kimi insan sabahın erken saatlerini kimi günün en canlı saatini kimiside geceyi sever. ben gündüz kalabalığında kalabalığa karışmayı, insanların içinde yok olmayı sevenlerdenim ama gece ise gündüz kalabalığında kaybettiğim özgürlüğüme kavuşmanın vermiş olduğu duyguyla; kendimi dinlemeyi, uzun uzun düşünmeyi, yazmayı, çizmeyi, kimi zaman ağlamayı, kimi zaman ise hayal dünyamda mutlulukla yok olmayı severim.
gecenin karanlığında gizlenen saflığında kendi özümü bulmayı, gecenin sessizliğinde kendi sesimi duyabilmeyi, etrafımdaki insanların uyuyan masum , maskelerini çıkartmış hallerini seyretmeyi, camın dışındaki karanlığı seyrederek aydınlığın geleceğini bilerek beklemeyi, en çok ise kendimle baş başa kalmayı severim.
gündüzde kaybettiğim kendimi gecede bularak, biraz dinlenip biraz uyuyarak ,varlığıma geri dönebilmeyi enerjimi depo edebilmeyi karanlıkta düşünmeyi kimi zaman ise korkusuyla ürkütmesini de severim ama en çok ise bana sabahı getirecek olmasını severim gecenin.
gece sessiz ve karanlıktır. yaptıklarınız sadece sizin için gözler önündedir ayrıca gündüz yapamadığınız ve ertelediğiniz işlerinizi yapmak için ideal bir zamandır. ve en önemlisi de sessiz olmasının en güzel getirisi olan düşünme ve bireysel sorgulama olanağı sunmasıdır. yani tam oturulup düşünülecek zamandır. yaptıklarınızı yapacaklarınızı, çevrenizi ve en önemlisi kendinizi sorgulamanız için ideal bir zamandır.
teşekkürler makina.