uyku, insan beyninin muhtelif sektörlerinde depolanmış olan bilgi parçacıklarının birleştirildiği ve gereksiz bilgi kümelerinin silindiği bir süreçtir. bu aynen, bir bilgisayarın dosya birleştirme ve gereksiz dosyaları silme işlemleri sonucu hafızasını temizleme ve aynı tür dosyaları ya da bilgi parçacıklarını belli bir disk sektörüne kaydederek hafızada kendine yer açma sürecine benzer ki bu esnada görülen rüyalar; gören kişilerce hızlı ileri sarma, hızlı geri sarma, yavaş tekrarlar şeklinde algılanabilir. rüyaların çoğunun karmaşık ve anlamsız olma sebebi de budur.
muhtemelen uyanır uyanmaz bi küfür edip a......... onası rüyaydı ya diyip aniden gitmesi gereken işi aklına gelince deli gibi hazırlanıp işe gitmek ardından tüm gün boyu rüyayı hatırlamaya çalışmak...
insan bilhassa sözlükçü çok uğraşır hatırlamak için ama olmuyorsa hatırlanmıyorsa
sözlükçü : (bkz: koy g*tüne rahvan gitsin) bi daha görürüm nooolcek...diyiverir...
--spoiler-- Francis Crick ve yardımcısı Graeme Mitchison'a göre, rüyaların en önemli amacı unutmak. Yani, esas olarak unutmak için rüya görüyoruz. Bu teoriye göre rüyaların amacı, beyindeki gereksiz hatta zararlı bazı bağlantıların yok edilmesi. Bu "ters-öğrenme" modeline göre rüyalar sırasında bağlantılar güçlenmiyor, tam tersine zayıflıyor. Rüyaların çoğunun hatırlanamamasının sebebi de bu ters-öğrenme mekanizması. istenmeyen, faydasız nöron bağlantıları REM uykusu sırasında belirleniyor.
--spoiler--
muhtemelen akşam yemeğinde lahmacun üzerine beyaz şarap almış, dolayısıyla uyurken poposu açıkta kalıp, sabah uyandığında hay allah seçemiyorum yaa diye hayıflanan insana "gece gördüğü rüyayı uyandığında hatırlamayan insan" denir.
