sevdiğin eşyaların hırpalanmasına tanık olduğun zamanların bile solda sıfır kaldığı hüzün. ucu kurumuş beyaz bir ekmek, cebinden kırık çıkan sigara, yıllar sonra çok sevdiğin bir şiir kitabının 35. sayfasından çıkan sararmış "ve sen" diye başlayan notlu kağıt gibi metruk ve melankolik gelen ellerinin yıpranmışlığı değil midir, gece gece sathından parmaklarını açıp bakınca üzen? "kimin eli büyük bakalım" diye serçe parmaklarını gülümseyerek sürtüştürdüğün sevgilinin o keyifli ellerinden uzak kalmak, yüzük parmağının eğriliğinde yalnızlığını düşününce ellerine trajedi yazasın gelir. ama o yumruk olur.