huzursuzdur. ışıklar kapanır, uyuyamazsın, herkes uyur sen onlara bakarsın, horultularını dinlersin, şöförü gözüne kestirirsin ki gidip muhabbet etmek için , gözleri açık bi o vardır çünkü , cesaret edemez gidemezsin şöför mahaline, müzik dinlersin, sesini fazla açmadan, bir mola için sürekli saatine bakarsın. yorucudur, sıkılgandır gece yolculukları.
aydınlatmasız, karanlık, tek şeritli bir yolda sonzusluğa yolculuk yapmak gibidir. hiç bitmeyecek gibi gelir o yol, uyumaya çalışır sıkarsın kendini başarısında ama uyandığında hala bitmemiştir yol delicesine düşünceler geçer aklından. *
gündüz yapılanlardan daha güzel olduğunu düşüdüğüm yolcuklardır zira hafif rahatsızlık verici bir huzur olur insanın içinde, o loş ışıkların altında hele bir de yalnız ve uzun bir yolculuksa bu, kendiyle başbaşa kalır insan ve sanki iç dünyasına yol alıyordur. olur olmadık şeyler gelir aklına, cevaplanmasa da olur sorular... tilki uykusunda yolun sonunda onu beklemesini istediği hayalleri kurar. koltuklar her geçen dakika sanki biraz daha alır onu kollarına ve tarifsiz haz duyduğu rahatsızlık başlar. molada bir sigara yakar dumanı içine çeker otobüse bakar ve onu götüreceği yeri düşler. istemediğiniz ayrılıklara götürüyorsa sizi o araba hiç inmemek istersiniz. keşke ömrünün geri kalanında yolculuk yapsa durmaksızın bu yolcu...
mp3 player ve yanında okunmaya değer neşriyat ile yapıldığında bünyeyi rahatlatan eylemdir. yolların uzun memleketimizin şartları çetin olduğu da göz önünde bulundurulursa sabaha kadar günlük hayatın içinde eskisi kadar kurmaya vakit ayıramadığımız hayallerle tatlı bir uykuya dalmayı özleyenler için fevkalade bir yöntemdir.
tadı öyle bir ayrıdır ki. insan tamamen kendi ile baş başadır. daha önce düşünmeye fırsat bulamadığı her şeyi düşünür. bir elekten geçirir. sonra işte, gerisi kendiniz ile baş başasınız işte. ve o üzümlü kekleri yavaş yavaş tüketin, sonra bünyeye fazla etki yapıyor aman diyim.
bir kaç mizah dergisi ve bir müzikçalar ile eğlenceli hale gelebiliyor; fakat çişi sık gelen insanlar için çekilmez bir eziyet haline gelebilir.
(bkz: ben)
kız arkadaşınız veya erkek arkadaşınız yanınızdaysa, güzel bir uykuda çekebilirsiniz.
yanınızda hoşlandığınız,kanka ayağına yatmak zorunda olduğunuz kız arkadaşınız varsa;kötü günleri düşünüp başını omzunuza koyduysa muhtemelen öpüşürsünüz.yolun birazı biz naptık ne ettik gibi klasik sitemlerle devam eder.sonra da battı balık yan gider dersiniz.aşkımsı bi olay olur.sonra çok acı çekersiniz.hayatımın en büyük tecrübesi böyle başlamıştı.ben şimdiden uyarayım da kimle gittiğinize ona göre dikkat edin.
güzel tenha ve rahat bir pencere kenarı koltuk, başını omzunuza koymayacak ve muhabbet etmeye çalışmayacak bir koltuk arkadaşı ve müzik üçlemesiyle harika bir yolculuğa dönüşebilecek olandır. gündüzün sıcağıyla sizi boğmaz, bütün insanlar konuşup durduğu için oluşan uğultu başınızı ağrıtmaz, herkes kendi dünyasında uyuyordur muhtemelen. karanlık havada dışarıya bakmak ve düşünmek gibisi yoktur, keyfini sürmek gerekir.
oturarak uyunur mu lan hem de hiç tanımadığım bi hemcinsimle yanyana olacak iş değil deyip yol bitene kadar gözler fal taşı gibidir efendim. zordur yani. camdan dışarısı da gözükmez. zor... zor.
şarzı full mp3 çalarlar, gece boyu kullanmaya yetecek, gerekse hesap makinasına kadar kurcalanabilecek bir cep telefonu, gözler bozuk değilse kitap ve yoldaşı gözlük gibi nesnelere çağrışım yapan etkenlerdir. gece yapılan otobüs yolculukları, bir terletmeyen alt eşofman demektir, bir kolay giyilip çıkarılabilen ayakkabıdır, bir şişme yastıktır, bir "2 tane topkek birden alabilir miyim?"dir. candır, kandır.
bir keresinde bütün gece oturmuştum yolda uyuyabilirim diye ama otobüste uyuyamadım otelde uyudum tatilimin bir günü boşa geçmişti sakın böyle hatalar yapmayın . . .
kolumu cama dayayıp, bir filozof edasıyla dağa taşa derin bakışlar atıp düşünmekten kendimden geçtiğim; hayatta yapmaktan en zevk aldığım aktivitelerden biri.
güzel yolculuklardır. yol tehlikesi, teröristi yüzünden işlek hatlar tercih edilmelidir. birde geceden sonra yolda araç kalmıyor, tenhalaşıyor. uçak yolculukları ile tarihe karışabilecek bir yolculuk ama genede tamamen kalkmayabilir.. aynı zevki bir avusturalya gibi uzak yerlere uçarak yapacağız demektir..
yolculuktan önce, uyurken otobüste osurma, yellenme tehlikesine karşı, dikkatli beslendiğiniz, az yediğiniz yolculuktur. otobüsdeyken şöyle uyarılar gelebilir, 'lütfen ayakkabılarınızı çıkarmayın'.
otobüs ilk mola yerine vardığında yürürsünüz, dinlenme tesisin geniş park yerinde. hafif kar varsa tatlıdır. telefonunuzu açıp sevdiklerinizi ararsınız. çok tatlı anlardır. hava serindir, etrafda binalar yoktur öyle.
tuvaletler temizdir genelde, tabi firmanıza kalmış... hediyelik eşyadan malzemelere bakarsınız. maalesef çakı taşımak yasaktır, sünnet olmasına rağmen.. almak istemezsiniz, yasak olduğu için... ufak radyolar vardır.......
park alanında kalmazsınız çünkü otobüs kaçar maçar. aç iseniz dinlenme tesisinde marketten bisküvi falan alırsınız. yemekhanesinde ise, öğrenci iseniz girmezsiniz, fiyatları görmemişseniz...
nedense bu yolculuklarda ağızda değişik bir tad oluşur, ekşimsi.. dişleri temizleme araçlarını almak lazımdır yanınıza.
birde birisi yağlı gözleme açmışsa otobüsün içinde, dinlenme tesisinde iken, otobüsün içini ağır bir koku basar ve görevliler yasak derler onlara..
bazen otobüs giderken sağa, sola sallanır ve millet ne oluyor diyerek olaya karışır. bana bir kere geldi 20 falan uzak yol seyahatımda... şöför değiştirdiler..