zorunlu haller disinda tercih etmedigim yolculuk turu cunku yolculuk degildir sadece bir yerden bir yere gitmektir. yolculuk yolu gormekle, yolla bir olmakla, etrafi izlemekle vardir.
insanin kendi icinde yaptigi yolculuktur ayni zamanda, kulaginda sarkilar, gozler karanligi izlerken sen derin derin dusuncelere dalarsin, guzeldir gece yolculugu.
insanın içini burkan yolculuklardır çoğu zaman.
gecenin kasvetinden olsa gerek hüzün kaplar insanın içini.
sevgili arkada bırakılıp biniliyorsa birde o otobüse daha da düğümlenir boğaz.
kulaklıklar takılır, hüzünlü bir şarkı açılır ve baş hafifçe cama yaslanarak yol izlenerek devam eder.
hayatımın çoğu yolculukla geçti. arabanın arka camından geçtiğim şehirlerin ışıklarına baktım. sessiz bir gece yarısı geçtiğim şehirlerin gündüzlerini düşledim. birilerini merak ettim o şehirlerde. şimdi kaç kişi eğleniyor, kaç kişi sohbet ediyor, kaç kişi aşkını ilan ediyor. hızlıca geçtiğimiz şeritlerden, arabanın camlarına vuran o kırmızımsı ışığa baktım. radyo gece haberlerini vermek için müziği böldüğünde bir tek gözlerimi kapattım.
bir tanesi hatıra kaldı. kimselere söylemedim. kendime bile. bir şehir var gözümün önünde. o şehirden gece geçtiğimi düşünüyorum ve o şehirde bana ait olan şeyleri bıraktığımı... şimdi başkasına mı gülüyor, başkasına mı bir şeyler söylüyor, yatağına uzanınca başkasını mı düşünüyor... yolları hızlı hızlı geçiyorum. her biri belki ay belki yıl. hızlıca geçiyorum yolları. yolculuk esnasında belki arabayı başkaları kullanıyor. istemediğim yerlere sürülüyorum, belki yol arkadaşlarımı bile umursamıyorum, uyuyor numarası yapıyorum. geriye bakıyorum cama yapışmış imdat çığlıklarımla. bana ait olanların başkalarının sahiplenmesini izliyorum. önüme bakıyorum ve artık yarım kaldığımı görüyorum. gündüz yolculuklarını zaten sevmem diyorum. nereye gittiğini görmediğim gece yolculuklarına bırakıyorum kendimi. geçtiklerimin acısı kalbimde, boğazımda birer düğüm. ne konuşturuyor, ne de yeni bir ruha izin veriyor. gece haberleri bitiyor ve başlıyor şarkı:
"bir hadise var kimse bilmiyor, hiçbir şey beni böyle sarsmıyor bir senin gibi..."
güzel bir müzikle tamamlanınca çokta zevkli olur.başın camda aklından gelip geçen düşünceleri akıp giden yola ve hayatlara emanet eder kendini kulagındaki melodiye bırakırsın.beklendiğini bilmekte ayrı bir heyecan tabii.
yanınada oturan boğa oturur genellikle otobüsle yolculuk edersen "hah şimdi" oldu diyeceğin durumdur. sürekli horuldayan yanında ki boğa bir de bacaklarını sana değdirerek geriliyosa tadından yenmez.
aytaç arman'ın ve macit koper'in oynadığı 1987 tarihli ömer kavur filmi. film çekmek için mekan arayan iki kişinin aradıkları mekanı bulmasına karşın yaşanan beklenmedik gelişmeleri (veya "gelişmemeleri") konu alır.
sanatçının yeşilçam piyasasına karşı ayakta durmaya çalışmasının verdiği bunalımı anlatması bakımından coen kardeşler'in barton fink'ne benzer. filmin hayal sahneleri david lynch'in filmlerini andırır. gerçi david lynch blue velvet, mulholland drive, lost highway gibi filmlerini daha sonra çekmiştir ama arada bilinçli bir etkileşim olmasa dahi bu filmlerle gece yolculuğu bir hayli benzeşmektedir.
haftada iki gece kalabalıkların arasında yalnız başına düşüne düşüne yürümek, durakta olmadığın için, gece boş sokakta bile görüp kendini yırtarcasına el salladığın otobüs şoförünün seni almaması, ona savurduğun sessiz ama okkalı küfürdür gece yolculuğu. korkarsın bir de dikiz aynasındar okumuş mudur dudaklarımı diye. onun da tek derdi sendin.
duraktaki soğuk metala oturup ceplerinde ve çantanda zar zor bulduğun çakmağınla sigaranı yakıp sıradaki otobüsü beklemek, gelip geçen taksilerin bedava götürecekmiş gibi yanından geçerken yavaşlamasıdır.
sigarayı yakınca kendini gizemli sanıp iğrenç sesinle duygusal bir şarkı patlatmaktır. o sırada oradan geçen adamın tip tip bakmasıdır şarkı söylüyorsun diye. belki de ilk kez şarkı söyleyen birini görmüştür.
sözleri de kayıptır ya. incelir sesin viyk viyk birşey çıkar.
öyle bakarsın durağın karşısında arabasının tamponunu silen taksiciye. bir elinde sigara dünyadan uzak arabasını hijyene boğar.
otobüs gelir sigaranın tam ortasında. gizlice atarsın sigaranı. ya yeşilaycı çevreciyse otobüs söforü abi.
almazsa son otobüse.
cam kenarındaysan, cama yansıyan görüntünle, içinin derinliklerine yaparsın sanki yolculuğu. kafanda bir sürü kişi ile hayali sohbetler başlar, geçmiş zaman düşünülür, geçmiş olmuş mazi...
uyku kuşları da yolculuk esnasında terk etmiştir gözleri...gece yolculuğunda iyi hesaplaşır insan kendiyle, boşa koyar dolduramaz, doluya koyar aldıramaz.
uzuncaysa yol, güneşin doğuşuna şahit olur, hayran olur o an, ama başka bir gece yolculuğuna kadar hasret kalır, kıymetlidir uyku. uzun gece yolculuklarının mecburi güzelliğinden de faydalanmış olur, güneşin selamlamasıyla.