nerden ve neden geldiği belirsiz bir garip olma halidir.gözler usul usul dolarken insan neye bunca hüzünlendiğini düşünür düşünür durur ama nafiledir.bu ince hüzün garip bir haz da verir nedense insana.uzun uzun düşünür insan anılarını geçmişe küçük flash backler yapar.
sebebi ne olursa olsun hüzün güzeldir ve olgunlaştırır insanı.bu gibi bir durumda baştan savmak gereksiz ve yetersiz bir eylemdir doyasıya yaşayınız hüznünüzü efendim.
gündüz vakti çöken hüzünden daha iyi prognoza sahip olmakla beraber yine de nahoş bir duygudur.
kesinlikle, evet kesinlikle bir yerlerde saklanmaktadır.. belki bir pencere kenarında, yastığınızın altında, çıkarıp attığınız bir çorabın içinde, eski bir kitabın sayfalarının arasında.. ama mutlaka bir yerde saklanmaktadır.. ne zaman gece çöker, ışıklarını da alır gider güneş. belki de serbest çağrışımdandır ya da güneşin gidişine özenmiştir ve tüm gidenleri anımsatmaya yemin etmiştir..
gece gelir..
yalnızsanız da, değilseniz de, durduk yere, sebepli yere, belki sırf öylesine belki de bir aşkın derin acısıyla kavurulken geliverir.. hatta kelimenin tam anlamıyla çöküverir üstünüze
gece boyu ırzına geçer tüm umutlarınızın, anılarınızın, duygularınızın.. en güzeli uyumaktır..
uyumak herşeyin olmasa da çoğu şeyin ilacıdır.
yapacak bir şey bulamayan yalnızlığına, yalnızlıktır arkadaşlık yapan, kederlerin en karanlık köşesinde sevgiyi arayan, fakat yarınlarda umut bulan kişinin gece olan hüzünlü ve kasvetli duyguları.
genelde gözyaşlarınızı tutamazsınız zaten teksinizdir, kimse yoktur işte o zaman maskenizi bir kenara koyup düşünürsünüz sonra zaten inceden akan gözyaşları yardımınıza koşar. müzik eşliğinde ağlamak mazoşistliğin en doruk noktasıdır hele hele mad world ve still loving you tadındaki şarkıları dinlerseniz mekan kavramınızı yok edebilirsiniz.
tarafıma özellikle sonbaharda günlerin şiddetle kısalması ve havanın her gün biraz daha erken kararması ile geceyi beklemeden çöken hüzün , bünyemde derin depresyona sebep olduğunu bilmeden arsızca giriverir ruhuma , kalbimi alır içimi acıtana kadar sıkar , sıkar , sıkar.... artık her anım hüzündür benim...
kesin çöküş anı bir sigara yakılıp (kullanmayanlarda ise genelde neskafe içilirken cereyan eden) günün değerlendirmesinin yapıldığı andır. Artı ve eksiler ayrı birer kefeye konur ve her gece bakıldığında denklemin birbirine eşit çıkması boğazda bir kurumaya, zihinde tutulamayacağının nefs tarafından şimdiden bilindiği sözler verilmeye başlanır yarına dair. en kötüsü de her gece bir önceki gece hatırlandığında fazladan bir sigaranın daha elde yakılı olarak bulunmasıdır.
hüznün tek sevindirici yanı bu mukayese zorunluluğunun asla farkına varmamış insanların farkında olmayı sağlamasıdır.
hüznün en acımasız, en kovalanması imkansız, en yakıp yıkan türüdür. gece yıldızlar teker teker gökyüzünde belirmeye başladığında aniden geliveren, saatler boyu süren, şarkıların, filmlerin, resimlerin, anıların anlamsızlaşmasına sebep olan, geçmişte yaşanan hüzünlerin iç içe geçmiş halidir. kurtulmak zordur, katlanmaktır yapılacak tek şey. gecenin karanlığı bir kasvet gibi çöker insanın içine. sabahın ilk ışıklarına kadar sürer, güneş doğduğunda bir daha ne zaman geleceğini söylemeden çeker gider.