beni sokmamak için bir gömleği ısıran, zehrinden utanan siyah yılan geceye karıştı
tutmak için ne bir istek ne de bir hikaye avunmak için
görmek için ne bir uzaklık ne de bir sözcük açıklamak için
siyahtı, bıraksam hemen yılışırdı ihanet
bıraktım, geceye karıştı
mağrursun,
zarif bir hamleyle büküldün
kanadığın belli bile olmadı
ne bir gerekçe kalmanı gerektirecek
ne bir sitem beni borçlu çıkaracak
gittin
bin gece yetmez şimdi olmazlığına
işte al sana, yaprakları dökülen bir sonbahar, kayıtsız
al sana yürürken aksayan ihtiyar bir dürtü, şiddet
al sana her seferinde sözleri değişen bir şarkı, jim söylüyor
ben gidiyorum, gidiyorum ben
bileceğiz ayrı ayrı, orda ve yalnız
gidiyorum ben
bin gece yetmez şimdi olmazlığına... yeni sözcükler edindim telaştan... işte sen yoksun falan. işte o artık yok falan. işte, orospu yüzüstü bıraktı falan.
işte, gece meleği ben şimdi ne yapayım gibi.
bir anne gibi üstüme başıma çekidüzen verip
harçlık koyan bir baba gibi gizlice cebime
bir arkadaş gibi kötü haberi gizleyen
beni kimselere emanet etmediğini
beni kimselere değişmediğini söyleyerek...gittin
bin gece yetmez şimdi olmazlığına
Uyarı verdi yönetmen, bir aşk için sanal bellek yetersiz
Uyarı verdi işportacı, az önce başka birisiyle geçti
Uyarı verdi barmen, göğsünde jilet yaraları var
Uyarı verdi bekçi, geç saatlerde yalnız dolaşıyor
saçmasapan, korkak, aptalca, gayrımeşru, öksüz , tek gerçek: