Eşsiz yorumcu Nükhet Duru yeni bir albüm ile karşımızda: Sanatçının başarılarla dolu 30 küsur yıllık müzikal kariyerinde yeni bir tepe noktasını işaret eden mükemmel bir "sound"a sahip, mükemmel bir albüm. Mehmet Teoman'ın öncülüğünde hazırlanmış eski şarkıların dans mikslerinden oluşan iki single dışında, çoğunlukla (her biri duygusal anlamda insanı bir seksen yere seren) "yavaş" ya da "ağır" (yani "down tempo", bilemediniz "mid tempo") şarkılar söylemiş olan Duru, ilk defa bu albümle, günümüzün hızını yakalamaya niyetleniyor, "up tempo" şarkıların ağırlıkta olduğu yeni bir sound ile karşımıza çıkıyor. (Ajda Pekkan'ın söylediği) "Sen iste"nin yaratıcısı Fuad Abdullah'ın büyük desteği ve emeğiyle ortaya çıkmış bu yeni sound, Duru'nun bugüne kadar belki de hep istemiş, beklemiş olduğu bir yapıya sahip: Hareketli, keyifli, fıkır fıkır hatta seksi. "Seks" ve "sound" belki de yan yana anmanın tuhaf kaçacağı (en azından iyi olmayacağı) iki alan ya da kavram. Ama söz konusu olan perküsyon ağırlıklı bir yapı ve seslendiren de Nükhet Duru gibi (her dem güzel ve bakımlı ve çekici) bir sanatçı olunca, bu iki sözcüğü yan yana getirmek o kadar da yanlış ya da anlamsız görünmeyebilir. Ritmin bilirkişilerinden biri saymanın hiç de yanlış olmayacağı Abdullah'ın kurduğu altyapı üzerinde yükselen Duru'nun sesinden her bir sözcük, altyapıyı tamamlayacak bir biçimde dökülmüş, vokalin bizzat kendisi, 'ritm'i oluşturan unsurlardan biri haline gelmiş. Abdullah ve Duru'nun uyumu gerçekten çok şaşırtıcı. Bir samimiyet kalesi olarak kabul edilmesi gereken Nükhet Duru'yu, (Mehmet Teoman, Cenk Taşkan ve Ali Kocatepe ile birlikte çalıştığı ilk dönemi hariç) bugüne kadar böyle iyi anlayan, değerlendiren başka bir prodüktör çıkmamıştı. Hem genel olarak müziği, hem günümüzün özelliklerini hem de Nükhet Duru'yu çok iyi biliyor ve tanıyor olduğu aşikâr olan Fuad Abdullah, bir yandan kendi içinde boydan boya uyumlu bir müzikal yapı oluşturmayı başarırken, bir yandan da popüler müziğimizin çok güçlü birkaç isminden biri olan Nükhet Duru ile çalışıyor olduğunu da unutmamış ve Duru'nun o eşsiz vokal biçimini şarkıların tamamının üzerine yaymış, yapılanları sarıp sarmalamasını sağlamış. Sonuç: Altyapı bir yana, vokal bir yana çekmemiş... Albümün kaydı, sanki 70'lerde, o eski "demode" günlerde yapılmış gibi olmuş; yorumcu ve bütün orkestra birlikte stüdyoya girmiş, şarkının icrası birlikte yapılmış gibi. Öyle bir ruh, öyle bir sahicilik. "Oradan kes buraya yapıştır"ın, "oradan taşı, buraya ekle"nin yerle bir ettiği "gerçeklik" duygusu, "... Gece Saat On iki"yi (bir eldiven gibi) sarmış, kuşatmış.
Bir aşk borcu
10 şarkılık albümün repertuarı, ilk bakışta (yaratıcılık anlamında) çok parlak görünmeyebiliyor. Albümde yalnızca (biri Mustafa Sandal, ikisi de Abdullah'a ait olmak üzere) üç yeni beste var. Üç yabancı beste + 4 cover ile de repertuar tamamlanmış. Ama yeni bir sound inşası için gösterilmiş çaba ve bu çabayla elde edilen sonuç, başka bir albüm ya da sanatçı için ciddi bir handikap sayılabilecek bu durumu kendiliğinden devre dışı bırakmış. Albümün tamamı dinlendiğinde insan şöyle bir hisse bile kapılabiliyor: Bu ritim, bu altyapı ve bu "ses" ile ne söylense olurmuş ... Ama albümün ekibi işi o kadar da şansa ya da oluruna bırakmamış. 2000'lerin başında yayınladığı "Say Amor" adlı single ile işin mutfağından çıkıp kendisini göstermiş de olan Fuad Abdullah'ın (birinin sözleri Murathan Mungan'a ait) yeni şarkılarının ikisi de mükemmel. Mustafa Sandal'a ait 'Şarap Gibi'nin sözleri de Abdullah'ın; bu da iyi ya da yerinde bir karar. Sandal ve yaşıtları, ne yazık ki başka bir pencereden bakıyor olup bitenlere ve bu pencereden görülebilenlerle Nükhet Duru'ya uygun bir dünya kurulmayabilirdi... Albümün 'cover' kontenjanı da çok derli toplu. Popüler müziğimizin sağlam isimlerinden biri olan Suat Sayın'ın "On ikiye On Kala", zamanında Kibariye'nin büyük bir hit haline getirdiği "iyimserim" ve Seyyal Taner'in üne kavuşturduğu bir Çiğdem Talu - Melih Kibar şarkısı olan "Gülme Komşuna", Nükhet Duru'nun sesinden bambaşka şarkılar haline gelmiş. Bir yandan yeni gibi duran, bir yandan da geçmiş ile bağları kopartılmamış olağanüstü güzellikte şarkılar. Belki 'iyimserim'in oryantal havasının fazla törpülendiği (ya da biraz kurutulduğu) söylenebilir. Ama belki de, şarkının bütün bir albüme uyum sağlayabilmesi, diğerlerinin arasında sırıtmaması için bunun böyle yapılması gerekmekteydi... Çok zor bir virajı aldı Nükhet Duru. Bir evvelki mini - albüm arası çalışmasında yer alan (mükemmel söylenmiş ama o zamanın piyasa şartları nedeniyle herkese duyurulamamış) "Beni Tanıma" ile dönmek isteyip de dönemediği bir virajdı bu. Bu viraj alındı, önümüzdeki beş-on yılın bütün yolu da Duru için açık artık. Nükhet Duru'suz bir hayat neye benzer bilmiyorduk, Allahtan bilmek zorunda da kalmayacağız.
Keşke olsa Nükhet Duru'nun eski-yeni kliplerinden, konser kayıtlarından oluşan bir DVD
"Mühür"ün yeni bir baskısı
Orijinal versiyon ve remikslerden oluşacak iki (hatta üç ya da dört) disklik bir best of
Keşke olmasa
Herhangi bir Nükhet Duru şarkısının, herhangi bir "cover"ı
nükhet duru'nun 2006 yazı başında yayınladığı albümü.
--spoiler--
Türk Pop Müziğinin en özel yorumcularından Nükhet Duru, beş yıl aradan sonra çıkardığı Gece Saat On iki adlı albümünü, yepyeni bir sound/ alt yapı ile müzikseverlerin beğenisine sunuyor.
Gece Saat On iki albümü Nükhet Duru'nun usta yorumculuğu dışında müzisyenlik anlamında ilk albümünden bu yana olgunlaşarak bu günlere ulaşan ve pozitif anlamda gelişen çizgisi, son yıllarda pop müziğinin gerçekten de beklediği, uzun zamandır aradığı nitelikli kaliteli bir albüm beklentisine yanıt verecek özelliği fazlasıyla taşımakta.
Dans ve chill-out ağırlıklı albümün en çok dikkat çeken noktası çağdaş bir sound/ altyapı çerçevesinde değişik müzik türlerinin ve Nükhet Duru'nun usta yorumculuğunun mükemmel uyumu. Müzik yelpazesinin bu kadar geniş olduğu Gece Saat On iki gibi bir albümü de ancak Nükhet Duru gibi bir sanatçı hakkını vererek hayata geçirir diyor, keyifli dinletiler diliyoruz.