gece 23:30'dan sonra başlayan çöküntü 02:05 itibariyle bildiğin hüzüne dönüştü. mfö bodrum bodrum çalıyor arka fonda, gözler nemli, ne sikime nemli bilmiyorum ama insan dertleniyor anasını satayım. valla efkarlandım, melankoli had safhada bari sözlüğe gireyim de içimi dökeyim dedim. off offf ulan yaşam derdi, stresi, gelecek kaygısı, toplum baskısı gece yarısı böyle ortaya çıkıyor işte.
yalnızlığın hüznüdür belki. belki de hasretiyle yanıp tutuşulan sevgilinin hüznünü yaşarsın. kendinle baş başa kaldın mı vazgeçilmezdir bu. gece ise derdine dert katan olur.
gece daha yalnızlık bastırır.
gece dinlenen müzikler daha ağır gelir.
gece güneş gibi aydınlatmaz ay gibi karartır.
gece herkes için uyku vaktidir senin için değil.
yalnızlık hissinden kaynaklanmaktadır. insanlar gün içinde aslında ne kadar yalnız olduklarının farkına varamazlar ama gece olupta fiziken de yalnız kalınca. işte o zaman yalnızlık insanın başına vuruyor.
anlamsız yahut sebepsiz sanılan en anlamlı ve doğal ruh hallerindendir. kimi gece günah çıkarışların sessiz çığlıkları eşliğinde, kimisinde ise hak etmedim haykırışlarında kaybolmaktır.
her şeye şükretmelidir en azından gecenin saygınlığından; gecenin tadına varılmalı; hüznü de sahiplenmelidir. güzeldir şugardır bunlar. için bomboşluğundan iyidir her şey...
sadece gece çöken hüzündür. ne vardır bu gecede gecenin gizemi nedir. gündüz mutluyken insan nasıl gece karalar bağlar. cevabı hiç mantıklı olmayacak bir soru kafamda gece çöken bu hüzün olayı.
Cahit Sıtkı Tarancı nın "gece bir neticedir" şiirini akla getiren durum.ademoğlunun kafasını kuma gömen yaratılmıştan bir farkı daha keşfedilmiştir artık.biri gerçeği görmemek için karanlığa sığınır,diğeri gerçeği farketmek için geceyi bekler.
böyle resmen boğazımı düğümlüyor şuanda bu hüzün. kovmaya çalışıyorum gitmiyor. boğazımda kaldı, çekilmiyor, nefes aldırmıyor. gündüz olan kalabalıktan eser yok. yapayalnız duruyorum öyle karanlıkta. bir sigara, bir ben bir de müzik fonda. biz olduk artık,ayrılmıyoruz bile. çünkü her gece tek yoldaşım onlar. bu böyle gider, bir devran daha gider. ama hüzün baki. kocaman mutluklarda bile birazdan bitecek diye hüzünlenmek boşuna mı?