çimlere uzanıldığında tadından yenmeyecek olaydır. kendinizi gökyüzünde gibi hissedersiniz yıldızlara dokunacakmışsınız gibi gelir insanı kendinden geçirir huzur verir.
80 yaşına merdiven dayamış,hayatı iliklerine kadar sindire sindire yaşamış,akıl defterinde anılarını yazacak yer kalmamış bir insan düşünelim;hayatında kimbilir ne zamanlarda nerelere bakmış dalıp gitmiştir,neler düşünmüştür gözlerine düşen görüntülerle ama bir şey varki neler hissetiğini,ne düşündüğünü hiçbir zaman bilemeyiz,onun hangi boyutta yolculuk yaptığını kestiremeyiz,işte o zaman dilimin adı gece yarısı fiiliyse bakmaktır...
istanbulda gerçekleştirildiği taktirde kutup yıldızı ve ay dışında, siyah bir boşluktan başka bir şey göremeyeceğiniz eylemdir ki pek iç açıcı değildir.
boşlukta kaybolmak istemek... hiç bi amaç olmadan sadece bakmak. sevdiğini görmek istemek belkide. ya da gecenin karanlığında yıldızların arasında kaybolmak istemek.
bir 'gece' daha, doğuyor gökyüzüme
bir gece daha doğuyor gök,'yüzüm'e
bir kez daha aşık oluyorum..
ah, ne büyük acı aynı adama tekrar tekrar aşık olmak..
dümdüz bir yayladayken ya da büyük bir sahildeyken, etrafta hiç ışık yokken, güzel bir şarkı ve biraz alkol eşliğinde yapılması muhteşem olan eylemdir. samanyolu insanı içine çeker, sanki yıldızlardan oluşmuş bir denizde yüzüyormuşsunuz gibi gelir. deniz kenarındaysanız ılık rüzgar ve dalga sesleri eşlik eder hayal alemindeki gezintinize. hep o bilinmeyen alemde kalmak ve bir daha dönmemek istersiniz dünya denen cehenneme.
büyükşehirde yaşıyorsanız, şehirden uzaklaşıldığında yapılması acayip keyif veren eylemdir. koca evrende ne kadar ufak olduğunu bir kez daha anlamak ve o sonsuzluğu gördükçe bir süreliğine de olsa stresten uzaklaşmak gibi güzel manevi şeyler yaşatır insana.
hep önüne arkasına bakacak değil ya insan; yukarılara, her şeyden uzaklara, başka alemlere, simsiyah renklerin içinde bembeyaz ışıltılara, yön gösteren kuyruklu yıldızlara, içinde uzayan boşlukların dolduğu yerlere uzanmanın bakışıdır.
hele hele bir de yatağı döşeği açıkhavaya serdi mi seyrine doyum olmaz gökyüzünün efendim. kafasından ne düşler geçer, gözleri nerelere gider sanki hayal dünyasında gezinir, gecenin altından girer üstünden çıkar. hani o çok merak ettiği gezegenleri, bir yalandan üremiş uzaylıları düşünüp şapırdatır ağzını. efendim kısacası insanoğlunun ücretsiz yaşayabildiği en doğal ve en büyük gece keyfidir.
''herkesin bir yıldızı vardır.'' derler ya gökyüzünde durur yıldızımız onu avcumuza alıp severiz, delicesine dilek tutarız binlercesinin arasında, bazen bizimkisine komşu bir yıldız kayar içimizde petek petek hüzün oluşur, bazan yıldızımız parıl parıl parlar neşeyle büyür göğsümüz sanki, öylesine tatlı bir rüyada hisseder kendini binlerce yıllık yazgısının en parlak objelerine bakarak bu gezegenin sahipleri.