iki katlı otobüslerin üst katında orta sıralardaydım. uyumuşum. uyandığımda otobüsün iki katlı olduğunu ve benim de üst katta olduğumu unutmuşum. en önde ve en soldaki adama şoför sanarak baktım. adam uyuyor. dedim ki tarraa yedik amq. şoför de uyumuş , şimdi bir kaza olacak ve gebereceğiz.
birkaç saniye sonra ayıktım ama çok uzun geldi o birkaç saniye.
iyi ki uyuyan adamı" kalk lan kalk ! " diye uyandırmamışım.
Üniversite okurken Mersin - istanbul arası çok gidip gelmişimdir. O zamanlar işte gece yolculuğu çok yapardım. Kulağımda kulaklık yolu izlerdim sabaha kadar. O günleri özledim.
gündüz yolculuğuna gòre kolaydır, seyehat ettiği vasıta da uyuya bilene. Bir gözünü açar bakar ki, gelmiş, ne güzel. Uyuyamayanın hali haraptır her şey biter yolculuk bitmez, uzar. gece boyunca.
En sevdiğim şeylerden biridir. Böyle hafif yağmur çiseleyecek daha sonra hafif bir slow müzik ve şehir ışıklarını izleye izleye gideceksiniz. Terapi gibi bir şey yahu.
genellikle çok şahanedir. hele ki gündüzünü çocukken çok yaşadığın yerlerden geçerken.
misal ben, izmit sapanca arasını iyi bilirim. çocukken takıldık oralarda. tabi tatillerde gittiğim içinde sürekli yakıcı kavurucu, nemli havasıyla hatırlarım. işte oralardan bir yaz gecesi geçerken camı açıp o tatlı serimliği hatta soğukluğu, o civarın kendine özgü nemli kuru çayır çimen kokusunu hissedince bi acaip olurum.
eskiye dönerim. sanki o saatte anneannemin evinde yatıyor olmam gerektiği ama bu saatte , gece vakti burada ne işim olduğu düşüncesi saliseler arasında beynimden geçer. ama ille de o nemli çayır çimen havanın kokusu. çok değerli.
bir taraftan da ay parlıyorsa. sür babam sür. bütün hatıralar arkada oturuyor ve ben nefes nefes o kokuyu çekiyorum, çocuklaşıyorum.
sonra bolu dağına tırmanırken bercesteye giriyosun. ceket omuzda, nasıl olsa fazla insan yok ayıp olmaz. 2 saat oturmaktan yürüyüşün değişmiş zaten. serin havada çorbanı içiyorsun. mis.
ben cok seviyorum gece seyahat etmeyi. hele yanımda kafa dengi biri varsa daha da guzel oluyor. yalnızsam acıyorum bir turku zamanda yol gibi akıp geciyor.
Otobüsün ortasında ve cam kenarında yağmur yağarak gitmesi daha keyiflidir bir de bantta gene aylardan kasım müziği çalıyorsa işte o vakit duygular everest.