dertten, aşktan, borçtan, anadan-babadan belki de bambaşka ağrılardan dolayı insan evladının böğrüne saplanan hüzündür. tek farkı her yer karanlık olunca, el ayak çekilince ve kendinle başbaşa kalınca hortlar içinde.
Nedir ki başka zaten gecenin olayı budur zaten gündüz fişek takılcaksın iş güç koşuşturmaca gece yorulacaksın alacaksın kahveni çayını muhasebeni yapacaksın hayallere dalacaksın gecenin karanlık koynuna kaptıracaksın kendini.
Hüzün ve gece. Sanki bir-birine aşık iki kelime. Bazı geceler hiç bitmesin ister yürek. Hiç olmasın sabah. Sarılacağım o hayale... o soğuk kış gecelerinde...
Eve gelip, odamıza yerleşince çöken hüzündür. Ayaklarımızı uzatır, oluşan sessizlikte hayatı sorgulamaya başlarız.
Sonra kafa dağılsın diye hafiften alkol almaya başlarız. Akabinde duvarlar ile konuşuruz.
Ahhh Ulan felek! Diye bağırırırız. Yani bende böyle oluyor.