz kaldım birde.