insana büyük bir şeyin parçası olduğunu hissettirir. büyük şeyler başarabileceğinin.. ne de olsa gökyüzü limitsizdir. umut verir insana gece gökyüzünü seyretmek.
Koca beton yığınlarından metropol de yaşayan insanların gökyüzünü seyretme imkanının kısıtlı olduğu bir durumdur . balkona çıkıyorum başımı gökyüzüne kaldırıyorum ve karşı apartmanın ipe asılmış çamaşırlarıyla karşılaşıyorum, istek gidiyor.
güneşin gidişiyle üşüyen deniz kumlarının üzerine çıplak bir şekilde uzanıp dalgaların sesiyle birlikte içmeden sarhoş olmaktır. tabii siz yine de yanınızda iki bira bulundurunuz ki eğer gökyüzünden üzerinize doğru bir yıldız kayarsa ona şerefe diyebilesiniz.
Ay bile sarhoş etmeye yeterken bu yıldızlar insanlığa çok değil mi ? (bkz: lunatic) keyifli bir eylemdir özellikle ben gibi astronomi sever yazarlar için. Umarım gelecekteki eşiniz şu an sizinle aynı anda aynı yıldıza bakıyordur.
Serin bir yaz gecesinde, etrafı ışıktan ve insandan yoksun bir yerde yapılması gereken eylem. Çimenlere uzanılır, gözler gökyüzüne çevrilir. Önce bir yıldız görürsünüz, dikkatli bakarsanız evrenin tamamını görüyormuş gibi hissedebilirsiniz. Bir an aklınıza bu kocaman evren karşısında ne kadar küçük olduğunuz gelir. Gökyüzü genişler, ruhunuz genişler. Yalnız ya da sevgilinin göğsüne başınızı koyarak da gerçekleştirebilirsiniz. Mühim olan o anın içinde yaşamak onca yıldızın arasında kendinizi hissedebilmektir.
istanbulda bunu yapmaya kalktığımda gökyüzünde en fazla iki üç tane yıldızla biraz da keyifsiz geçiririm. Ama eğer geliboludaysam işte o zaman mükemmel. Gökyüzü alabildiğince yıldız dolu olur. Bende daha keyifli. Çok fazla parlak olanından az olanına hatta yanıp sönen ve kayan yıldız bile görebilirsiniz.. Eğer bişeyleri sahipleneceksen gökyüzünü sahiplen demiş şair.. Çok da güzel demiş..