öyle bi' cellat ki yıldızlara anlattığı masalların bir varmışı, bir yokmuşundan ırak, öyle bi' ceza ki hayattan hükümlülere giydirdiği suçun ceremesi yok, öyle bi b^ağlaç ki; ki^m diyemiyorsun,ki^n diyemiyorsun, sesinde öyle bi' boğuluyor ki^?... eksik hep...muamma..
karanlık. gerçekleri saklayan, bazı şeyleri güzel bile gösterebilen insana. aynı zamanda insana yıldızları ortaya çıkartan işte *.yıldızlar hayallerimizdir, gökyüzüyse geleceğimiz. gece karanlığında kayboldukça gerçekler, işte o zaman çıkar yıldızlar açığa. yıldızlar sevmez gündüzü, görünmezler can yakıcı ışıkta. gündüzün o sıkıcı parlaklığına, insanı eriten soğuğuna *dayanamaz yıldızlar. özellikle insan o karanlıkta, gecede kutup yıldızını bulursa şanslıdır asıl işte. ama fazla bağlanmamak gerekir yıldızlara ve geceye, onlar yalanlar çünkü. karanlıkta parlaklıklarıyla bize yakın görünen yıldızlar, zıplasak tuttuk sandığımız ve gece karanlığı hep orada kalacağımızı sandığımız. ama aslında yıldızları yakalamak güçtür. insan bu gecede hep o yıldızları yakalamak için daha yükseğe zıplar ve zıpladıkça yaklaştığını hissederek daha da yükseğe zıpalamaya çalışır *-ama canı yanar işte toprağa varınca.
ahmet haşim, necip fazıl kısakürek gibi şairler de severler geceyi-gerçekleri sakladığı ve onun acı soğunu insana hissettirmediği için. necip fazıl bir şiirinde "kalbim bir çiçektir,gündüzler ölgün;gelin,gelin,onu açın geceler!" der.
çocuklar uyur. eşler, sevgililer derin düşlerdedir. fahişeler iştedir. taksiciler ipsiz sapsız bir adamın arabaya binmesiyle ürperir.
birileri uyuyamaz. birileri bunları,gündüzlerden geriye kalanı ve içlerindekini imgelerle boyamalıdır dünyaya.
zordur gece. gece uyuyamamak daha zordur. gece hayatı, şehrin parlak ışıkları hep buradan doğmuştur. hesabı olan fakat yataktan kaçamayanlar da vardır..
sahi sizin yastığınız kaç kere göz yaşınızla ıslandı?
şairler zamanı.
şairlere çalışır dünya. çalışmak ve gece şairler sizin emeklerinizi sarışın güzel bir kadının hülyasında, size geri verir.
güneşin ıstırat etmesiyle doğar. hava aydınlanana dek bizim en büyük dostumuz,en büyük dert ortağımız olur. kederlenmemize yardımcı olur.bir gün bir kez daha doğup hiç gitmeyecektir...
kimi zaman tadına doyulmaz sohbetlerin yapıldığı, kimi zaman asla sonunun gelmeyeceği düşünüldüğü, bazen kahpelik edip kayan yıldızları bulutlarla saklayan, mehtabı, yakamozu oluşturan ve çoğu insanın uyuyarak yada dinlenerek geçirdiği bir zaman kavramı.
şimdi bu gece öyle herkesin patadanak anlayacagı ve herkesin algı kapasitesine göre bir zaman dilimi degildir.
kimileri gece oldugu zaman, üzerine çeker yorganı, battaniyeyi uyur. gece onun için uyku zamanıdır çünkü.
kimileri içinse; bön bön bakıp - ki onlara en yakışan bakış budur-, bir çok yazıyı okuyup bunlara bir anlam verememektir. kapkaranlıktır yani. buna gökyüzü dahildir, beyni dahildir. aydınlanmaz bir de.
"Bazen bir sözcük, anafor gibi yakalar insanı, yerle gök, ölümle yaşam arasında savurup durur.Baş ağrısı çevirir dünyayı, dünle yarını iç içe geçirir, her şeyi değiştirir, çözer, yeniden birleştirir. Sonra ansızın, dışarı, kendisinden dışarı bırakıverir. işte böyle bir sözcük:gece."
(bkz: Aslı erdoğan)