düzenli bir hayat yaşayan biz insanlar için zor zanaat. farklı bir dünyanın insaları onlar.
kadının tam adını vermek istemem. kısaca gülay ö. diyelim. severim kendisini. yani daha doğrusu sever idim. bir süre beraber olduk. karşılıklı alış verişimiz, bir hukukumuz oldu, saygı sevgi çerçevesinde bir ilişki yaşadık, büyüttük. yeri geldi güldük, yeri geldi sevgiye olan açlığımızdan, ağlamaktan sırılsıklam olduk. kader bize okyanusun hırçın dalgaları arasına kattı, gecenin köründe kaya parçalarının uçlarına savurdu. azimle direndik. sebat ettik. çarşaf gibi koylara da düştü yolumuz. umudumuz oldu sevgiye dair.
ama sonra baktık bazı bazı bu iş yürümedi. sevgiyi sürdürülmesi gereken aşkı, bir iş gibi görünce yürümezdi tabi. vurdum kapıya, girdim kalbinin en ucra odasına. ilk önce selam verdim. bak gülay, bu iş böyle sürmez, akşam beraber bir yerlere çıkalım, seninle bir hafta sonu 21:45 matinesine farzı misal avatara gitmek istiyorum dedim, sen o saatte işe gitmek zorundayım diyorsun. geceyarısı haber sunuyorsun. televizyondaki silüetin bana yeter mi sanıyorsun. sonra sabahın köründe eve hırsız gibi girmeler ne oluyor kuzum. ben ise onbirinci uykuma dalmışım. sana ait olan şeyleri, özellikle yanağındaki beni, ne kadar çok severdim bilirsin. benden bir parça taşıyorsun gibi hayal ederdim. işte böyleyken böyle, tüm gerçekleri haykırırken yüzüne sıcak saatler yaşadık, kah kavga ettik kah çılgınlar gibi seviştik. olmadı ama. olmadı işte. demet akalın ın şarkılarındaki ipe sapa gelmez bahaneler gibi bizimkisi. siyah beyaz bir televizyon bülteni gibi biraz.
mesleğinle de oynamak istemedim şahsen. ne bilim bir desti izdivaç programı sun isterdim, fiziğin tipin müsait,hadi olmadı müge anlı gibi suçluların, zalımların ve de şerefsizlerin üzerine üzerine giden bir sabah programı ayarla kendine, göbek at, ağla, neşelen hakkın diye düşünürdüm. ama sonra sonra mantıklı düşününce kıza yazık olur etme eyleme dedi vicdanım elvermedi. saba tümer, hülya ablası gibi birebir bir program olsa diye de düşünmedim değil. ona da sen sıcak bakmıyordun zaten. hatırlarım kabataşta caminin yanındaki çay bahçesinde bir cumartesi sabahı çay-simit eşliğinde ne öle, şuh kahkahalar atmak, bayramda görücüye çıkarılmış yemek takımı gibi porselen dişlerimi sergilemek , bana göre değil demiştin. evet sana göre değil. haklısın. hep haklı oldun zaten.
sen "xtv'den merhaba sevgili izleyiciler. gece bülteni başlıyor demekte" inat et gülay.
en iyisi ayrılmaktı ki öyle oldu. gururlu kızsın, anlaşarak ayrıldık, beni anlayışla karşıladığın için teşekkür ederim sevgili gülay. şimdi erken yatar oldum senin yüzünden. es kaza elim kumandanın 9 numaralı tuşuna gitmesin. hayır silemiyorum da, gider ayak televizyonuma şifre koymuşsun. alacağın olsun güzel kız.
işte böyle sevgili arkadaşlar. siz siz olun gece haber bülteni sunan biriyle bir birlikteliğe yelken açmadan önce iki kez düşünün derim. sonrası pek gelmiyor. hadi öptüm kalın sağlıcakla.