nerden aklıma geldi şimdi bilmem?. üniversite dönemi bolca içtiğimiz yıllardı arkadaşlarla. darlanır içer, muhabbet eder kafayı dağıtır dağılan o kafayla gecenin üçünde/dördünde çıkar afyon sokaklarına çıkardık. temiz hava iyice çarpardı, sallama sallana epey yürür ali baba'ya giderdik. -ali baba eski garajın karşısında merkezi bir yerde 24 saat açık çorbacı- girer kurulurduk masalara mercimek, kelle-paça, işkembe.. ne varsa artık. ortaya salata gelirdi, bolca ekmek. soğuk, serin havanın ve çakır keyif kafanın üstüne ne iyi gelirdi o bir tas çorba. muhabbetle birlikte, arkadaşlarla birlikte..
alkollü bir gecenin ardından yapılırsa dadından yinmez. hafif bir çakırkeyiflik, ıslak ve parlak sokaklarda ağızdan çıkan buhar mı yoksa sigara dumanı mı bilinmeden yürümek şarabın son bir kaç yudumu ya da son bira şişesi cepteyken.
acaba işkembe gerçekten o kadar lezzetli mi yoksa kötü şarap içe içe dilimizin ayarı mı bozuldu?