dağılmış sonra bir araya gelememiş düşlerin göz bebeklerine hücum eden solgun ve ölgün parlaklıkları. sen hangi sonbaharın gelişine soğuk balkonlarda yalın ayak ve 5 40 gecelerde ellerin cebinde yorgun gözlerle daldın ki. dalamazsın o benim işim. yine bir sessizlikle sevişen gecede akvaryumdaki yosunlu suyun harelenip pencerelerin kızgın rüzgar hışmına uğradığı zaman diliminin ortasında nefes almak icin balkona çıkar ve üşüyen ayaklarınla gökyüzünde ölmek üzere olan yıldızlara bakarsın başın dimdik. kafanı hiç düşürmeden işaret parmağınla bir sigara çekersin cebinden. usulca yakıp kutup yıldızını ararsın. bir daha bakarsın bir daha götün donar sabah rüzgarında tekrar eve dalarsın. doğaya direnmek zordur.
taşa takılup kafa üstü çakılmak için bahane aramaktır.
muhtelif zamanlar da x yaparken ya da şeklinde yıldızları izleyen arkadaşım yol paran yoksa verelim taksi paranı evine git. otoban kenarından yürüyoeum demenin en romantik yollarını bulmaya çalışmaktan belki vazgeçersin.