gece edebiyat

entry6 galeri3
    1.
  1. bana ait kişisel bir edebiyat blogunun adıdır. ziyaret etmek için http://geceedebiyat.blogspot.com.tr adreesine tıklayabilirsiniz.
    1 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. sloganı "...hiç gece yazılanla gündüz yazılan bir olur mu..." olan blog sayfasıdır...
    1 ...
  5. 4.
  6. Bir Şarkının Düşündürdükleri

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/860726/+

    Durduk yerde bir şarkı mırıldanmaya başlıyorum. Bilinçsiz bir şekilde... Yavaş yavaş sesimi yükseltiyorum ve şarkının sözlerini bilinçli bir şekilde söylemeye devam ettiğimi fark ediyorum.
    Gökyüzündeki yıldızlardan bahsediyor şarkı... Sitem dolu... Gökyüzündeki yıldızlardan daha yalnız olmak...
    Gözümün önüne bir kadın geliyor. Kızıl saçlı, güven uyandıran bakışlara sahip bir kadın... "Yok," diyorum, "bu şarkıyı bu kadından değil, başka birinden duydum." Hafızamı zorluyorum. Aykırı bir erkek ses sanatçısı geliyor gözlerimin önüne. "Evet," diyorum, "işte bu sanatçı söylüyor." Döneminin en aykırı kişiliklerinden biri... Sırf aykırılığı yüzünden hala (ölümünden sonra bile) eleştiriliyor, sırf aykırı olduğu için (sanatına bakılmaksızın) sevilmiyor.
    Dudaklarımın arasından şarkı sözleri çıkmaya devam ediyor. Ancak aykırı bir kişilik bu şarkıyı söyleyebilir!
    Yalnızlığın hüznünü ruhumda hissediyorum.
    Şarkıyı tekrar tekrar söylerken, yalnızlığı hatırlatan yazarlar, şarkıcılar, şairler geçiyor aklımdan. Bir film sahnesinden, bir kitaba giriyorum, bir şiirden çıkıp, bir öyküde buluyorum kendimi. Olaylar, yerler, kişiler değişiyor, fakat hissettiklerim değişmiyor.
    Dudaklarım hala şarkıyı mırıldanıyor, fakat tek farkla; artık göz yaşlarım da dudaklarımın açılıp kapanmasına göre yön değiştirerek, hislerimi daha da derinleştiriyor.
    Kim demişti, ben ne zaman yalnız kaldığımı bilmiyorum, her zaman yalnızdım onu biliyorum, diye. Kalabalıklar etrafında yalnızlığını unutan şair kimdi; Murathan Mungan mı?
    Yalnızlığın Senfonisini kim yazmıştı?
    Bir anda Oğuz Atay'ın bir öyküsünde buluyorum kendimi. “Korkuyu Beklerken” yalnızlığım derinleşiyor.
    Lars von Trier'in bir filmine giriyorum. Korkuyu beklemeyi bırakıp, her dakika korkuyla yaşamaya başlıyorum.
    Ve tabii yalnızlık hep içimde...
    Bir filmden, bir kitaptan, bir şarkıdan çıkıp normal hayatıma dönemiyorum. Çünkü normal hayatımı bunların içinde buluyorum. Tek fark; bunlar sayesinde normal yaşantımın acısını daha da derinden hissediyorum.
    Yavaş yavaş sesim kısılıyor. Gözyaşlarım izlediği yollarda kuruyor. Ağzıma tuzlu bir tat bırakıyor bu şarkı. Tekrar söylemeye cesaret edemiyorum.

    Yazıda Adı Geçenler

    Mırıldandığım Şarkı : Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar
    Kızıl Saçlı, Güven Uyandıran Bakışlara Sahip Kadın : Candan Erçetin
    Aykırı Erkek Ses Sanatçısı : Zeki Müren
    “Ben ne zaman yalnız kaldığımı bilmiyorum, her zaman yalnızdım onu biliyorum!” diyen ve kalabalıklar etrafında yalnızlığını unutan şair : Murathan Mungan
    Yalnızlığın Senfonisini Yazan Kişi : Sezen Aksu
    Oğuz Atay’ın Öyküsü : Korkuyu Beklerken
    Lars von Trier’in Filmi : Dogville

    Tuna BAŞAR

    /otuzbirtemmuzikibinbeş yirmiüçotuzbir
    izmir/

    http://geceedebiyat.blogs...rknn-dusundurdukleri.html
    1 ...
  7. 5.
  8. Hayat Notları -I-

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/860742/+

    1
    Hayat notlarıma, bana göre, dünyanın en büyük şairinden,
    Nâzım Hikmet'ten alıntıyla başlıyorum.
    Hayatı "Anlamağa çalışıyorum, inanmayı yitirmenin pahasına".

    2
    inanç sadece dinle mi alakalıdır?
    ideolojik ve felsefi inanç,
    dini inanç kadar önemli değil midir?

    3
    Bu ülkede yaşamış en inançlı insan kimdir?
    Tabii ki Mustafa Kemal Atatürk.
    Hem dini, hem de ideolojik...

    4
    Hayat=insan+inanç
    Bu ikisinden biri olmazsa, hayat da olmaz.

    5
    inançsızlık da bir inançtır.

    6
    Hayatı hep şiir tadında yaşamak istedim.
    Ama bir türlü beceremedim.
    Bu yüzden şiire, karşı koyamadığım bir bağımlılığım var.

    7
    Tabii ki hayatı en iyi anlatan şair Nâzım Hikmet.

    8
    Son dönem Türk Edebiyatında, hayatı en iyi anlatan iki romancı:
    Selim ileri ve Kürşat Başar.

    9
    izmir bende her zaman şiir tadı bırakır.
    izmir'i özellikle Nâzım Hikmet şiirlerine benzetirim.
    Nâzım'ı okumamış ve izmir'i görmemiş insan aynı seviyededir.
    izmir'i bir kez bile görmüş olan insan izmir'e aşık olur.
    Ve Nâzım'dan bir dize okumuş olan insan, Nâzım'dan bir daha kopamaz.
    Ve Nâzım'ın şiirleriyle izmir, insana aynı tadı verir.

    10
    ilk bölümü yine bir Nâzım dizesiyle bitirelim:
    Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    Ve bir orman gibi kardeşçesine

    Tuna BAŞAR

    Not: Bu notlar "Lacivert Sanat E-Dergi"nin Ağustos 2006 tarihli 2. sayısında yayınlanmıştır.

    http://geceedebiyat.blogs...10/08/hayat-notlar-i.html
    1 ...
  9. 6.
  10. Şehvet ve Ümitsizlik

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/860764/+

    işte
    sonunda bir kadını arzularken
    ona aşık oluyorum
    şehvetin etkisi kalbimde sevgiye dönüşüyor
    imkansızlıkların etrafında dolaşan
    ayrı dünyalar
    ve ayrı insanlar
    iki kalp arasındaki
    sırat köprüsünden aşağıya düşmeden
    geçmeye çalışıyor...
    kıldan ince kılıçtan keskin gözlerin
    şehvet ırmaklarımı kurutuyor
    ellerin kalbimi boğuyor
    ve kokun hayal dünyamın penceresini
    karanlığın kollarına bırakıyor...
    karanlıkların içinden
    bir ışık parıltısı
    seni ansızın zihnime yerleştiriyor
    ve bir anda kalbim duruyor...

    seni sevmek
    ölümü bekler gibi beklenebilse
    ve bir ümit olsa keşke.

    Tuna Başar

    / 05.12.05 Afyonkarahisar/

    Not: Bu şiirsel karalama "Genç Hayat" isimli derginin 13-26 Eylül 2006 tarihli 17. sayısında yayınlanmıştır.

    http://geceedebiyat.blogs...sehvet-ve-umitsizlik.html
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük