hoş olabilir.
ama olası tehlikeler ve "o saatte orada yalnız başına ne işi vardı?" replikleri anımsanır tabi ki çabucak vazgeçilir.
şehrim keşke buna uygun olsa.
çok ama çok sevdiğimdir. amma ve lakin gecenin şerri kavramından ötürü bizimkiler istersen git ama bizce gitme diye ruhumu presslediklerinden ve yanıma yandaş bulamadığımdan ötürü yapamadığımdır.
ama kulaklığını takıp ya da sadece senin ve yanındakinin duyacağı kadar sesi açıp -evet azıcık kıro gibi oluyor ama kulaklığı tek tek takmaktan iyi- böyle konuşmadan serinliği hissederek, belki biraz ürpererek, varsa eğer arada yıldızlara aya göz kırparak aheste aheste yürümek..
eyy hayat!! bilmeden ne halt ettim de acaba küçücük zevklerimi bile aldın elimden?? sana çok pis gıcığım var bilesin ve ilk açığında intikamım acı olacak haberin ola!*
Bazen gece yürüyüşe çıkmak istiyorum, sonra yürür gider ve dönmem gibi geliyor. Kitabımı alıp köşeme gömülsem daha hayırlı diyorum.
Sanırım yolu değil, gitmeyi seviyorum.
türkiyede kadınlara tavsiye etmediğim şekil, burası insanı bir memleket değil çünkü kadınlar için gerçekler böyle maalesef, gecenin sessiz boynuna inen kılıcım kadar gerçektir.
hele de mayıs ayının son geceleri yapmış olmak inanılmaz keyif veren bir durum. vallahi abartmayayım diyorum ama hani banyo yaptıktan sonra temiz pijamaları giyip yeniden doğmuş gibi hissedersin ya, ağaç kokularının püfür püfür estiği, tertemiz havayı alarak yürümek de bu örneğe eş değerdir. iyi geceler.
Altta şort üste Kapşonluyla deniz kenarında yürüdüğünüzde hem iyi gelen hem de hayatı sorgulatıp düşündürten eylemdir. Huzur ve karamsarlığın bir arada oluşudur.
benim gibi uyku düzeniniz bozuksa, kalabalık sokaklardan pek hoşlanmıyorsanız gecenin bir vakti ahmet haşim gibi etrafta dolanmak dünyanın en çok zevk veren eylemlerinden biridir.
özellikle ramazan ayında millet genelde sahura kadar yatmadığı için içiniz daha rahat dolaşabilirsiniz.