"yarın yine sıkıcı ve aynı şeyler olacak", "keşke şu konuda biraz daha şans tanınsaydı", "şu an yaptıklarının ceremesini çekiyorsun", "yarın her şeyi ardımda bırakıp balık tutmaya mı gitsem acaba", "peki ya elimdeki bütün parayı şişelerce viskiye yatırsam nasıl olurdu", "her şey düzelecek mi peki", "onları hiç sevemedim", "hayat bu mu, bu nasıl hayat", "adama bak beni mahkemeye verecekmiş, versin bakalım görelim", "insan o anda sahip olamadığı şeyleri özlermiş, ona sahip olunca da değerini bilmezmiş, ne kadar da doğru", "yok daha değil, biraz daha uğraşmam gerek o konuda, sabretmeliyim aynen", "ankara'yı özledim, üstelik şimdiden"... diye devam eden ve karman çorman bir şekilde beynin içinde dönüp duran sorular ve cümleler fırtınasıdır. bir günümün gecesi de düşünmeden geçecek mi acaba diye merak ediyorum şu sıralar. sanırım beni ayakta tutan en büyük şey kendime olan inancım, onu da kaybetmek istemiyorum desem yeridir.
yaptığın hataları, yapmak istediklerini, üzüntülerini, mutluluklarını, sorunlardan çıkış yollarını vs. akla gelmeyen bir çok şeyi kendi içinizde soru cevaplarla çözmenizi sağlayan eylemdir. bir nevi sizden iki tane olur yanınızda biri daha yatar. o bir şey söyler, siz söylersiniz. sabaha kadar kendinizle konuşursunuz. bir yol bulana kadar tabi ki.
gece olmuştur. ışığı kapatırsın yatağa uzanırsın günün yorgunluğu çökmüştür üzerine.düşünürsün olanları olmayanarı.sevdiceği düşünürsün acaba şimdi ne yapıyor diye,uzaktaysan aileni düşünürsün,işini düşünürsün işler yolunda değilse,geleceğini düşünürsün geleceğe yönelik planlar yapıyorsan,günün muhasebesini yaparsın kısaca.