Bazen motor sürmek gelir aklıma, simsiyah giyinir çıkarım gecenin 3'ünde 4'ünde, boş caddelerde ıssız sokaklarda amaçsızca basarım, sadece amacım motora binmek olur o ruhu hissederim, aklıma gelince yaparım geceleri bunu, bazen de balkona çıkarım sabah ezanına müteakip, elime defterimi alıp semâya bakar şiirlerimi yazarım..
Bazen de "o" gelir aklıma, hani gün geçtikçe daha da az hatırlanan şeylerden...
Bazen sadece duvarlara bakarım, bazen de bir aynanın karşısına geçip kendimle içsesimden konuşur kendimi yererim..
Özlem, özlenen kişi, özleniyor muyum diye düşünmek, özlenmediğinin farkına varıp ne bokuma seni özlemeyen kişiyi özlüyorsun diye kendi kendine kızıp, hayallere Dalarak uyumak.
Birileri uyur, birileri vardiya saatinde, birileri soğuk bir hastane odası, birilerinin boğazından belki geçmemiş bir lokma açlık ağrısı...sarhoşlar, bank müdavimleri, evsizler...kenarından tutunduğu hayatın sahte yüzü...
omlet yapmak için yumurtayı kırmak zorundasın diyordu reddeden adam...filmde...diyordu. fayt klap.
Bazı geceler kırılan yumurtalar ardarda...sabaha omlet yapmadığın yumurtaların katili olarak bakacaksın aynaya.
Tak maskeni korkak insan!
Kaçıncı perdesini yalnız senin bildiğin aynı oyun tekrar başlıyor.
gündüz akla getirilmek istenmeyen ne varsa, gecenin karanlık perdesini indirmesiyle ortaya çıkarlar.
hayal kırıklıkları.
geçmişte düşülen hatalar.
telafisi olmayan pişmanlıklar.
yalnızlıklar.
gelecek kaygısı.
bazen gece balkona çıkıp oturmak istersiniz yıldızları görmek adına fakat gecenin buhranında her yıldız kalbinize atılan bir bıçak darbesi olur.
Bir yandan enkaz kaldırmakla uğraşıp diğer yandan hızla geçen zaman içinde kanser gibi tüm hücrelere yayılan o'nun yoksunluğunun neden olduğu delirmeme mücadelesi vermek yer bitirir insanı...
Çapraz binada bir anne oğul var. ikisi de yaşlı. Evden sürekli yüksek seste bir televizyon sesi geliyor. Küçücük eski tip bir televizyon var mutfağımdan görünüyor ve bir masa. Üstü hep yemek dolu. Teyze hep temizlik yapıyor. Hayret edersiniz; o yaşta bu gayret! annelik duygusu çok değişik bir duygu. Öte yandan üst katlarında her zaman erkenden uyuyan bir aile. Gece katiyen ışıkları açık göremezsiniz. Üstelik çocuklar küçük değil. Ben o yaştayken annemi hiç dinlemez hep otururdum saatlerce. Bir bipolar olarak bunlar benim suçum olamaz. Şimdi ilaçlar sayesinde uyuyabiliyorum tabi. Bir fili bile uyuyabilirim. Sosyal medyada yakınlarımı izliyorum bir de ülke ülke geziyorlar yine. Hep soruyorum kendime "normal bir insan olarak doğmuş olsaydın şimdi nerede ve ne yapıyor olurdun?" Diye.
Tanrı daha doğmadan önce mi benden nefret etmişti yoksa? Bunlara da takılmıyorum. Neyse. Bilmiyorum. Bazen bir anda gitmekten korkuyorum. Kayıp gitmekten bahsediyorum elbette. Bu dünyaya ait değilmişim gibi geliyor. Nereye gidersem gideyim mutlu olamayacak gibi hissediyorum. Böyle hastalığın ben!