sağanak sağanak ıslanmak. birkaç dakika ellerin cebinde yağmura kafa tutarak yürürsün ve sırılsıklam olup eve dönmezsin tabiki. elini cebinden çıkarıp bir sigara yakarsın ayak parmaklarına kadar ıslatan sağanağın altında daha hızlı yürümeye devam edersin. hani aylarca özlemini çektiğin bir şeyi yapmanın verdiği mutlulukla hafiften gülümser ve yine bir elini cebinden çıkarıp saçlarının arasında gezdirdikten sonra gökyüzüne gözlerini yağmurdan kaçırarak bakmaya çalışırsın.durmazsın!yağmurluğu üzerinden atıp bir sigara daha yakar ve yürümeye devam edersin, bir sigara daha yakar suratından dökülen yağmur damlalarının arasında kalmış ıslak dudağına tutturmaya çalışırsın. sonra daha da hızlanırsın, sırılsıklam olmuş gömleğini de çıkarıp atarsın. omuzlarından aşağıya bir sağanak başlar ve sen durmazsın. ayakkabılarını da ayağından sallarsın. yarı çıplak, yalın ayak ve sırılsıklam bir pantolonla ellerin cebinde özlediğin ne varsa sevişip evine dönersin.
birşeyleri boşvermektir, artık uğraşmak istememektir. bunun için delicesine yağan yağmurda, gökyüzünden kendini kaybetmiş gibi gelen damlalarla birlikte kendini kaybetmektir. huzur vericidir.
hikaye yazmayi gerektirmez bi bokta ifade etmez. ne romantiktir ne bosvermisliktir sadece filmlerde gorup bi sey sandigimiz eylemdir. insana birsey hissettirmez islanan pantolona soversiniz olan bu. dusunceli adam oturur balkona sigara icer uyumaz dusunur amk yagmurda yurumekte ne.
arabaların ışıkları parlatır ilkin yağmurun yağışını, karşıya geçmek istersin, yanından hızlıca geçen bir arabayla üstün ıslanır, bakarsın o arabanın arkasından sanki ıslanmamak için ağızdan çıkmaz o küfür, gidiyordur o araba yağmuru parlata parlata...
sonra kırmızı ışık yanar, vücut bulmuş bir hayaletin geçişini görür arabalar...
düşünerek yürüyorsundur iyi veya kötü şeyleri, bir an dalgınlığın geçer kendini görürsün yere bakarak, yeni bir yağmur damlası dağıtır yerdeki silüetini, o an belki bir hiçsindir belki ileride biriyle karşılaşacaksın belli mi olur. ayaklarının ıslandığını hissedersin, bilirsin o ıslaklığı, deniz kenarına vuran köpüklü dalgalardan bilirsin, her an kumlar çekilecek gibi altından, ama şehirdesindir, esnaflar kepenkleri indirmeye başlamıştır artık. sadece kestane satan arabalar kalmıştır buharıyla birlikte, yanından geçersin bir öpücük gibi yüzüne vurur o buhar, bir yerden tanıdıktır o öpücük.
sırtında başka bir yüz vardır artık, seni görmek istemeyenlerin gözlerine hitap eder. dostum, sırdaşım dediğin kişilerdir onlar.
bir araba sesi yaklaşır, bir taksi durur yanında, kornaya basıp gider. ölümü hatırlarsın, saate bakarsın, zaman durmamış, daha fazla yürümeli.
kuru kuru çizgili pijamayla oturmaktan iyidir. Ama Sağlığına şükredersin eve döndüğünde. Fakat Batık şehirler gibi yaşadığını hatırlar sana. Lakin rahatımızı yakmaya alışkınız.
Bazen her şeyden sıkılıp saçlarını doğaya ellerini cebine bırakmak. Birkaç yüz metre yürümek çok rahatlatır. Ya böyle duygusala bağlanıyorsun ya otomatikman o engel olamadığın duygular gerçekten acayip. Yağmurluğundan süzülen yagmurun sesini bile unutuyorsun.
Çaresizlik sembolüdür belki de. Pişmanlığın da olabilir, hataların, veya tam tersi, mutlulukların, umutların, beslenen hayallerin. Tabiat ile başbaşa bir şekilde gökten yağan nimet saçlarına damlarken insan huzur da bulabilir.
kulaklikta sessizce sakin bir muzik dinler ve sigaranizi yakip dudaginizin kenarinda icerken nereye gittiginizi bile dusunmeden yapilirsa hazzin doruklarina cikaracak olan eylemdir.