korkuyla cesaretin birleşme işidir.
önce bi gündüzler çuvala mı girdi lan diye sorarız, sonra bi gaza geliriz, sonra bi anda atlayıp (yavaş yavaş gidince kere geri dönülme imkanı var) önce yüzüp sonra korka korka geri çıkmaktır.
manyak mıyız lan biz?
belki de gunesi gorunce bronzlasmak yerine maymun poposu gibi olan cildim yuzunden ilk onceleri mecburiyetten, sonralari ise bagimlilik ve o haz icin, gece gece denize girmemdir.
hele ki gece saat 2 veya 3 gibi ayin kendi guzelligini denizden esirgemedigi vakitte denize giriyorsaniz, o su artik sizin icin bir yatak bir meditasyon olmustur. hele o sicakligi...
sevgili yazarin da dedigi gibi, anlatilmaz yasanir.
Gece denize girmek demek ( hele ki dolunay varsa ) romantizmi sonuna kadar yasamak demektir. hafif bir esinti ile ürpermek demek, denizin tertemiz ve sakin sularında huzur bulmak demektir.
Yazın gece 11'de atıyorsun kendini suya, dalıyorsun balıklama.. Gözlerini açıyorsun yakamozla gelen hafif ışık belirtisi dışında etraf karanlık.. O an unutuyorsun tüm dertleri, sıkıntıları.. Anın tanıdını çıkarıyorsun, hiç bitmesin istiyorsun.
muhteşem bir şeydir, ölmeden önce yapılması gerekenlerin başında gelmesi gerekir. ne zaman girsem sanki petrolün içinde yüzüyormuşum gibi gelir, sonra gökyüzüne bakarsın, milyonlarca yıldız. öylece yıldızları izlersin...