iş sebebiyle eve geç gelmişsindir. kapıyı açarsın ve kaparsın aynı hassasiyetle çünkü bilirsin sevdicek uyumaktadır içeride. yavaşça üstünü değiştirirsin. sıcak bir duş alırsın. son olarak dişleri de fırçalarsın. sonra gider sevdiceğe arkasından sarılırsın ama rahatsız etmeden. o uykudaki huzur başka hiçbir uykuda yoktur.
loş ışıkta, masa da sigaran ve kahven sana eşlik ederken, yazmak yazmak. içini o kağıda boşaltmak. içini kaplayan garip boşluk ve rahatlamışlıkla yatağına girmek ve yastığını gözyaşlarıyla ıslatmadan huzurla sarmalanmış bedenini uykunun serin kollarına teslim etmek.
durmak. ses çıkaran her şeyden uzaklaşarak kendini dinlemek. karanlığın ve sessizliğin tadını çıkarmak.
sahilde uzanıp dalgaların sesini dinlerken ya da doğayla içiçe ağaçların arasında yıldızları ve ayı izlemek. kendini, doğayı ve doğadaki yerini dinlemek.
Kankayla sohbet etmek, gecenin 12'sin de sokağa çıkıp cappucino aramak, bulamamak,sokakta ki itlerden tırsmak,yine de yılmamak,eski sevgilinin sokağına gidip pencerelerde ki ışığa bakmak,hüzünlenmek,eve dönüp 3 ü 1 arada içip,sabahın 4'üne kadar sohbete devam etmek.(Sabah işe geç kalmak)
bir yaz gecesi olacak. rüzgar ılık ılık eserken iyot kokusu burnunda, gözün denizin üstündeki yakamozda yarını düşünmeden dalacaksın uzaklara.yanındas sesi huzur veren bir tonla sevgilin anlatacak anlatacak anlatacak...taa ki güneşin ilk ışıkları yüzüne vurana dek.sonra girip yatağına sımsıcak sarılıp uyuyacaksın.başka ne huzur verebilir ki insana.